| Konu: | YENİ YOL Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 18 |
| Tarih: | 18.11.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grup önerimiz üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şu anda ülkemizin en kronik sorunlarından biri, gücünü iktidardan alan birtakım bürokratların nüfus hegemonyasıdır. Bugün, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumsal vicdanını derinden yaralayan, devlet-millet arasındaki kadim güven bağını sarsan köklü ve sistematik bir etik krizini konuşmak üzere huzurunuzdayım. Ülkemizin gündemini meşgul eden meseleler artık münferit şikâyetler olmaktan çıkmış, devletin en temel ilkeleri olan liyakat, şeffaflık ve hesap verilebilirliğin ciddi bir erozyona uğradığını gösteren geniş çaplı bir sorunun habercisi hâline gelmiştir. Bu, 85 milyon vatandaşımızın ortak kaygısıdır ve toplumsal geleceğimizin teminatı için çözülmesi gereken bir zarurettir. Kamu kaynaklarının adil, devlet yönetiminin ise liyakatli, şeffaf ve ahlaklı bir zeminde yürütülmesi için sonuna kadar mücadele etmeliyiz. Zira, biliyoruz ki bir devletin gücü kasasındaki paradan ya da ordusundaki silahtan değil, o devleti yönetenlerin ahlakından ve milletin adalete olan inancından gelir; bu inanç zedelendiği an devletin temelleri sarsılır.
Değerli milletvekilleri, bu etik krizin en çarpıcı örneği son dönemde kamuoyuna yansıyan Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü hakkındaki iddialardır. Sadece bir usulsüzlük şüphesini değil, kamu gücünün özel ticari çıkarlarla nasıl birleştiğini, âdeta iç içe geçtiğini göstermektedir. Piyasa üzerinde belirleyici role sahip bir kamu iktisadi teşebbüsünün en üst düzeydeki yöneticisi, iddialara göre, Macaristan'da et ticaret şirketi kurmakta ve bu şirket aracılığıyla bizzat yönettiği kamu kurumuna kırmızı et ithal etmektedir. Bu durum etik anlamda en kabul edilemez ihlallerden biri olan çıkar çatışmasının ders kitaplarına girecek kadar net bir örneğidir. 2023'te Macaristan'dan ithal ettiğimiz et kilogram olarak ne kadar biliyor musunuz? Sıfır kilogram. Peki, 2023 ile 2025 arası et ithalatımız ne kadar, onu da söyleyeyim: Yaklaşık 3 milyon 600 bin kilogram. Bu bir skandaldır, başka bir şey değildir.
Değerli milletvekilleri, bu tür etik ihlaller maalesef münferit olaylar dizisi olmaktan çoktan çıkmış, bir yönetim pratiği hâline gelme tehlikesi taşımaktadır. Hatırlayınız, pandemi döneminde ülkemiz bir başka büyük skandalla sarsılmıştı. Dönemin Ticaret Bakanı eşiyle beraber kurmuş oldukları şirketten kendi Bakanlığına dezenfektan alarak ve hatta fahiş fiyatla alarak... Bunu da bir gazeteci ortaya çıkarmıştı. Zaten ülkemizdeki hırsızlıkların, yolsuzlukların veyahut da herhangi bir keyfîliğin ve hukuksuzluğun ortaya çıkması ya tesadüfen içerden meydana gelmekte veyahut da bir gazetecinin cansiparane çabasıyla ve gayretiyle ortaya çıkmaktadır. Peki, bu şahıs cezalandırıldı mı? Cezalandırılmadı. Ne oldu? İstifası istendi değil mi ve ne denildi: "Siz istifa edeceksiniz." Sonra ne oldu bu Ruhsar Pekcan Hanımefendiye? Çok önemli bir yere, kamu kurumuna yönetim kurulu üyesi olarak atandı yüksek derecede bir maaş alarak, yüksek miktarda bir para alarak. Yine, aynı şekilde -münferit olayları anlatırsam burada sabaha kadar anlatmam lazım- Adalet ve Kalkınma Partisinin eski MKYK üyesi bir sanıkla görüşmesinde kendisinin itirafçı olması sonucunda 2 milyon dolar karşılığında anlaşmak istedi. Adalet ve Kalkınma Partisi bu şahsı disipline verdi, o şahıs da istifa etmişti. Bununla ilgili olarak onlarca örnek verilebilir.
Değerli milletvekilleri, bu etik erozyon devletin sadece ekonomik kanatlarında değil en kritik ve hassas kurumlarında yani liyakat ve bilimin yuvası olması gereken üniversitelerimizde de kendini göstermektedir. Ülke genelinde artık kangren hâline gelen şikâyetler mevcuttur. Üniversitelerde açılan akademik kadro ilanlarında sadece belirli bir kişiyi hedef gösteren, o kişinin doktora tezi başlığını dahi içeren dar ve özelleştirilmiş şartların konulması, ilgili bölümün veya ana bilim dalının ihtiyacından tamamen alakasız kriterlerin belirlenmesi, bu uygulamalar akademik liyakat ve bilimsel yeterlilik yerine siyasi referansların, eş-dost ilişkilerinin ve kayırmacılığın yani nepotizmin esas alındığını göstermektedir. Bir devletin gelecek vizyonu nitelikli insan kaynağına bağlıdır. Eğer, en iyi bilim insanlarını, en donanımlı yöneticileri yetiştirilmesi gereken üniversitelerimizde dahi atamalar liyakate değil sadakate göre yapılıyorsa bu, Et ve Süt Kurumundaki ticari çıkar çatışmasıyla aynı kaynaktan beslenen, kamu gücünü belli bir zümrenin istihdam ve makam alanı hâline getirme hastalığının bir başka tezahürüdür.
Değerli milletvekilleri, aynı zamanda, Sayıştayın tespit etmiş olduğu bazı hususlar vardır. Nedir Sayıştayın tespit etmiş olduğu hususlardan bir tanesi? Bunlardan bir tanesi Tarım ve Orman Bakanlığıyla ilgili. Orman yangınlarımız var, bu orman yangınlarımızla ilgili helikopterlerin alınması lazım, gece görüşlü helikopterlerin. Bir bakana göre var, bir bakana göre yok, halef selef olan bakanlara göre; bir bakana orman yangınları olurken "Olmadığı için sabahı bekleyeceğiz." diyordu, hangisinin doğru söylediğini de bilmiyorduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Tamamlıyorum efendim.
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Orman Bakanlığına Sayıştay denetçileri şöyle soruyor: Siz ihale yapmışsınız ve fatura kesilmiş, parayı ödemişsiniz ama helikopterler nerede, onu söyleyeceksiniz bize. O nedenle, bu tür şeylerde Sayıştayın görev yapamadığını da gözlemliyoruz değerli arkadaşlar ve şimdi gördüğümüz şey şudur: Bütün Türkiye'de bir temiz eller operasyonuna ihtiyaç vardır, bu ayrımsız yapılmalıdır. Âdeta hangi kurumu tutarsak elimizde kalan bir kurumlar zinciriyle karşı karşıyayız. Neresi? Üniversiteler. Neresi? Belediyeler. Neresi? Kamu iktisadi teşekkülleri. Neresi? Bakanlıklar. Yani Türkiye'nin hemen hemen her kurumunda yolsuzluklardan bahsediliyor; rüşvetten, iltimastan, irtikaptan veyahut da nüfuz ticaretinden bahsediliyor. Özellikle bu nüfuz ticareti çok tehlikeli bir uygulamadır ve kişiler bir yere geldikten sonra oraya eşini, dostunu, partilisini almayı bir maharet olarak kabul etmektedir. O nedenle, bununla ilgili olarak da bir çalışma yapılmalıdır. Sadece kanuni düzenlemeler değil, denetlenen bir Türkiye'yi inşa etmek; denetlenen Türkiye'yi inşa etmek yetmez, aynı zamanda hesap verebilir Türkiye'yi inşa etmek hepimizin görevi olmalıdır diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - İnşallah, buna bir "evet" oyu verir bütün iktidar partisi milletvekilleri ve böylece bu iddiaları çürütmüş olurlar eğer doğru değilse, doğruysa da gereğini yapma imkânı bulmuş olurlar diyor, saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)