| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 22 |
| Tarih: | 26.11.2025 |
METİN ERGUN (Muğla) - Teklifin 4'üncü maddesi üzerinde verdiğimiz önergeyle ilgili olarak İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Muhterem milletvekilleri, konuşmamda esas olarak Türkiye ekonomisinin ayağında âdeta pranga hâline gelen bazı yapısal sorunları dile getirmek istiyorum. Bilindiği gibi, siyasal, ekonomik ve sosyal sonuçları itibarıyla kamu kaynaklarının kötü yönetilmesi, israf edilmesi ve vergi yükünün adaletsiz dağıtılması en büyük yapısal sorunlarımızdan biridir. Bu sorunların temel nedeni, iktidarın bilerek uyguladığı yanlış ve zararlı politikalardır. İktidarın uyguladığı şeffaflıktan uzak ihale sistemi, garanti mekanizmaları ve vergi afları bu sorunları kronikleştirerek içinden çıkılmaz hâle getirmiş durumdadır.
Kronikleşen bu sorunları özetlememiz gerekirse şunu söyleyebiliriz: Kamu ihalelerinin yüzde 80'inden fazlası hâlâ davet usulüyle yapılmaktadır. Sayıştayın yıllardır uyardığı bu yöntem, yandaş şirketlerin trilyonlarca liralık iş almasının ana sebebidir. Yolcusu olmayan hava limanları, geçilmeyen yollar ve hasta garantili hastaneler yüklenici şirketlere servet transferi için kamu kaynaklarını tüketmektedir. Kur farkı garantili projeler her kur artışında bütçeye doğrudan ilave yük getirmektedir.
Muhterem milletvekilleri, kamu maliyesinin bir diğer sıkıntılı tarafı da vergi sistemidir. Türkiye'de vergi gelirlerinin yüzde 85'i ücretlilerden ve kayıtlı işletmelerden alınmaktadır. Kayıt dışı ekonominin büyüklüğü ise yüzde 35 civarındadır. Hâlbuki OECD ortalaması yüzde 17'dir. Bu fark her yıl milyarca liralık kamu gelirinden mahrumiyet ve vergi yükünün garibanların üzerinde kalması anlamına gelmektedir. İktidar ise kayıt dışılığı azaltmak yerine kayıt dışılığı artıracak kararlar almaktadır. Gelir dağılımını ve vergi adaletsizliğini derinleştiren en önemli sorunlardan biri gelir vergisi dilimlerinin yıllardır enflasyona göre güncellenmemesidir.
Sonuç olarak, asgari ücretliler dahi ciddi vergi öderken orta sınıf yok edilmiş, toplumsal yapımız sadece zenginler ve yoksullardan ibaret hâle getirilmiştir. Gayrimenkul ve finansal kazançlardan alınan vergi oranları hâlâ yüzde 10-15 civarındadır. Servet ve kazanç vergisi gibi kavramlar ise iktidarın lügatinde yoktur. Çiftçilerimiz yüzde 50 civarında vergi ve ÖTV öderken lüks harcamalar ise âdeta teşvik edilmektedir. Mevcut tablonun sorumlusu bu düzeni kuran ve inatla sürdüren iktidardır. Maaşlı çalışanlar kaynağında vergi kesintisine uğrarken, esnaf ve KOBİ'ler ağır vergi yükleri altında ezilirken yandaşlara sürekli olarak vergi istisnası sağlanmaktadır. Kamu harcamalarının denetimi ise şeffaf değildir, kurumlara yönelik Sayıştay raporları ya kamuoyuyla paylaşılmamakta ya da bulgular hakkında işlem yapılmamaktadır. Dolayısıyla, ekonomide yaşanan darboğaz ve kamu maliyesindeki karşı karşıya kalınan durum sürdürülebilir değildir artık.
Muhterem milletvekilleri, İYİ Parti olarak bizim çağrımız şudur: Kamu kaynakları bir avuç yandaş zengin için değil, milletimizin refahını ve hayat kalitesini artıracak hizmetler için kullanılmalıdır. Eğer gelişmiş ve kalkınmış bir ülke olmak istiyor isek kamu harcamalarında şeffaflığı, etkin kamusal denetimi ve toplumsal adaleti önceleyen reformlar yapmamız şarttır; aksi hâlde, iktidarın yarattığı bu rant ekonomisi girmiş olduğu çıkmazdan uzun süre kurtulamayacak ve bedelini de en ağır şekilde yine milletimiz ödeyecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son verirken hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)