| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 12.12.2011 |
LÜTFİ ELVAN (Karaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'de yaşanan gelişmeleri dünyada yaşanan gelişmelerden bağımsız değerlendirmemiz mümkün değildir. Burada, Türkiye'ye yönelik değerlendirmeleri yaparken mutlaka ve mutlaka dünyadaki gelişmeleri de dikkate almamız gerekir diye düşünüyorum. Bu çerçevede dünyada yaşanan değişime baktığımızda beş temel hususun ön plana çıktığını görüyoruz.
Birincisi, Gelişmiş ülkelerin zenginliğini ve rekabet güçlerini yavaş yavaş kaybetmeye başladığını görüyoruz.
İkincisi, buna paralel olarak Batı'dan Doğu'ya doğru güç dengesinin kaydığını görüyoruz.
Üçüncüsü ise, yumuşak gücün öneminin her geçen gün daha da arttığını görüyoruz.
Dördüncüsü, geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerdeki demokratikleşme yönündeki talebin yükselmekte olduğunu görüyoruz.
Son olarak da dünyanın, son seksen yılın en büyük krizi ile karşı karşıya kaldığını görüyoruz.
Böyle bir durumda, böyle bir ortamda dünyadaki yaşanan bu değişim ve dönüşüm sürecinde, Türkiye'nin bu gelişmeleri fırsata çevirdiğini düşünüyorum. Elbette şunu da söyleyebilirsiniz: Gelişmekte olan Çin gibi, Hindistan gibi başat rolü oynaya ülkeler de var. Ama Türkiye'yi de bu grupta telakki etmemiz son derece doğal ve normal diye düşünüyorum.
Bir diğer özellik: Türkiye çok yüksek büyüme performansına sahip olmasıyla birlikte Türkiye'yi Çin ve Hindistan gibi, gelişmekte olan ülkelerden ayıran en önemli özellik, demokratikleşme yönünde, bireysel hak ve özgürlükler yönünde, sosyal güvenlik alanında önemli ilerlemeler kaydetmiş olmasıdır. Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan diğer ülkelerde, özellikle sosyal adaletin, sosyal devlet anlayışının tesisi açısından ve demokratikleşme açısından önemli ilerlemeler olmadığını görüyoruz.
Kısacası, Türkiye'nin ekonomik alanda sağlamış olduğu gelişme, sosyal devlet anlayışının tesisi, demokratikleşme alanında atılan adımlar ve dış politikadaki etkinliğiyle perçinlenmiştir. Elbette Türkiye'nin sağlamış olduğu bu gelişmede Avrupa Birliği müzakere sürecinin ve Türkiye'de gerçekleştirilen yapısal reformların çok önemli bir rolü vardır.
Şunu da söylememiz mümkün: Evet, bugün, AB müzakere sürecinin yavaşladığı doğrudur ancak bunu Türkiye'ye bağlamak son derece yanlıştır. Türkiye, AB müzakere sürecinde son derece başarılı performans sergilemiştir ve müktesebata uyumda oldukça önemli bir ilerleme kaydetmiştir. Bugün Türkiye'nin sağlamış olduğu ilerlemeyi açılan ve kapanan fasıllarla kıyaslamak mümkün değildir.
Peki, sorun nedir? Sorun Avrupa Birliğindedir. Bunun nedenlerine baktığımızda, özellikle müzakere sonrasında bazı Avrupa Birliği ülkelerinde, Fransa, Almanya gibi ülkelerde hükûmetlerin değiştiğini görüyoruz. İkinci olarak, yine, AB içinde çok ciddi ekonomik ve siyasi sıkıntıların olduğunu görüyoruz. Üçüncü olarak, yine, Avrupa Birliği içerisinde milliyetçilik akımlarının güçlendiğini görüyoruz. Dördüncü olarak, yine, Avrupa Birliğine yeni üye olmuş olan ülkelerin üyeliğe tam hazır olmadan Avrupa Birliğine üye yapıldığını görüyoruz ve son olarak da Türkiye'nin güçlendiğini görüyoruz. Aslında Türkiye'nin güçlenmesi Avrupa Birliği müzakere sürecinin yavaşlamasına neden olmuştur. Eğer bugün Türkiye bu kadar güçlü olmasaydı Avrupa Birliği müzakere süreci daha hızlı işleyebilirdi.
Türkiye'den 100 milletvekilinin bulunduğu bir Avrupa Parlamentosu düşünün. Avrupa Birliği politikalarının Türkiye tarafından yönlendirildiği bir süreci düşünün. Elbette bunlar Fransa gibi, Almanya gibi ülkeleri rahatsız edecektir. Ancak unutmayalım ki Avrupa Birliğinin de sahip olduğu çok önemli değerler hâlen muhafaza edilmektedir. Her ne kadar Avrupa Birliği ekonomik açıdan ve kısmen de olsa siyasi açıdan krizler yaşamasına rağmen Avrupa Birliği demokrasi açısından, insan hakları açısından, bireysel hak ve özgürlükler açısından, sosyal devlet anlayışının tesisi açısından dünyanın en yüksek standartlarına sahip konumdadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
LÜTFİ ELVAN (Devamla) - Evet, çok teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Elvan.