| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 26.11.2025 |
CHP GRUBU ADINA EYLEM ERTUĞ ERTUĞRUL (Zonguldak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün kürsüye, vatana hizmet için birliğine teslim olmuş ancak ne yazık ki geride aileleriyle birlikte toplumda derin yaralar bırakarak hayatını kaybetmiş gençlerimiz için çıktım.
Sayın milletvekilleri, er, erbaş ne demek? Tüm ihtiyaçları devlet tarafından karşılanan rütbesiz veya onbaşı, çavuş rütbelerini haiz asker demek. Tamamen, her şeyiyle devletin sorumluluğu altındadırlar. Her anne-baba evladını devletine hizmet için askere gönderme onurunu yaşarken, savaş hâlleri dışında sağ ve sağlıklı bir şekilde geri dönmesini bekler. Evlatlarının, şüpheli şekilde ölümlerini hiçbir aile kabul etmez, edemez.
Sayın milletvekilleri, bu konu daha önce soru önergeleriyle Bakanlığa soruldu, yanıt alınamadı; Meclise getirildi, önergeler verildi, hepsi maalesef reddedildi. Millî Savunma Bakanlığı tarafından bu konuyla ilgili paylaşılan son veri 2000 ila 2012 yılları arasına ait ve bu dönemde şehit sayımız 818 iken, çatışma harici asker ölümü sayısı 934. Yani şüpheli ölüm sayımız şehit sayımızın üzerinde ve 2015'ten beri bu konuyla ilgili sağlıklı bir veri toplanamıyor. Elimizde basından derlediğimiz ve sivil toplum kuruluşlarından elde ettiğimiz veriler var. Buna göre de 1992 yılından beri şüpheli asker ölümü sayısı 2.500 civarında. Bu ölümlerin şüpheli kabul edilmesi, ölümlerin aileler ve toplum nezdinde somut kanıtlarla açıklanamaması, mahkeme kararları ve bilirkişi raporlarının ikna edici düzeyde olmamasından kaynaklanmaktadır.
Sayın milletvekilleri, son yıllarda basında yer alan veriler ve iddialarla birlikte ve Bakanlık tarafından önergelere şeffaf ve tatmin edici yanıtlar verilmemesi ne yazık ki ortada, sistematik ihmaller, sorumsuzluklar, belki de bilerek örtülmüş yaşam hakkı ihlalleri olduğu şüphesini artırmaktadır. Son olarak basına yansıyan haberlerde Sivas Temeltepe'de er olarak görevini yapan İbrahim Halil Horuz'un, tezkeresini almasına sadece on gün kala ailesine, telle kendini boğarak intihar ettiği söylendi ancak askerimizin annesi üç beş gün önce konuştuğunu "Anne sevdiğim yemekleri yap, az kaldı, eve geliyorum." dediğini, eve dönüş için çok heyecanlı olduğunu ve asla intihar psikolojisinde olmadığını söyledi. Benzer şekilde, terhisine on gün kalan Jandarma Er Celil Ağaç, Kayseri'de görev yaptığı cezaevinde ölü bulundu. Resmî makamlarca intihar olarak açıklanan olayın ardından ailesi, çocuklarının bir hafta önce kavga ettiği erler tarafından ölümle tehdit edildiğini söyledi. Askerimizin ailesi kendilerine gösterilen raporda "Ölüm nedeni belli değil." denilirken neden "intihar" denildiğini ve şehitlik ünvanı verilmediğini sorguluyor.
Değerli milletvekilleri, bizler bir daha hiçbir gencin şüpheli bir ölümle hayatını kaybeden bir asker olarak kayda geçmemesi için sorumluluk hissetmeliyiz ancak ne yazık ki kışlalardan çatışma dışında hayatını kaybeden ve eğitim zayiatı, kaza, intihar diye açıklanan vakalar giderek sıradanlaşıyor. Bu ölümler arasında, iddialara göre, mobbing, şiddet, grup baskısı, kötü muamele, ihmal, kamera kayıtlarının arızalı olması, silah, zimmet ve nöbet prosedürlerinin uygulanmaması gibi ağır eksiklikler sayılıyor. Bizler, halkın vekilleri olarak toplumda soru işareti oluşturan bu olayların takipçisi olmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bugün burada bir araştırma komisyonu kurulmasını talep ediyoruz. Bu komisyon, kışlalarda intihar, kaza, kaza kurşunu, şüpheli ölüm iddiasıyla kaybedilen tüm asker ölümlerini, geçmişe dönük olarak tüm kayıtları, adli ve idari soruşturmaları, adli tıp raporlarını, kamera kayıtlarını, nöbet ve silah zimmet kayıtlarını, disiplin soruşturması dosyalarını kapsayacak şekilde yeniden incelemeli. Eğer ihmal, suistimal, kötü muamele, mobbing, fiziki veya psikolojik şiddet varsa sorumlular tespit edilmeli ve yargının önüne çıkarılmalı, askerlerin ruhsal ve psikolojik sağlık izlenimi, denetim, nöbet, silah prosedürleri, komutanlık baskısı, mobbing gibi risk faktörlerinin ortadan kaldırılması için etkili kurumsal mekanizmalar oluşturulmalı ve elbette bu ölümlerin basına yansımasında yaşanan engellemeler, dosyaların kapanması, ailelere gerçek nedenin söylenmemesi, bilgilerin saklanması gibi sorunlar araştırılmalı, toplumsal vicdan ve devlet şeffaflığı açısından mutlaka bir açıklık getirilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, devam edin.
EYLEM ERTUĞ ERTUĞRUL (Devamla) - Değerli milletvekilleri, askerlerimizin ailelerine sadece "Başınız sağ olsun." demek yetmez, onların yaşam hakkı, onurlarının korunması hem vicdani hem yasal hem de devlet yükümlülüğüdür. Bugün burada yeni mağduriyetlerin önüne geçmek için, Meclis araştırması komisyonu kurulması için çağrı yapıyor ve bu önerimizi desteklemenizi bekliyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)