GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:20
Tarih:20.11.2025

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, konuşan Grup Başkan Vekili arkadaşlarım Dünya Çocuk Hakları Günü'nden bahsettiler. Dün hep beraber kurduğumuz araştırma komisyonunu ben de fevkalade önemsiyorum, hakeza grubumuz da öyle. Bu komisyonda sadece suça sürüklenen çocukları değil aynı zamanda çocuklarımızın yaşadıkları sosyal ortamın, çevrenin, pek çok problemin -eğitim de dâhil olmak üzere- değerlendirilmesi için önemli bir imkân olduğunu düşünüyorum.

Şimdi, Sayın Emir hoşlanmadığımı söyledi; benim tabii, çocuklara dair her konu dikkatimi çekiyor hoşlanıp hoşlanmamaktan öte. Bu konuya dair bir problem varsa bu hepimizin meselesi, tabii ki benim de, bizim de meselemiz. Şimdi, ben size birkaç örnek vermek istiyorum: Sosyal medya muazzam bir tehlike alanı oluşturuyor çocuklarımız için ve gençlerimiz için. Enteresan bir farklılık var...

(Uğultular)

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - CHP Grubu sadece kendi Grup Başkan Vekillerini dinlemeyi tercih ediyor. Dinlemeyecekse de en azından dışarıda olabilirsiniz.

Erkek ve kız çocuklarının sosyal medyayı kullanma alışkanlıklarında farklılıklar var. Kız çocukları ve genç çocuklarımız Snapchat kullanıyor, Whatsapp kullanıyor ve daha çok sosyalleşmek için kullanıyor. Erkek çocukları Youtube kullanıyor, Discord, Twitch ve Facebook'u tercih ediyor ama daha enteresanı, ilkokul öğrencileri Facebook kullanıyorlar. Şimdi, bunlara baktığımız zaman, özellikle ilkokul çocukları için düşündüğümüzde, çocuklarımızın aslında yaşına, onlardan beklediğimizi, onlarla ilgili kurduğumuz hayallerle tamamen çelişen alışkanlıkların sosyal medya üzerinden fevkalade hızlı bir şekilde çoğaldığını görüyoruz ve enteresan bir çaresizlik var. Mesela, anneleri görüyoruz, ben de görüyorum, evladına yemek yedirmek için dahi bunları kullanan anneler var. Her daim çocuğunu meşgul etmesi gerektiğini düşünen, çocuğun bir şeyle meşgul olması gerektiğini düşünen anne babalar var ve öyle bir noktaya gelmiş durumda ki bir taraftan bu sosyal mecraları kullanan çocuğun kendi üzerinde bir baskı var ve diğer taraftan da kendi içinden gelen bir baskı var, diğer taraftan da dışarıdan ona gelen siber bir zorbalık var. Bu araştırma komisyonunda özellikle çocuklara yönelen bu siber zorbalığın ve onları suça sürükleyen bu tarz mecraların muhakkak surette bizim dikkatimizin içerisinde olması gerektiğini düşünüyorum ve bunlar çocukların akademik performansını çok olumsuz etkiliyor, kendine dair özgüvenini olumsuz etkiliyor. Sürekli ekran başında olmak, dikkat dağınıklığı yapıyor. Yani önümüzde gerçekten fevkalade ciddi problem var. Mesela, biz millî eğitimin problemlerini konuşuyoruz artık belki tartışmamız gereken şey, çocukların okulda hayata dair öğrendiği şeyle bu mecralarda öğrendikleri ne kadar tutarlı, ne kadar çelişiyor ve asıl hayatı kavradığı yer neresi? Evde mi kavrıyor hayatı, okulda mı kavrıyor? Ya da bu bizim hiç neredeyse denetimimiz altında olmayan, hiç kelimesini bilerek kullanıyorum yani çokça hukuk inşa ediyoruz, kanun yapıyoruz ama ona rağmen yeteri kadar yaptırımı olmayan bu mecralarda mı hayatı öğreniyor? Bizi bekleyen en önemli sorunlardan bir tanesinin ben bu olduğunu düşünüyorum ve tabii ki bununla ilgili ne yapacağız yani yasaklayacak mıyız, çocuklarımıza bu akıllı telefonları vermeyecek miyiz, hangi yaşta vereceğiz ve hangi metotla onların bu mecraların yarattığı hasarı hangi yöntemle telafi edeceğiz? Bu soruların geleceğe dair hepimizi çokça yorduğunu ve yorması gerektiğini düşünüyorum.

Şimdi, mesela yeni fobiler ortaya çıkıyor, bizim zamanımızda fobi kelimesi bile yeniyken. Mesela, çokça var da birkaç tanesini söylemek istiyorum, yeni öğreniyorum ben de: "Nomofobi" diye bir kavram. Nomofobi, akıllı telefondan yoksun kalma korkusu, ya telefonum olmazsa, telefonum olmadan birkaç...

MURAT EMİR (Ankara) - Bizde var o.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Biraz vardır, biz siyasilerde var galiba diye düşünüyorum.

Ya da netlessfobi yani internetin olmadığı ortamda ben ne yapacağım fobisi, internetsiz bir ortamda ne olacağım. Hatta hayali titreşim sendromu yani telefonunuz çalmadığı hâlde telefonunuzun çaldığını düşünüyorsunuz ya da mesaj gelmediği hâlde mesaj geldiğini düşünüyorsunuz. Çokça müzik dinlemek üzerine YouTube'un yarattığı bir fobiden bahsediliyor yani o kadar çok aslında baktığımda, bakın, sayfalarca bu fobiler var, pek çok. Şimdi bunları niçin sıralıyorum?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Bunların sıralıyorum çünkü aslında devasa bir problemin içindeyiz. Bu devasa problemin içinde yaşarken ben problemin büyüklüğünün, hacminin bizler tarafından yeteri kadar da idrak edilemediğini düşünüyorum.

Şimdi, bir başka şey söyleyeceğim çocuklarımızla ilgili olarak: Bir taraftan bunlar olurken yani her alandan çocuklar eğitimle alakalı bombardımana maruz kalırken, işte, havalı havalı "Evimizde otururken Harvard'dan ders dinleyebiliyoruz." falan diyebilirken çok temel konularda da yoksunluk var. Nedir bu? İşte, evinizi boyatacaksınız, bir boyacı bulmak çok zor. Bir şeyi tamir ettireceksiniz, yok. Terzilik... Bizim annelerimiz her şeyi kendileri dikerdi. Bir şey diktireceksiniz, terzi bulmak çok zor. Şimdi, bunlarla ilgili olarak baktığımızda, artık mesleki eğitimde de başka şeylere ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Her ne kadar bu akıllı platformlar her şeyi bizim adımıza düşünüyor ama bunları o yapamıyor. O yüzden, bireysel yeteneklerin gelişmesi de çok önem arz ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Özellikle Millî Eğitim Bakanlığımızın mesleki eğitim merkezleri bunun için çok önemli. Çocuklarımız 9'uncu, 10'uncu ve 11'inci sınıfta bu anlamda bu eğitimden faydalanabiliyorlar. Şu anda yaklaşık 540 bin öğrenci mesleki eğitimden faydalanıyor. 2,5 milyon çocuğumuz ustalık belgesi aldı ve yine, 2 milyon evladımız kalfalık belgesi aldı buradan istifade ederek ve usta öğreticilik belgesi alan çocukların sayısı da 1 milyonu geçti. Bu öğretimin yani bu anlamda mesleki olarak kendini geliştirmesinin çocuklarımız için -ortaokuldan hemen mezun olduktan sonra kaydoluyorlar- onların gelecek hayatlarında ayrıca meslek aramaya ihtiyaç kalmadan gerçekten bir meslek sahibi olarak hayata hazırlanmaları ve bu işi öğrenirken de gelir sahibi olmalarının desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Son bir şey... Dün ben suyla alakalı bir konuşma yapmıştım, gördüm ki milletvekillerimizin çok ilgisini çekti, başta Cumhuriyet Halk Partisi Niğde Milletvekili olmak üzere pek çok arkadaşımdan konuya dair bilgiler geldi. Ben bu konuyla alakalı daha detaylı çalışmaları da şahsen ve grubumuz adına yapacağım ve takip edeceğim.

Bu konuyu tamamlamak üzerine şu günlerde Brezilya'da yapılan bir toplantı var, "COP 31" olarak özetlenen bir toplantı. Bu toplantı İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi üzerine ve büyük bir ihtimalle -şu anda aslında teyidi var ama nihayetinde toplantı bittiğinde kesinleşmiş olacak- bu toplantının gelecek toplantısı Antalya'da Türkiye'de yapılacak. O yüzden Türkiye'de İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi üzerine kamuoyunda çok negatif bilgi üretiliyor, çoğaltılıyor ama içinde olanlar, bu işi bilenler...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - ...çevre ve su meselesinin Türkiye'nin en önemli meselelerinden bir tanesi olduğunu bize bir kez daha hatırlatıyor.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.