| Konu: | TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE TÜRKMENİSTAN HÜKÜMETİ ARASINDA SAĞLIK VE TIP ENDÜSTRİSİ ALANLARINDA İŞBİRLİĞİNE DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 70 |
| Tarih: | 23.02.2012 |
BDP GRUBU ADINA İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Demin Aytuğ Hoca genel sağlık penceresinden bir resim çizerek Bingöl Devlet Hastanesine kadar getirdi, bizler de, tabii, oradan alarak birtakım şeyleri sizlerle paylaşacağız. Görüşülen kanun tasarısı, Türkiye Cumhuriyeti ile Türkmenistan arasındaki sağlık ve tıp endüstrisi konusunda iş birliğine dair yapılan anlaşmanın onayını öngören tasarı. Tabii, biz genelde Meclis gündemlerine takıldığımız zaman, yerellerde yaşadığımız hiçbir sorunu burada dile getiremeyeceğiz. Dolayısıyla, bu tür maddeler görüşülürken en azından konuyla ilişkili olarak yerelde yaşadığımız sorunları da burada bir şekilde paylaşma, bir şekilde sizlere sunma fırsatı buluyoruz.
Her şeyden önce, sağlıktan söz açılmışken, şu anda Türkiye'deki tüm cezaevlerinde aralarında Şırnak milletvekillerimiz Sayın Faysal Sarıyıldız ve Sayın Selma Irmak'ın da bulunduğu 400'ü aşkın özgür tutsağın açlık greviyle ilgili tekrar bir vicdanlarınızı gözden geçirmenizi temenni ediyorum. Gerçekten, her geçen gün giderek büyüyen bir vahamete doğru ilerleyen bir süreç söz konusu. Burada, özellikle bu tutuklu arkadaşlarımızın dile getirdiği taleplere eminim ki hiçbiriniz zahmet edip bakmamışsınızdır ama ben, yine buradan, 400'ün üzerinde insan neden süresiz, dönüşümsüz açlık grevine başladılar, neden kendi sağlıklarıyla ilgili, kendi bedenleriyle ilgili ölüme giden bir kararlaşma içerisinde oldular, bu talepleri en azından bir gözden geçirmenizi temenni ediyorum çünkü eğer bu talepler gözden geçirilirse görülecek ki Kürt sorunu başta olmak üzere, Türkiye'nin demokratikleşme konusunda yıllardır kangren hâline dönüşmüş sorunlarıyla ilgili son derece özgürlük alanları açan ve gerek toplumu gerekse ülkeyi rahatlatan birtakım öneriler var. Bu önerilere karşı kör, sağır, dilsiz bir yaklaşım ve tutum maalesef şu anda 400'ün üstünde insanın süresiz, dönüşümsüz açlık grevine girmesine sebebiyet verdi. Bu sayı giderek artacaktır. Bu konuyla ilgili duyarsızlık arttıkça ileriki günlerde, binlerce insanın, aralarında seçilmiş milletvekilleri, seçilmiş belediye başkanlarının da bulunduğu binlerce insanın ölümle yüz yüze gelen fotoğraflarını maalesef hep beraber burada göreceğiz. Umarım ki bir an önce bu duyarlılığı gösterirsiniz.
Değerli milletvekilleri, tabii, sağlıkla ilgili her şeyi böyle tozpembe gösteren bir Hükûmet söylemi söz konusu. Şimdi, buradan arkadaşlarımız eleştiriler getirirken bile bir şekilde tepki gösteriyorsunuz. Burada herkesin sizin gibi düşünmesini istiyorsunuz. Söz konusu sağlık olunca bile, istiyorsunuz ki hepimiz gelip buradan Sağlık Bakanının ağzıyla konuşalım, sağlıkta yapılan dönüşümün halk arasında, sağlık çalışanları, sağlık emekçileri arasında takdirle karşılandığını ve herkesin çok mutlu olduğunu söyleyelim ama mevcut tablonun bu olmadığını sizler de çok iyi biliyorsunuz. Bu tabloyu görmeniz için sadece birkaç yüz metre ötedeki Numune Hastanesinin aciline akşam saatlerinde bir gidin, oradaki sağlık çalışanlarıyla ve hastalarla bir görüşün. Eğer Numune Hastanesindeki acil servisten çoğunluğun genel durumdan, sağlıkla ilgili politikalardan memnun olduğu bir izlenimle dönerseniz, o zaman buraya gelin, hep beraber tartışalım.
Şimdi, Aytuğ Hocamın değindiği genel birtakım konulara girmeyeceğim. Ancak sağlıkla ilgili uluslararası iş birliğine dair birtakım anlaşmalar yaparken, tabii ki Meclisten ve halktan kaçırarak, kanun hükmünde kararname şeklinde geçirdiğiniz birtakım uygulamaların serbest sağlık bölgelerine zemin hazırladığını buradan söylemiştik. Bu serbest sağlık bölgelerinin aslında Türkiye'deki sağlık sektörünü yabancı sermayeye peşkeş çekmenin bir ön adımı olduğunu söylemiştik.
Yine bu kapsamda, ithal doktor ve ithal hemşireyle ilgili düzenlemelerin, sizler tarafından, Meclisten saklanarak geçirildiğini söyledik. Bakın, ülkede yüz binlerce hemşire, sağlık memuru işsiz dolaşıyor; bizler ithal hemşire, ithal doktor getirmenin düzenlemesini yapıyoruz. Şimdi, biz bunları takip edeceğiz. Bu ithal doktorlardan kaçı Hakkâri'nin köylerinde, Bitlis'in köylerinde, Bingöl'ün köylerinde acaba görev yapacak? Bunu hep birlikte takip edeceğiz ve gelip burada sizlerle paylaşacağız. Biz biliyoruz ki oluşturduğunuz serbest sağlık bölgesine yabancı sermayeyi çekip, kendi kadrolarıyla bir şekilde sağlık üzerinde bir rant sistemi oluşturmanın yollarını açıyorsunuz.
Şimdi, gelelim Bingöl Devlet Hastanesiyle ilgili duruma: Bingöl'de şu anda -Aytuğ Hocam sadece 1 kişinin ismini söyledi ancak ben biraz daha kapsamlı söyleyeyim- ben gelmeden hemen önce, Adaklı'nın Zeynelli mezrasından bizi aradılar; şu anda bir kalp hastası, Adaklı'nın Zeynelli köyünde doktora ulaşmak için ya birinin kendini sırtlamasını ya da köylülerin kendi koşullarında hazırladığı bir kızak temin etmesini bekliyor. Bu fotoğraf sadece bugüne özgü bir fotoğraf değildir. Bölgede, biliyorsunuz bir haftadır çok yoğun bir kar yağışı var. Bingöl başta olmak üzere, Bitlis'te, Muş'ta, Van'da sayısız köy yolları kapalı ve bununla ilgili yapılan çalışmaların tamamı yetersiz. Gerekli hazırlıklar, gerekli teknik donanım, araç gereç, personel hazırlığı önceden planlanmadığı için şu anda tam bir çaresizlik içerisinde insanlar kendi kaderleriyle baş başa bırakılmışlar.
Bakın, üç gün önce Bingöl-Sancak arasında Ünlüce köyüne 2 kilometre ötede 22 öğretmen tam dokuz saat boyunca tipi altında mahzur kaldı ve bu 22 öğretmene dokuz saat sonra da iş makineleri veya kamu kurumunun bir şekilde Bingöl'den sağladığı devlet hizmetleri yetişmedi. Tam dokuz saat boyunca telefon trafiğinden sonra, Ünlüce köylüleri, ölümü göze alarak -10-12 Ünlüce köylüsü ölümü göze alarak- olayın yaşandığı bölgeye gittiler ve bu bahsetmiş olduğumuz 22 öğretmeni donmak üzereyken kurtardılar.
Aynı şey Bingöl'de Gökdere yolunda da oldu. Şu anda Bingöl'de bir aydır, Bingöl'ün Karlıova ilçesinde bir aydır yolu açılmayan köyler var. Kaynak köyü bir aydır yolun açılmasını bekliyor. Kaynak köyünde ateşli havale geçiren bir çocuğun yaşadıklarını saniye saniye bize söylüyorlar, telefonla bize iletiyorlar. Sadece Kaynak köyü değil, bakın -Sayın Bakanımız burada, telefon açıp Karlıova'dan öğrenebilir- Karabalçık köyü, Soğukpınar, Sarıkuşak, Harmantepe ve Mollaşakir köyünün yolları bir aydır kapalı ve sadece bu köyler kapalı değil yani bunlar, bir aydır kar yağışı var, köy yolları açılmıyor, hastalar kaderlerine terk ediliyor. Bu arada yeni yağan karın etkisiyle yüzlerce köy yolu şu anda tamamen ulaşıma kapalı durumda.
Şimdi, burada, sağlıktan, tıp endüstrisinden bahsederken Kaynak köyünde ateşli havale geçirerek ölümle yüz yüze gelen bebeğin fotoğrafını buradan size anlattığımızda da rahatsız olmayın. Bunlar şu anda ülkemizin içinde bulunduğu asıl tabloyu, sağlıkla ilgili asıl tabloyu gösteriyor. Sadece köy yolları değil, Bingöl-Diyarbakır yolunda yüzlerce araç tam beş saat boyunca mahsur kaldı. Bingöl-Erzurum yolunda her gün yüzlerce araç, insanlar neredeyse donmak üzereyken bir şekilde kurtarılıyorlar.
Şimdi, bu bölgede kışın ağır geçeceği, kış koşullarının çok zorlu olacağı belli. Bölgede kışı daha hafif bir şekilde atlatan, iklim koşulları daha uygun olan iller varken ve bu illerden gerekli personel, araç gereç, teknik donanım desteğini bu illere kaydırma gibi bir imkân varken biz her kış döneminde insanlarımızı bu türlü mağduriyetlerle bir şekilde yüz yüze bırakıyoruz.
Bakın, burada Bingöl'ün köylerinden bahsederken sanmayın ki Bingöl'ün içinde her şey güllük gülistanlık. Neredeyse operasyon yapmadığınız, operasyon emri vermediğiniz belediyemiz kalmadı.
Bakın, buradan sizleri Bingöl Belediyesinin çalışmalarıyla ilgili, Bingöl halkıyla bir telefon bağlantısına davet ediyorum. Rastgele Bingöl esnafını arayın, Bingöl Belediyesinin karla mücadelesinde göstermiş olduğu performansı Bingöl esnafı size anlatsın. Şehir içerisinde yağan kardan dolayı hastalar devlet hastanesine ulaşamıyorlar. Böylesi hazin bir tabloyla karşı karşıyayız ve ulaşamayan hasta yakınlarının önlerine, bir şekilde -demin bahsettiğim köylerde yaşanan- kendi sırtında hastayı ulaşımın sağlandığı alanlara taşıma gibi bir şeyi koyuyorlar.
Bingöl Belediyesi sadece karla mücadelede başarısız kalmakla da kalmıyor. Seçim öncesinde sadece oy kapma telaşıyla 800 işçiyi popülist birtakım yaklaşımlarla işe aldılar, şu anda, bu kış ortasında 200 işçiyi belediyenin kapısının dışına koydular. Bu 200 işçinin tamamının siyasal bir tercih üzerinden yapıldığına dair neredeyse kentte konuyu bilmeyen hiç kimse yok. Bu insanların hepsi -ki çoğunluğu kirada oturuyor- çoluk çocuk sahibi, hepsi zaten çalışırken bile geçim sıkıntısı çekiyordu ve şu anda, bu acımasız kış koşullarında popülist politikanın bir şekilde acı faturasıyla yüzleşiyorlar. Böylesi bir resim var önümüzde.
Tabii, sağlıkla ilgili açılmışken söyleyelim, defalarca buradan dile getirdik. Hükûmetiniz döneminde Bingöl'de yatak kapasitesini artırmaya yönelik bir tek katkı bile olmadı. Şu dakika itibarıyla Bingöllü hastalar Elazığ'da, Malatya'da, Erzurum'da, Diyarbakır'da kendi yakınlarıyla beraber çok büyük mağduriyetler yaşıyorlar. Bakın, Bingöl'de, bölgede şu anda Sağlık Bakanlığı bölge hastanesi projelerini devreye sokmak için bir çalışma içerisinde. Bu bölge hastanelerinin planlaması yapılırken, bölge hastanesini, sağlıkla ilgili rölatif olarak, göreceli olarak durumu daha iyi olan Elazığ'a bir şekilde bu çalışmayı götürüyorlar. Yani şimdi, burada planlama yapılırken insanların mağduriyetleri üzerinden eğer bir çalışma bir şekilde kendi önüne konmazsa ortaya çıkacak vahim tabloları da bizler burada gelip söyleyeceğiz. Şu anda Bingöl'de doğum hastanesi ve çocuk hastanesine insanların kendi hastalarını ulaştırmaları için karın yağmaması gerekiyor, böylesi bir durumla karşı karşıyayız. Bingöl'ün ilçelerinde, bakın, Genç Devlet Hastanesi dört yıldır bitirilemedi. 35 binlik bir nüfus, elli yataklı bir hastane yapılacak, beş yıldır bitirilemedi.
Kiğı Devlet Hastanesini kapattılar, bir toplum sağlık merkezi hâline getirdiler. Kiğı'da şu anda yatmaya ihtiyacı olan bir hasta, yolların açık olması için dua etme dışında hiçbir şansa sahip değil; Yayladere'de aynı şekilde, Adaklı'da aynı şekilde.
Şimdi, burada, sağlıkla ilgili bahsetmiş olduğumuz bu uygulamaları böyle buraya gelip, sırf sizi rahatsız edecek şekilde eleştiri yapalım diye getirmiyoruz. Buraya getiriyoruz ki hep beraber bir çözüm arayışı içerisinde olalım, hep beraber Bingöl insanının, bölge insanının -Bingöl özelinde konuşuyorum ama bölgenin genelinde şu anda bu tablolar var- bir şekilde bu mağduriyetlerini giderelim.
Bakın, Sayın Bakanımız buradayken biz de Bingöl'le ilgili sorunlarımızı burada biraz daha detaylandırmak istiyoruz.
Belki seçim sürecinde takip etmişsinizdir, Sayın Başbakan Bingöl'e doğal gaz geldiğini biliyor. Bingöl seçim meydanında, tam beş dakika boyunca, doğal gazın ne kadar büyük bir rahatlık olduğunu, Bingöllü annelere doğal gaz getirdiği için ne kadar mutlu olduğunu, bu hizmetin tarihe geçecek bir hizmet olduğunu anlattı. Ama uçakta giderken herhâlde birisi kulağına fısıldamamıştı, civardaki bütün kentlere doğal gaz gitmişti ama bir şekilde Bingöl bu bahsetmiş olduğumuz hizmetten muaf tutulmuştu.
Şimdi, bu yıl özellikle Bingöl'de sık yaşanan elektrik kesintileri var, üç gün süren elektrik kesintileri oluyor. Aynı şekilde, bu yıl çok ciddi kömür sıkıntısı var. Hani bunları burada söylüyoruz ama sürekli bize gelen ve biz Bingöl'e gittiğimizde halkımızın burada dillendirilmesini istediği sorunlar olduğu için söylüyoruz. Kömür sıkıntısı, elektrik kesintileri, bu kadar yoğun, ağır kış koşullarında neredeyse insanları donma noktasına getirecek birtakım mağduriyetlerle yüz yüze bırakıyor.
Değerli milletvekilleri, burada genel olarak bazı sorunlardan bahsettik. Bingöl'le ilgili, özellikle Bingöl kamuoyunu çok yakından ilgilendiren birtakım rahatsızlıklar var, bunları araştırma önergeleri şeklinde haftaya veya önümüzdeki hafta tekrar sizlerle paylaşacağız. Ancak yine bakanı olan bir kentin durumuyla ilgili bazı şeyleri sizlerle paylaşma gibi bir sorumluluğumuz var. Burada Kalkınma Bakanımız Bingöllü olmasına rağmen, kentin her açıdan, sosyoekonomik açıdan, yaşanmış olan genel toplumsal rahatsızlıklar açısından geriye giden bir durumu söz konusu.
Şimdi, doğal olarak biz, Bingöl halkı, Kalkınma Bakanlığı Bingöl'e verildiği zaman bunun hizmet şeklinde Bingöl'e yansımasını bekliyorduk. Bakın, hizmet konusunda bir şey yapılmadığı gibi, kamu kurumlarının bölgeyle ilgili bölge müdürlükleri de Bingöl'den bir şekilde civar illere kaydırılıyor. Bingöl, orman alanının, yeşil alanın Türkiye'deki en yoğun olduğu kentlerden biri. Bingöl'deki Orman Müdürlüğü bir şube hâline çevriliyor, bölge Elâzığ'a taşınıyor. Aynı şekilde, meteorolojiyle ilgili Bingöl'de bulunan Meteoroloji Müdürlüğü Elâzığ bölge olacak şekilde Elâzığ'a bağlanıyor. TÜİK'le ilgili, Fırat Kalkınma Ajansıyla ilgili, tarım ve kırsal kalkınmayı destekleyen kurumlarla ilgili bütün bölge temsilcilikleri, Bingöl'ün bir bakanı olmasına rağmen, bir şekilde civar illerde konumlandırılıyor.
Şimdi, siz eğer şöylesi bir çaba içerisindeyseniz, bunu söyleyin, biz de Bingöl halkıyla paylaşalım, hep beraber beklentimizi, hiç olmazsa çıtamızı biraz düşük tutarız: "Biz Bingöl'ü bir ilçe hâline getirmek istiyoruz, Bingöl'ü diğer kentlere bağlı, fiilî olarak bir ilçe konumuna, bir ilçe rolüne sokmak istiyoruz." deyin, biz de gidip halkımızla paylaşalım, halkımız da ona göre, beklentilerini ortaya koyarken en azından biraz daha gerçekçi birtakım şeyler üzerinde yoğunlaşsın.
Burada Bingöl'le ilgili sayısız soru önergeleri verdik. Bu soru önergelerine verilen cevapların hiçbirisi tatmin edici, kamuoyunu tatmin edici, halkın beklentilerini karşılayıcı olmaktan uzak. Şu anda bir kentin yarısının tapu sorunu var, bir kentin yarısı şu anda tapusuz görünüyor, insanlar tapu olmadığı için, bu tapu sorunu bir şekilde çözülmediği için birinci derece deprem bölgesi olan bir yerde deprem sigortası yaptıramıyorlar ya da ticari faaliyetler için bankadan bir kredi çekme durumu olacak ama gidip bankada bir şekilde tapusu olmayan bir şeyi ipotek karşılığı gösterip kredi çekemiyorlar. Böylesi vahim birtakım tablolarla karşı karşıyayız.
Yine, özellikle bu deprem gerçeğiyle ilgili, 71'de yaşanan depremden sonra Bingöl'de geçici birtakım konutlar yapılmıştı. Bu konutların tam kırk yıldır kalıcı konuta dönüştürülmesiyle ilgili -9 binin üzerinde hanenin bu şekilde beklentisi var- önergemize verilen cevap: "Bu geçici konutlara güçlendirme için tuğla yardımı yapılmış, bu şekilde de kalıcı konut hâline getirilmiş." deniyor.
Bakın sayın milletvekilleri, yapılan geçici konutlar 50 metrekarelik "baraka" dediğimiz konut tarzında planlanmış. Bingöl'de kış koşulları ağır geçtiği için sadece kış koşullarından korumak için, ısı izolasyonu sağlamak için tuğla yardımı da yapılmamış, tuğla yardımını karşılayamayacak düzeyde bir nakdî yardım yapılmış. Şimdi, Bakanlığa yazı gönderiyoruz, soru önergesi veriyoruz "Bu konutlarla ilgili hâlâ mağduriyet giderilmemiştir." diyoruz. Onlar, bu izolasyonu sağlayamayacak düzeydeki nakdî yardımı bile "İşte kalıcı konut yaptık, kalıcı konuta çevrildi." diye bir cevap şeklinde bizim önümüze getiriyorlar.
Tabii, burada şunu belirtmek istiyorum: Gerek bölgede gerek Bingöl'de yaşanan sorunların tamamı halkımız tarafından takip ediliyor. Bizler buraya araştırma önergeleri getiriyoruz, soru önergeleri getiriyoruz. Sanmayın ki, sizler burada sayısal çoğunlukla bunlara duyarsız kaldığınızda halk bunları takip etmiyor. Bunların hepsini biz gidip halkımızla paylaşıyoruz.
Bizim yine de buna rağmen, temennimiz bahsetmiş olduğumuz bu sorunlara karşı duyarlılık göstermeniz, bu soru önergelerimizi ve araştırma önergelerimizi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) - ? muhalefetin söylemiş olduğu bütün düşüncelerin değerli olduğu ve halkımızın sorunlarını yansıttığı gerçeğiyle karşılamanız ve bu şekilde cevaplamanız.
Hepinize teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Baluken.