| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 04.12.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA MUSTAFA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; ekonomik krizin, memur ve emeklinin yaşadığı derin yoksulluğun ve kamu çalışanlarının eriyen maaşlarının araştırılması amacıyla verdiğimiz Meclis araştırma önergesi üzerine söz almış bulunuyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye ekonomisi "Faiz sebep, enflasyon sonuç." inadıyla başlayan ve bugün "Rasyonel zemine dönüyoruz." denilmesine rağmen faturası hâlâ halka kesilen ağır bir buhranın içindedir. Çarşıda, pazarda, markette etiketler saatlik değişirken iktidarın TÜİK eliyle açıkladığı bastırılmış enflasyon rakamları memurun ve emeklinin sofrasındaki ekmeği küçültmeye devam etmektedir. İktidarın "Memura müjde." manşetleriyle duyurduğu oransal zamlar daha memurun cebine girmeden eriyip gitmektedir. Bugün gelinen noktada memur maaşlarına yapılan artışlar bir zam değil, geçmiş aylarda yaşanan kaybın eksik bir telafisinden ibarettir. Hükûmetin ekonomi yönetimi, sermayeye kepçeyle dağıttığı kaynakları iş memura gelince çay kaşığıyla ölçmektedir. TÜRK-İŞ ve bağımsız araştırma kuruluşlarının Kasım 2025 verilerine göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 29.828 TL'ye, yoksulluk sınırı ise 97.159 TL'ye yükseldi. Bir zamanlar orta direk olarak anılan devlet memuru bugün artık yoksulluk sınırının çok altında, açlık sınırının ise kıyısında yaşam mücadelesi vermektedir. Eskiden emeklilik bir hayaldi, şimdi ise bir kabusa dönüştü. Öyle bir hâle geldik ki beş emekli bir araya gelip bir yoksul etmiyor. Bu vahim tablo, memur maaş grafiğinin de hızla eriyen emekli maaşına benzemeye başladığını ve literatüre artık memur yoksulluğu kavramının girdiğini acı bir şekilde göstermektedir. Memur maaşlarına yapılan düzenlemeler ise bütüncül ve kapsamlı bir perspektifle yapılmamaktadır. Memurların bir bölümünün mağduriyetleri giderilirken geniş kesimler açlık ve yoksulluk sınırının altında maaş almaya devam etmektedir. Kariyer uzmanları ve müfettişlerin bir kısmının özlük haklarında iyileştirmeler yapılırken taşra uzmanları, denetmenler, kamu mühendisleri, kamu avukatları, yerel yönetim çalışanları, şehir plancıları gibi kariyer personelinin önemli bir kısmı kapsam dışı bırakılmıştır.
Yarın Dünya Mühendisler Günü. Bu vesileyle, kamu mühendislerini özellikle bir parantez açmak istiyorum. Özellikle buradan kamu mühendislerinin 2012 yılında asgari ücretin 4-4,5 katı maaş alırken bugün kamu bugün asgari ücretin 2,5-3 katı maaş aldıklarını kayıtlara geçirmek istiyorum. Bir doktorun yaptığı ameliyattan sorumlu olduğu gibi bu ülkenin yollarından, köprülerinden, binalarından sorumlu olan, o projelere imza atan ve kamuya kazandırdığı yapılardan aynı şekilde sorumlu olan kamu mühendislerini küstürdünüz; artık imza atmaktan imtina edecek duruma getiren bu maaş rejimi acilen düzeltilmelidir diyoruz.
Kamu çalışanlarının belini büken en büyük adaletsizliklerinden biri de vergi sistemidir. Memur, maaşını daha eline almadan kaynağında kesilen vergilerle mağdur edilmektedir. Yılbaşında verilen cüzi zamlar aylar ilerledikçe bir üst vergi dilimine girilmesi nedeniyle devletin kasasına geri dönmektedir. Hükûmet, enflasyon değerlerini yeterince dikkate almadığı için çalışanların maaşlarına yapıldığı iddia edilen zam artışları yetersiz kalmaktadır. Ocak ayında alınan maaşın enflasyon karşısında değer kazanması gerekirken maaş vergi dilimi yüzünden haziranı, temmuzu görmeden kuşa dönmektedir. Holdinglerin milyonlarca vergi borçlarını silerken oldukça cömert davranan irade maalesef memurun alın terinden kesilen vergiyi kutsal olarak addetmektedir. Bu sistemin adı, vergi adaleti değil bordrolu çalışanı cezalandırma sistemidir. Hükûmet vergi sistemindeki adaletsizliği düzeltmediği için toplum nezdinde "Maaşlara zam yapıldı." algısı ortaya çıksa da aslında vergi yoluyla vermiş olduğu zamlardan daha fazlasını geri almaktadır. Bir yanda kirasını ödeyemediği için büyükşehirlerden kaçmaya çalışan, çocuğunun beslenme çantasına peynir koyarken eli titreyen kamu emekçisi diğer yanda "İtibardan tasarruf olmaz." diyerek lüks makam araçlarından inmeyen, şatafat içinde yaşayan bir azınlık vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, devam edin.
MUSTAFA KAYA (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.
2024'ün ikinci yarısında ve 2025'in beklentilerinde reva görülen yüzde 10-12 bandındaki artışlar gerçek enflasyonun yüzde 100 hissedildiği bir ortamda aklımızla alay etmekten başka bir şey değildir. Çay, simit hesabıyla iktidara gelenler bugün maalesef memuru çay ve simide muhtaç etmiştir. Ülkemizde kronikleşen ekonomik kriz, kontrolden çıkan enflasyon ve durdurulamayan hayat pahalılığı neticesinde memurların alım gücünün olağanüstü düzeyde erimesi, maaşların daha hesaba yatmadan "vergi dilimi" adı altında kaynağında kesilerek buharlaşması ve ortaya çıkan yeni memur yoksulluğu kavramının nedenlerinin araştırılarak kamu çalışanlarının insan onuruna yaraşır bir ücret düzeyine kavuşturulması amacıyla verilen önergemize desteklerinizi bekliyor ve gelin, hep beraber bu memur yoksulluğu utancını birlikte temizleyelim diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)