| Konu: | DEVLET İSTİHBARAT HİZMETLERİ VE MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 67 |
| Tarih: | 16.02.2012 |
SIRRI SAKIK (Muş) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sevgili arkadaşlar, hepinize selam. Aslında?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Adalet Bakanı otursun oraya! (AK PARTİ İstanbul Milletvekili Gülay Dalyan ile CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
BAŞKAN - Dinleyelim? Sayın milletvekilleri, lütfen sükûneti muhafaza edersek hatibi dinleyebiliriz.
Sayın Tanal, lütfen?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkan, Adalet Bakanı otursun! (Gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Sakık, buyurun; süreyi yeniden tamamlıyorum.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
Bu tartışma devam ettiği müddetçe konuşmayacağım.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) - Başkan, ara verin.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) - Sen konuşmaya devam et, ben geçiyorum.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Bravo Sayın Bakan, bravo! [CHP sıralarından alkışlar(!)]
Sayın Sakık, süreyi yeniden başlattı, merak etmeyin.
BAŞKAN - Evet, Sayın Sakık... Lütfen?
SIRRI SAKIK (Devamla) - Sayın Başkan, süreyi yeniden? (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler) Sayın Başkanım, süreyi?
BAŞKAN - Yenileyeceğim.
Evet, siz buyurun şimdi. Tamam?
SIRRI SAKIK (Devamla) - Sevgili arkadaşlar, aslında uzun süredir Parlamento hep bu konuları konuşur ama konunun, sorunun adını koymaktan korkarsınız, korkarız. Yani, keşke bu Kürt sorunu çözülseydi, herkes, beynindeki, bagajındaki bilgi birikimiyle, projeleriyle siyaset yapmış olsaydı. Yani, Mecliste bugün, açıldığı saatten bu saate kadar, Habur'da başlayan, Oslo'ya kadar giden, İmralı'ya kadar giden süreçler tartışıldı ve konuşuldu ve bu Parlamento, sürekli, kandan kanunlar yaptı ve bu kandan kanunlardır ki sorunlarımızı çözmüyor. Burada tezkereler çıktı, "Çözmez." dedik. Siz buradan sınır ötesi operasyonlar için el kaldırdınız, bütün partiler, "Bu sorunu çözmez." dedik. "Oraya seferler yapabilirsiniz ama seferlerin zaferi yoktur." dedik. "Gidersiniz, masum insanları öldürürsünüz." dedik, bizi dinlemediniz. Gittiniz, Uludere'de 34 tane masum insan öldürüldü. Aslında bunları konuşmalıydık, bunları tartışmalıydık.
Eğer gerçekten Adalet ve Kalkınma Partisi bir açılımdan bahsediyorsa, bir planı, bir projesi varsa, gizli saklı şeyler yapmamıza gerek yok. Bu gök kubbe altında hiçbir şey gizli kalmıyor. "Biz görüşmüyoruz, efendim, benim MİT'ten elemanlarım görüşüyor, Başbakanlıktan birimler görüşüyor." Bunları örterek bu sorunun üstünü örtemeyiz. Kürtlerin çok hoş bir sözü var: "?" (x) Yani ayran talep ederken kabınızı arkaya saklayamazsınız. Eğer siz sorunu çözmek istiyorsanız, açık bir şekilde müzakere yapmak zorundasınız. Onun için diyoruz ki: "İki tarafın önerileri de gerçekçi öneriler değil. Yeni yasalarla birilerini kollamak, korumakla siz müzakereleri sürdüremezsiniz. Onun için gelin, yeni bir komisyon için hep birlikte bu komisyonu kollayan, koruyan bir yasa çıkaralım ve bu komisyon bir diyalog ve müzakereleri başlatsın. Bu müzakereler kanı durdurur, şiddeti durdurur. Baharda gelecek tehlikeleri bu müzakereler sonlandırabilir." Ama siz bunları yapmıyorsunuz, bugünkü mevcut MİT mensuplarını kollamaya, korumaya çalışıyorsunuz. Sabahleyin de söyledim, peki, daha önce MİT mensuplarıyla, eli kana bulaşmış olan MİT mensuplarıyla ilgili bu ülkede savcılar bir gün neden bir dava açmadılar? Başbakanlık yapmış bir adam "Biz Yunanistan'da MİT elemanlarıyla ormanları yaktık." dediklerinde neden savcılar bir dava açmadılar?
Aslında bugünkü dava 28 Şubatın bir versiyonudur, 367'nin farklı bir versiyonudur. Siz de bunu biliyorsunuz. Onun için, demokratik bir Anayasa yapacaksak bunun gereğini yapmalıyız. Avrupa standartlarında bir demokrasiye Türkiye'nin ihtiyacı var. Onun için, sizin çark edip, arkadan dolanarak 2 puan almak gibi bir derdiniz varsa bu bizim sorunlarımızı çözmez, bu gerçekten yeniden şiddete davetiye çıkarır. Keşke, MİT mensupları ve Hükûmet adına korkmadan "Evet, bizim heyetimiz şu, gidip görüşmeleri sürdürmelidir ve bu görüşmelerin arkasında biz siyasi iktidar olarak duruyoruz.", "Biz de muhalefet olarak, evet, arkanızdayız ve yanınızdayız." diyebilme cesaretini siz gösterirseniz, biz hazırız. Aslında Türkiye'nin buna ihtiyacı vardır. Siz kimden korkuyorsunuz? Birkaç seçimdir halka gidiyorsunuz. Habur'daki olaylardan sonra halka gitmediniz mi, referandum olmadı mı, halk sizi desteklemedi mi? Arkasından bir genel seçim olmadı mı, yüzde 50 oy almadınız mı? Bu halk sizin adınıza Oslo'da da, İmralı'da da, Kandil'de de, Süleymaniye'de de görüşmeler yaptığınızı bilmiyorlar mıydı? Biz biliyorduk. Peki, bu halk size destek vermiyor muydu? Veriyor. Neden korkuyorsunuz? Muhalefetten mi korkuyorsunuz? Bırakın kalsınlar, bırakın bu politikalarıyla baş başa kalsınlar. Yeter ki cesur olun, yeter ki inançlı olun ve bu ülkenin buna ihtiyacı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKIK (Devamla) - Eğer bunu yapabilirseniz, emin olun ki iki cihanda da dik yürürsünüz.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Gerisi burada iktidar kavgasıdır. Gerçek sorun halkın sorunlarını çözmektir. Ben herkesi bu noktada duyarlı olmaya davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler.
(x) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.