GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:23
Tarih:02.12.2025

SELCAN TAŞCI (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ olarak, vergiyi bir ödev olmaktan çıkarıp da bilimsel bilgiye âdeta meydan okuya okuya oluşturulan ekonomik iflasın bedel sponsoru hâline getirildiği her türlü girişimin, bu teklif de dâhil karşısındayız. Uçan kaçan kazlara yol verip de kümesteki kazlarda yolunacak tüy bırakmayan anlayışın karşısındayız. Temel ihtiyaca kulak tıkayan, ücretli çalışanların vergi ve sosyal güvenlik yükünü azaltmamakta ısrar eden zihniyetin karşısındayız.

Üzerine söz aldığım maddenin yani ikinci el taşıt alımlarında, geçmişte zaten uygulanmış olan, piyasaya etkisinin olumsuz olduğu zaten tecrübe edinmiş ve bu nedenle de yürürlükten kaldırılmış olan harç uygulamasının yeniden yürürlüğe konmasını öngören teklifin 8'inci maddesinin de yine karşısındayız. Maddeyle deniyor ki: "İkinci el araca satış bedeli üzerinden binde 2 oranında harç alınsın." E, alınmış geçmişte, daha doğrusu alınmak istenmiş ama ne olmuş? Vatandaş ek maliyetten kaçmak için fiilen satış işlemi yapmamış, kayıt dışına yönelmiş. Şimdi, hele de bu ağır ekonomik koşullarda aynı sorunların tekrar edeceğini bile bile, ikinci el taşıt piyasasındaki hareketliliği ve piyasa canlılığını da sabote edercesine yanlışlığı, uygulanamazlığı da, az önce söylediğim gibi, tecrübeyle sabit olan bu uygulamayı geri getirme arzusunu anlamak gerçekten mümkün değil. Kaldı ki, sıfır olarak satılırken zaten katma değer vergisi ve zaten özel tüketim vergisi ödenen taşıta ikinci el satışta ek bir harç alınması, mükerrer vergilendirmeme kuralına da açıkça aykırı.

Değerli milletvekilleri, vergisini düzenli ödeyen vatandaşı cezalandıran, düşük ve orta gelirliyi cezalandıran, vatandaşı yolunacak kaz gibi konumlandıran bu vergilendirme anlayışına karşı söyleyecek çok sözümüz var elbet ve fakat, Fatih surları aşmış, İstanbul'a girmişken kilisede hâlâ meleklerin cinsiyetini tartışan o Bizanslı rahiplere de dönmek istemiyoruz biz burada. Bu duvarların dışında ve ne yazık ki içinde de aslında neler olup bittiğinden, hafta sonu mesela Cizre'de yaşanan rezaletten bihabermiş gibi davranmak istemiyoruz. Gökte Allah, yerde biz şahidiz ki Türk devletinin onuru orada iki paralık edildi. Türk milletinin gururu, gözünün Türkiye Cumhuriyeti devleti topraklarında olduğunu bir gün olsun saklamamış olan bir küresel kuklanın ayaklarının altına serildi. Sizi bilmiyorum arkadaşlar ama ben kendimi Yüzbaşı Selahattin'in Romanı'nın sayfalarında itilip kakılan o gariplerden biri gibi hissettim bu hafta sonu. Bir yandan ekümenik isyan, bir yandan Kandil'deki inlerinde biti kanlananların böğürtüleri, aynı anda herkesin başkaldırdığı, neredeyse her mahalleye bir devletçik düşen, o romandaki tasviriyle bir evin kapısında Trabzon Rum İmparatorluğu temsilciliği, bir başka kapıda Pontus Rum Cemiyeti, bir başkasında Kürt krallığı, biraz ötede Kilikya temsilciliği gibi levhalara ve uydurma bayraklara -ki biz paçavra diyoruz bunlara- tanık olunan işgal İstanbul'undaymış gibi hissettim kendimi. Ya, sizin arkadaşlar -bunu samimiyetle merak ediyorum- hiç mi yanmıyor içiniz sahiden, hiç mi "Dur!" deme sorumluluğu hissetmiyorsunuz üzerinizde? Sizlerin "Bu kadar da olmaz." demesi için daha ne olması gerekiyor bu ülkede? Yüzyıllık planları, emperyalizmi, BOP'u, GOP'u bütün bunları bilmenize hiç gerek yok. Kolunda paçavra peçi, elinde uzun namlulu silahlarla sınırlarımız içinde değneksiz köydeymişçesine dolaşabilen o peşmergelerin bakışlarıyla horladığı, eli kolu bu Allah'ın belası süreçle bağlanmış olan o özel harekât polisimizin yüzündeki ifadeye bir bakın Allah aşkına, Cizre Emniyet Müdürünün sesindeki yalnızlığı bir duyun ya Allah aşkına! (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Nice evladımızı katletmiş bir kalleş çıkıyor ve "Askerinizi de öldürdük, polisinizi de öldürdük, öğretmeninizi de mühendisinizi de doktorunuzu da hemşirenizi de kadınlarınızı da bebeklerinizi de öldürdük ve bunların hiçbiri suç değil." diyor ya, "Hiçbiri suç değil." diyor, "Sizi öldürmek bize hak." diyor. Kimliğinizi arkadaşlar, kimliğinizi, onurunuzu, haysiyetinizi daha ne kadar bir günah gibi saklayacaksınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELCAN TAŞCI (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

SELCAN TAŞCI (Devamla) - Bugün Tekirdağ'ın 3 Kemal'inden birisini Namık Kemal'i anıyoruz ama yarınlarda diğer Kemal'imizi, Kemal'imiz gibi, Yahya Kemal gibi "Ölenler öldü, kalanlarla muzdarip kaldık/ Vatanda hor görülen bir cemaatiz artık." dememek için Türk milletinin bütün vekillerini bugün Namık Kemal gibi demeye ve gereğini de yapmaya davet ediyorum artık. "Felek her türlü esbabıcefasını toplasın gelsin/ Dönersek kahpeyiz millet yolunda bir azimetten." Zira ancak hürriyetle sulanmış bir mücadele kurtarabilir her birimizi, ülkemizi bu fiilî esaretten diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)