| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 20.11.2025 |
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Vakıflar Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, burada bu kanun görüşülürken zaman zaman yoklama istiyoruz yani toplantı yeter sayısı istiyoruz ve zaman zaman da karar yeter sayısı istiyoruz. Burada 180 milletvekili olarak hazır olmanız gerekmekte. Bu kanunu siz getiriyorsunuz, getirirken de bu kanunu temel kanun olarak getirmeniz gerekirken bunu bir torba yasayla getiriyorsunuz. Peki, bizim yaptığımızı İç Tüzük'ün bir istismarı olarak değerlendiriyorsunuz; peki, sizin yaptığınız ne? Sizin yaptığınız Anayasa'yı çiğnemek, aynı zamanda İç Tüzük'ü onlarca kez çiğnemek. Nasıl mı söyleyeyim size. Bu kanunun nereye gelmesi lazım? Bir torba yasa olarak bütün komisyonlara intikal etmesi lazım değil mi? Hangisine intikal etti? Hiçbirine. Hangi tali komisyona gitti? Hangi esas komisyona gitti? O nedenle "Bir tek Plan ve Bütçe Komisyonu üzerinden geleceğim, ben burada bu kanunu getireceğim, dayatacağım." diyeceksiniz hem Anayasa'yı çiğneyeceksiniz... Anayasa şöyle diyor: "Bu tür torba yasalar gelir ama istisnadır." Siz istisnayı teamül hâline getirmişsiniz. Burada İç Tüzük'ün bize vermiş olduğu bir karar yeter sayısı istemeye, toplantı yeter sayısı istemeye ise siz diyorsunuz ki: "Siz İç Tüzük'ü çiğniyorsunuz ve istismar ediyorsunuz." Hayır, istismar etmiyoruz biz, biz vatandaşın hassasiyetlerini, vatandaşın itirazlarını ancak bu şekilde vatandaşa duyurma, kamuoyuna intikal ettirme gibi bir çabanın içerisindeyiz.
Şimdi, bir Vakıflar Kanunu Teklifi geldi, bu Vakıflar Kanunu Teklifi'nde 11'inci madde vardı biliyorsunuz -şimdi, ben yürürlük üzerine konuşuyorum- ve bu 11'inci maddede siz bu BİT'lerde olanların, belediyelerde olanların aynı zamanda vakıflara ait olanların vakıf malları olanların, vakıf arazileri olanların Vakıflar Genel Müdürlüğüne intikalini sağlamak istiyorsunuz. Niye? Neden? Neden? Şimdiye kadar kaç yıldır iktidardasınız? Yirmi üç yıldır iktidardasınız. Bu yirmi üç yıl içerisinde bu belediyeler kimin elindeydi? Adalet ve Kalkınma Partisinin elindeydi. Ne zamandan beri 2004'ten beri ve 2014'te Büyükşehir Yasası çıktıktan sonra da bu büyükşehirlerin hepsi sizin elinizdeydi yani Diyarbakır da sizin elinizdeydi -efendime söyleyeyim- İstanbul da Ankara da Antalya da Adana da Mersin de sizlerin elinizdeydi. Peki, o zaman, niye bu kanunu getirmediniz çünkü getirmezdiniz. Neden? O belediyeler size aitti; o arazileri, o kamu arazilerini, vakıflara ait olan arazileri yani tarihî arazilerin hepsini siz rahatlıkla koruyabilirdiniz.
Peki, şimdi ne diyorsunuz? "Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak biz burayı daha iyi koruruz." diyorsunuz. Korumazsanız, vallahi korumazsanız, billahi korumazsanız, tallahi korumazsanız. Neden? Belediyeler daha çok korur, bu muhalefet belediyeleri daha iyi korur. Neden? Oraya siz Sayıştayın her gün denetçilerini gönderiyorsunuz, başdenetçilerini gönderiyorsunuz, teftiş kurullarını gönderiyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? Belediye meclis üyelerinizle denetliyorsunuz. Neyle denetliyorsunuz? Bakanlıklarınızla denetliyorsunuz. Neyle denetliyorsunuz? Medyanızla denetliyorsunuz. Neyle denetliyorsunuz? Çoğunluğunuzla ve bakanlarınızın bizim soru önergelerimize cevap vermeme, Anayasa'yı çiğnemekle denetliyorsunuz buraları ama eğer buralar belediyelerde olursa daha iyi korurlar, bu kadar denetlenmeye karşı hata yapmamaya çalışırlar, yapmazlar. Peki, sizde yani Vakıflar Genel Müdürlüğünde, Hükûmete ait olan yerde olursa ne olur? Vakıflar Genel Müdürlüğünü kim denetler? Kimse denetlemez ki, denetliyormuş gibi yaparlar. Denetliyormuş gibi yaparlar. Ancak sizi Allah denetler, başka kimse denetleyemez sizi. Kamuoyu da seçmen de şöyle yapar: Bekler, bekler, bekler... Biz, işte, o kamuoyunu aydınlatma platformu vazifesi yapıyoruz. Diyoruz ki kamuoyuna bakın, bu kanunlar çıkarken bu kanunlar üzerinden birilerine rant, birilerine aynı zamanda peşkeş çekmeler -tırnak içinde söylüyorum- bu denetim mekanizmasını zayıflatarak buralarda istismarlara... Çünkü demokrasilerde denetleme olur, demokrasilerde hesap verme olur, aynen Batı ülkelerinde, Avrupa Birliğinde olduğu gibi, Kanada'da olduğu gibi, Avustralya'da olduğu gibi ancak bu denetimsizlik Afrika ülkelerinde olur, ancak bu denetimsizlik Güney Amerika ülkelerinde olur, Türki Cumhuriyetlerde olur.
Bir diğer hususa gelince değerli arkadaşlar, bu kanunda ne var? Bu kanunda ilgili bu tarihî alanları buradaki Millî Saraylara intikal ettiriyorsunuz. Niye intikal ettiriyorsunuz, neden? Burayı kim denetliyordu, kim yürütüyordu? Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü yapıyordu. Niye burayı Cumhurbaşkanlığına bağlı olan Millî Saraylara veriyorsunuz? Çünkü denetim mekanizmasını zayıflatmak istiyorsunuz. Burada, bakın, Türkiye'de 15 Temmuz sonrası herkes korkmuştur ve korkutulmuştur. 15 Temmuz darbesinden sonra yargı da korkmuştur, medya da korkmuştur, insanlar da korkmuştur. Neden? Çünkü yaşla kuru aynı torbaya konulmuştur, çünkü suçluyla suçsuz aynı kefede değerlendirilmek istenmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Tamamlıyorum efendim.
Şimdi, böyle bir iklimde siz diyorsunuz ki: "Bizi denetlemeyin." Bakın, bir tek Allah sizi denetler dedim. Belki bugün kanunlardan kurtulabilirsiniz, belki Anayasa Mahkemesinin yapmış olduğu bozmaları buradan gelerek, katakulliler üzerinden biri ikiye, ikiyi üçe, paragrafları değiştirerek tekrar yeniden gönderebilirsiniz. Zaten Anayasa Mahkemesi şeklen var, Anayasa Mahkemesi ruhen yok, hiçbirini dinlemiyorsunuz; Anayasa Mahkemesinin kararlarına uymuyorsunuz, AİHM kararlarına uymuyorsunuz, hatta Anayasa Mahkemesi kararlarına alt mahkemeler uymuyor. Böyle bir iklimde belki bugün kurtulabilirsiniz, Anayasa Mahkemesi denetleyemiyor, "AİHM kararlarını kale almıyoruz." diyebilirsiniz ama ben size şunu söyleyeyim: Allah var, Allah var, Allah var; yevmüddin var, büyük din günü var ve hesap günü var. Belki bugün zahiri kanunlardan kaçabilirsiniz ama bir gün mutlaka ki ölüm kapımızı çalar ve o gün ölüm kapımızı çaldığı zaman da bize soru sorar o melekler: "Niye bunları böyle yaptınız." diye sorarlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Bize de sorarlar, bize de sorarlar, o nedenle diyorum ki bir kez daha düşünün. Vakıfların ahını alanlar asla iflah olmazlar. O nedenle bir kez daha düşünmeye davet ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum...