| Konu: | TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE TÜRKMENİSTAN HÜKÜMETİ ARASINDA SAĞLIK VE TIP ENDÜSTRİSİ ALANLARINDA İŞBİRLİĞİNE DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 70 |
| Tarih: | 23.02.2012 |
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Endüstrisi Alanlarında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Anlaşma'nın metninde, özünde, dost her iki ülkenin sağlık ve tıp endüstrisi alanında bilgi değişimi, sağlık uzmanlarının değişimi ve bilimsel konferanslara karşılıklı katılım esastır. Konu sağlık olunca, dost Türkmenistan'la böyle bir uluslararası anlaşmaya destek verdiğimizi belirtmek istiyorum. Ancak, sağlık alanıyla ilgili söz almışken, özellikle ülkemizde, Türkiye'de sanayileşmenin getirdiği çevre kirliliğinin halk sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine biraz değinmek istiyorum.
"Sanayileşmenin getirdiği kirlilik" deyince, "sanayileşme" deyince hepinizin bildiği gibi, Kocaeli akla geliyor. Benim de yaşadığım kent olan Kocaeli'nin Dilovası'yla ilgili, sanayileşmenin ve çevre kirliliğinin halk sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinden biraz söz edeceğim.
İki gün önce, Sayın Sağlık Bakanı bu kürsüde bir gerçeğin altını çizerek ifade etti, dedi ki: "Sanayi bir bölgede yoğunlaşınca gerçekten orada halk sağlığını tehdit eden birtakım faktörler ortaya çıkıyor. Biz de bu konuda Çevre Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı iş birliğiyle gerekli önlemleri ve tedbirleri alıyoruz." Dolayısıyla, Sayın Bakanım bir konuşmasında özellikle Dilovası'yla ilgili çevre kirliliğinden bahsederken sanki o bölgede şimdiye kadar hiçbir çalışma olmamış gibi şöyle bir cümle kullandı: "Dilovası başta olmak üzere bu bölgede çok ciddi çalışmayı halk sağlığı uzmanlarıyla birlikte başlatmış durumdayız." dedi. Ya Sağlık Bakanlığına bu konuda yeterli bilgi verilmiyor ya da Sayın Bakanım bu konuda bir fikir karışması içerisinde.
2001'den 2007'ye kadar Kocaeli Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü ve TÜBİTAK tarafından, finansmanının da devlet tarafından karşılandığı bir çalışma var zaten. Bu çalışma sonrası yaşanan olumsuzlukları kamuoyu da biliyor. İlgili Üniversite Halk Sağlığı Anabilim Dalı bu konuyu kamuoyuyla paylaştığında bu bölgedeki kanser vakalarının Türkiye ortalamasının yaklaşık 2,5-3 katı olduğunu ifade etti.
Sayın Bakanım yine buradan, kürsüden dedi ki: "Kocaeli Üniversitesinde bazı bilim adamlarının yaptığı bu çalışmada kamuoyunda bahsettiği sonuçlar doğru değil. Biz de Kocaeli Üniversitesinden ve ilgili bilim adamından istediğimiz sonuçlarda böyle bir sonuca rastlamadık." Ama yine Bakanıma iletmek istiyorum: 2007 tarihinde Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan "Türkiye'de Kanser Kontrolü" adlı bir kitap var, Bakanlığın yayını, Prof. Dr. Murat Tuncer tarafından yazılmış. Türkiye'deki kanser kontrolüyle ilgili bölümünün büyük bir kısmını Dilovası'na ayırmış ve Dilovası'nda? Altını çizerek okumak istiyorum: "Kocaeli Dilovası bölgesinde Sağlık Bakanlığının yapmış olduğu epidemiyolojik araştırmalar sonucu kanserden ölümlerin kalp ve damar hastalıklarından ölümlerin önüne geçtiği tespit edilmiş." Bu, Sayın Bakanlığın elindeki bir kitap, veriler burada.
Yine aynı kitapta, ilgili öğretim üyesi, şu ana kadarki çevre kirliliğinin sanayileşmenin getirdiği olumsuzluklar nedeniyle oluştuğundan, buradaki sanayinin iyi kontrol edilmediğinden, denetimin yetersiz yapıldığından, deşarj izinlerinin büyük bir kısmının olmadığından yakınıyor, özellikle Dilovası'nda sanayi alanlarındaki birçok iş yerinin tehlikeli kimyasal maddeler ürettiğini yazıyor ve kanser vakasının yüzde 33 gibi olduğundan bahsediyor.
Şimdi, Sayın Bakanıma sormak istiyorum, biraz da sizin vicdanlarınıza seslenmek için Dilovası'nın içinde bulunduğu konumu size arz etmek istiyorum: Elimde Dilovası'nın bir krokisi var. Dilovası'nda şu yerleşkenin üzerinde sarı noktalarla gösterdiğim yerler 2006 tarihinden sonra, iktidarınız döneminde bu bölgede organize sanayi bölgesi olmasına izin verdiğiniz yerler. 2002 yılına kadarki bu bölgenin çarpık sanayileşmesinde, çarpık kentleşmesinde varsayıyorum ki sizin bir kabahatiniz yok ama 2002'den sonra, yaşanan ölümlerden sonra 2006'da yapılan Meclis araştırmasının sonucunda bu bölgedeki çevre kirliliğinin sanayiden kaynaklandığı ve bunun sonucunda da alınması gereken yirmi dokuz tedbir raporda duruyor. Buna rağmen, siz, İktidarınız döneminde Dilovası yerleşkesinin üzerine dört tane yeni organize sanayi bölgesi kurulmasına izin verdiniz. Bunlardan bir tanesi, son günlerde çok sıkça konuşulduğu için ifade etmek istiyorum, Kömürcüler Organize Sanayi Bölgesi. Kömürcüler Organize Sanayi Bölgesi Dilovası'nın hemen üstünde. Kocaeli milletvekilim burada, biliyor, Dilovası bir çanak gibidir, havalandırması yok, sanayi burada yoğun olarak var, sadece, arada bir kuzeyden esen rüzgârlarla hava sirkülasyonu olmakta. Zaten, yerleşkenin kuzeyinin sanayiye kapalı olması lazım. 2006'da Meclis araştırmasının düşünceleri de, görüşleri de bu doğrultuda ama ne yazık ki siz 2003 tarihinde Kömürcüler Organize Sanayi Bölgesinin kurulmasına izin veriyorsunuz. Ne amaçla izin veriyorsunuz? Gebze bölgesinde dağınık bulunan kömürcüleri bir arada toplama.. Baştan bakıldığında mantıklı geliyor ancak ifade etmek istiyorum, burada kömür depolanıyor, eleniyor, paketleniyor ve briketleniyor. Tozun çıkmaması mümkün değil. Daha yaklaşık bir ay önce bu bölgedeki sanayi kuruluşunun birinden çıkan kimyasal beyaz tozun Hereke'nin, Tavşancıl'ın ve Dilovası'nın üzerine yağdığını hepiniz biliyorsunuz. Şimdi, bunun üzerine, bu yerleşim bölgesinin üzerine hemen bir kömürcüler sitesi kuruyorsunuz, kuzeyden gelecek rüzgârlarla tozun toprağın da gelmesini istiyorsunuz. Yetmiyor, yanına katı atık deposu organize ettiniz. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi nezdinde hemen bitişiğinde çöp toplama merkezi var, bitişiğinde Kimya Sanayicileri Organize Sanayi Bölgesi var, hemen bitişiğinde, yine kuzeyinde, gösterdiğim gibi, İMES ve makineciler var. Ya, el insaf! Dilovası'nın tek hava alabilecek kuzeyine bu kadar kirliliğe neden olabilecek kömür tozu, çöp kokusu, zehirli maddeleri bu insanların üzerine salmak hangi vicdana sığar? Eğer amacınız, Dilovası'nda yaşayan insanların buradan taşınmasıysa, bunları buradan yok etmek ve bu bölgeyi sadece sanayiye bırakmaksa bunu açıkça ifade edin. Açıkça ifade edin; gerekiyorsa bir araya geliriz, bölgenin taşınması konusunda da mantıklı yol buluruz. Ama burada yaşayan 50 bin insan var, 50 bin insanın bulunduğu yerde bu kadar olumsuzlukları, çevre katliamını, insanlar üzerine, insanların yaşamını olumsuz etkilemeye hiçbirinizin hakkı yok.
Şunu ifade etmek istiyorum: Biz bunu söylerken sanayicimiz yanlış anlamasın, sanayiye karşı değiliz, şahsım olarak, partim olarak sanayiciye karşı olmadığımızı öteden beri söylüyoruz. Sanayinin, kalkınmanın ve gelişmenin vazgeçilmez unsurlarından biri olduğunu biliyorum ama çevreyi kirletmeyen, insanın yaşamını tehlikeye düşürmeyen, ekosistemi bozmayan bir sanayileşmeye "Evet." diyoruz ve destekliyoruz.
Unutmamanızı istiyorum -daha önce de ifade ettim- evet, kalkınma, gelişme ve sanayi güzel bir olay ama hiçbir yatırım insan yaşamından, insan sağlığından daha değerli değildir.
Dilovası'na karşı, Dilovası halkına karşı yapılmış olan bu olumsuzluğun Hükûmet yetkilileri tarafından bir an önce giderilmesini diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kaplan.