| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 04.12.2025 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA SELCAN TAŞCI (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konumuz bir kere daha kalıcı yaz saati uygulamasındaki ısrarı iktidarın. 2024 bütçesi görüşülürken, 25 bütçesi, 26 bütçesi görüşülürken hem komisyonda hem Genel Kurulda bizatihi ilgili bakanlara da ifade ettik uygulamanın yanlışlığını, şimdi de karanlık sabahların başlaması vesilesiyle karanlıkta uyanmanın, karanlıkta çalışmanın, eve, okula, işe karanlıkta gidip gelmenin toplum için nasıl bir zulme dönüştüğünü, her sabah yeniden gördüğümüz ve bizzat da yaşadığımız için ve mutsuzluğunu pekiştirecek bir tek yeni nedene ihtiyacı olmayan yani yeterince aslında mutsuz olan sorunlu bir topluma bu zulüm neden reva görülür anlayamadığımız için şansımızı bir kere daha denemek, aslında sizlere de milletin derdiyle hemhâl olduğunuzu göstermek için bir şans daha vermek istedik. Gelin, bu defa hep beraber soralım: Kalıcı yaz saati uygulamasından neden ısrar ediyorsunuz? Neden tıp dünyasına, neden bilim dünyasına direnmekte ısrar ediyorsunuz? Bakanlığın çeşitli cevapları var aslında bu soruya, diyorlar ki: "Avrupa Parlamentosunun bu yönde bir tavsiye kararı var ve Avrupa Birliği de 2026 için bunu istiyor." Şimdi, Avrupa Birliği hukukun üstünlüğüne de riayet etmemizi istiyor mesela, Danıştayın bu konuda bir iptal kararı var, onu uygulayalım o zaman o kadar uyursak her tavsiyelerine. Adil yargılama hakkının da çiğnenmemesini istiyor Avrupa Birliği ya AİHM kararlarının da uygulanmasını istiyor yani sanki her tavsiyelerine uyuluyor da bu gerekçeyle çıkılıyor milletin karşısına ya da deniyor ki: "İTÜ'nün raporu var, son derece bilimsel." E, hani nerede diyoruz, bu sefer de "Bilimsel gizlilik var." diyorlar.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - İTÜ'de öyle bir bölüm de yok.
SELCAN TAŞCI (Devamla) - Raporu değil, sadece yönetici özetini gösteriyorlar. Yine, deniyor ki: "Uzmanlardan görüş aldık." Elektrik Mühendisleri Odasının buna karşı açıklaması var, Petrol Mühendisleri Odasının karşı açıklaması var, psikologların "Biyolojik saatimize uymuyor; depresyonu, intiharı tetikliyor." diye karşı açıklaması var, eğitimcilerin "Dikkat eksikliğine yol açıyor, eğitim başarısı düşüyor." diye karşı açıklaması var, doktorların "D vitamini alımını engelliyor, hastalık riski artıyor." diye karşı açıklaması var, finans dünyasının "Uluslararası işlemlerde senkronizasyon sorununa yol açıyor." diye karşı açıklaması var. Kim bu uzmanlar, merak ediyoruz yani bu dayatma bizi Suudi Arabistan'la aynı saat dilimine sıkıştırıyor ama bizim Arabistan'la, Birleşik Arap Emirlikleri'yle, Mısır, Fas gibi ülkelerle ihracatımızın toplamı sadece Almanya'yla olan kadar etmiyor. Bir de karanlık saatte yürümenin zaman zaman karar vericiler nezdinde tacizi, tecavüzü, şiddeti meşrulaştırabildiği bir ülkede yaşıyoruz biz. Dolayısıyla, kadınların "İşe gelip giderken tehlikede hissediyoruz." gibi bir endişeleri var, ailelerin artan servis kazalarından dolayı çocuklarının can güvenliğiyle ilgili endişeleri var. En temel gerekçe bu uygulamayla enerji verimliliği sağlandığı yönünde. O zaman neden enerji açığını kapatmak bir yana, daha da açılmasına mani olduk bu uygulamayla yıllardır? Aydınlıktan tasarruf etmenin birkaç enerji şirketinden başka görülüyor ki kimseye faydası yok aslında. Gelin, bu defa önergeye kabul oyu verin, Bakanlığı yanlıştaki ısrarından hep birlikte döndürelim.
Değerli milletvekilleri, yarın Türk kadınının seçme ve seçilme hakkını kullanabilir hâle getiren Anayasa değişikliğinin de 91'inci yıl dönümü. Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu eliyle Mecliste de bir tören düzenlendi bugün bu sebeple ama törende bir şey eksikti, arkaya devasa bir fon yapılmıştı ama bugünün mimarı olan Atatürk'ün ne adı vardı o fonda, ne sanı vardı, ne fotoğrafı vardı. Ben kimseye haksızlık yapmak istemem, hem Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Mahinur Özdemir Göktaş'a hem KEFEK Başkanı Sayın Çiğdem Erdoğan'a en azından kendi konuşmalarında bu saygısızlığa ortak olmadıkları, Atatürk'ü anmaktan imtina etmedikleri için teşekkür ediyorum ama kurtardığı, kurduğu ülkede Atatürk'ün adının anılmasının teşekküre değer hâle gelmesine sebep olanları da kınıyorum. Aynı törende, aynı şekilde Atatürk'ün ismi de cismi de yer almadığı için, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı mesajında bir kere bile "Atatürk" demediği için geçen yıl da göstermiştik biz bu tepkiyi. Geçen yılki bütün ikaz ve itirazlara rağmen bu yıl da Atatürk'ten tek bir iz bulundurmamak o salonunda, artık hata değil kasıttır, kasıt olarak görürüz biz bunu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - 10 Kasımda Atatürk'ün resmi Meclise de asılmadı.
BAŞKAN - Buyurun.
SELCAN TAŞCI (Devamla) - Türk kadınının seçme ve seçilme hakkını, medeniyet timsali sayılan birçok Batılı ülkeden onlarca yıl önce kullanmasını sağlayan Mustafa Kemal Atatürk'le ne kadar gurur duyuyorsak, aradan geçen doksan bir yılda Türk kadının siyasette temsil oranında Avrupa ortalamasının altında, Latin-Orta Amerika ortalamasının altında, Asya-Pasifik ortalamasının altında, Afrika ortalamasının altında kalmasını sağlayan zihniyetten de aynı derecede utanıyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)