| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 26.11.2025 |
GÜLCAN KIŞ (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidarın adına "vergi kanunu" dediği ama aslında 335 milyar TL'yi vatandaşın cebinden zorla çeken bu düzenlemenin 4'üncü maddesi üzerine grubum Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum.
Bu teklif dar gelirlinin, emeklinin, küçük esnafın cebine çöken bir kara pakettir. İstihdam yaratmak, üretimi büyütmek, gelir dağılımını düzeltmek yerine bütçe açığını vatandaşın sırtına yıkan bir anlayışla karşı karşıyayız. İktidar, ekonomi yönetimindeki beceriksizliğinin bedelini milletten tahsil ediyorsa orada vergi değil tahakküm vardır.
4'üncü madde "Borsa İstanbulda yatırım fonu istisnasını daraltıyoruz." denilerek masumlaştırılmaya çalışılıyor. Oysa bu maddenin arkasında 19 Mart borsa darbesi ve halka arz vurgununun ağır faturası bulunmaktadır. O gün yaklaşık 200 milyar TL'yi aşkın para buharlaşmış, vatandaşın yıllardır biriktirdiği tasarruflar da yok olmuştur. Yapılması gereken SPK'nin sorumluluğunu ortaya koymak, borsa mağdurlarını dinlemek ve failleri tespit etmek iken, siz yine vatandaşa dönüp "Bedelini sen öde." diyorsunuz. Bu madde büyük vurgunları değil, küçük yatırımcıları hedef alan bir zihniyetin ürünüdür. Meclisin görevi de bu mağdurları susturmak değil, bu sis perdesini aralamaktır.
Geçtiğimiz gün yayınlanan UBS Küresel Servet Raporu, Türkiye'nin dolar milyoneri artışında dünya 1'incisi olduğunu söylüyor. Bu ülkede servet alın teriyle değil, ekonomik mühendislik ve politik ayrıcalıklarla büyüyor. Siz "İstisnaları kaldırıyoruz." diyorsunuz ama kaldırdığınız şey, orta sınıfın nefes alma imkânıdır. Bu teklif, aslında, 2026'da karanlık bir ekonomik dönemin de habercisidir. Konut kira gelirlerindeki istisnayı kaldırarak tek evini kiraya veren yüz binlerce vatandaşı vergi yükünün altına koyuyorsunuz. Bu insanlar, zengin değildir; borcunu öderken, çocuğunu okuturken hayat mücadelesi veren insanlardır. Kredili evlerde faiz giderinin masraflara yazılamaması ise vatandaşı da bankaya mahkûm etmektir. Bu tercihin sınıfsal boyutu da açıktır: Dolar milyoneri sayısını artıranlara dokunamayan iktidar, ay sonunu getirmeye çalışan milyonlara yük bindirmektedir. Bu yaklaşım ekonomik değildir, sınıfsal bir tercihtir. Kaybedense çalışan, üreten, kirada yaşayan milyonlardır.
Devam edelim... Dördüncü geçici vergi dönemi getiriyorsunuz, tapu harçlarında cezayı katlıyorsunuz, araç satışlarında da noter harcını artırıyorsunuz. Hani "vergide sadelik" diyordunuz, vatandaşın attığı her adımda yeni bir engel çıkarıyorsunuz. Devleti hizmet sunan değil yük dağıtan bir ay aygıta dönüştürdünüz. (CHP ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)
Gelelim SGK düzenlemelerine... Kadınların, tarım işçilerinin, taksi, dolmuş şoförlerinin prim oranlarını artırarak en zor durumda olan kesimleri sıkıştırıyorsunuz. Emekli, dul ve yetimin maaşından yüzde 25'e kadar kesinti yapmanın da önünü açıyorsunuz. Oysaki sosyal devlet, güçlüden alıp zayıfı korurken bu teklif ise zayıftan alıp güçlüye yol açmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu teklif, sadece vatandaşı değil yerel demokrasiyi de hedef almaktadır. Sayıştay raporları açıkça gösteriyor, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının mal ve hizmet alımlarının neredeyse tamamı genel aydınlatma giderlerine gidiyor. Elektrik dağıtım şirketleri TEİAŞ'a borçlarını ödeyemiyor, TEİAŞ krediyle sistemi döndürmeye çalışıyor, faturayı da vatandaşa zam olarak yansıtıyorsunuz. Peki, siz iktidar olarak ne yapıyorsunuz? Genel aydınlatma giderlerinde belediyelere düşen payı Cumhurbaşkanlığı kararıyla 3 katına kadar artırabilecek bir yetki istiyorsunuz. Bu ne demektir? Büyükşehir belediyelerini ve il özel idarelerini enerji maliyetleriyle cezalandırmak demektir.
Aslında, sandıkta alamadığınız iradeyi bütçe sopasıyla kırma girişimine girişmiş durumdasınız. Zaten Cumhuriyet Halk Partili belediyelerimizin İller Bankası tarafından kredileri bekletilmekte, Vakıflar Kanunu'yla da belediye gelirlerine göz dikmiş durumdasınız. 19 Mart 2025 düzenlemesiyle de kayyum operasyonlarının hukukunu kurmuş durumdasınız. Şimdi de Cumhuriyet Halk Partili belediyeleri karanlıkta bırakma hazırlığı yapıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, devam edin.
GÜLCAN KIŞ (Devamla) - Teşekkür ederim.
Bu bir vergi teklifi değil, yerel demokrasiye karşı açılmış sistematik operasyonların da devamıdır.
Son olarak, bireysel emeklilikte devlet katkısını Cumhurbaşkanının tek imzasına bırakıyor, hazinenin borçlanma limitini artırıyorsunuz. Adı vergi teklifi olsa da özü borçlan ve ödet kanunudur. Bu teklif, ülkeyi tasarruf yapan, üreten değil, borçlanan bir modele mahkûm eden bir servet transferi yasasıdır, bir avuç insanın refahı için milyonların alın terinin rehin alınmasıdır. Yalnız bugünün değil, yarının da yoksulluğu yasalaştırılmaktadır bu kanunla.
Bizler Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu teklifin hem 4'üncü maddesine hem de emeklinin maaşına, orta sınıfın nefesine kasteden bütün hükümlere yani bu kara pakete "Hayır." diyoruz. Bizler bu Meclisi sarayın tahsilat bürosu yapmanıza da izin vermeyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLCAN KIŞ (Devamla) - Bu kanun teklifinin geri çekilmesi gerektiğini söylüyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)