GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:40
Tarih:17.12.2011

BDP GRUBU ADINA NAZMİ GÜR (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15'inci maddede grubum adına söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, Van Milletvekili olarak ben bugün sizleri, hepinizin de biraz da hafızasını yoklamaya davet ediyor, 23 Ekime yani depreme, 7,2'yle sallanan Van'a yeniden davet ediyorum. Bildiğiniz gibi, bu ilk depremden sonra bir de 9 Kasımda bir şiddetli deprem daha yaşandı, asıl yıkıcı olan deprem buydu ve bildiğiniz gibi, 23 Ekimden sonra herhangi bir önlem alınmadığı için, binalardaki kesin hasar tespiti yapılmadığı için, özellikle kamuya ve topluma açık olan binaların kontrolü yapılmadığı için, sağlıklı yapılmadığı için Bayram Oteli çöktü ve içinde gönüllülerin, gazetecilerin ve arama kurtarma çalışması yapanların da, bir kısım yurttaşımızın da bulunduğu yaklaşık 40 kişi yaşamını kaybetti.

Tabii, bu bilançoları biliyorsunuz. Bu bilançoları yeniden sizlere aktarmaya gerek yok fakat bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum: Van'daki depremi unuttuk, unutmaya başladık. Artık Van'la ilgili haberler gazetelerin iç sayfalarında yer almaya başladı ama bugün gazetelere düşen küçücük bir haberi dikkatinize sunmak istiyorum: "Şiddetli depremin vurduğu Van'da çadırlarda yangın" başlığı altında küçücük bir haber ve bu haberde, bir çadırın, Van'ın Seyrantepe Mahallesi'nde bir çadırın yandığı, küçücük bir çocuğun yaşamını yitirdiği ve 5 kişinin de yaralandığı söyleniyor. Tabii, bu, ilk çadır yangını değildi. Ondan önce de -bildiğiniz gibi- yine Van'ın Karpuzalan köyünde bir yangın çıkmış, bu çadırda 3 kardeş yaşamını yitirmişti, 3 çocuk yaşamını yitirmişti; daha sonra, aynı köyde yine bir çadır daha yanmış, 1 çocuk daha yaşamını yitirmişti. Geçenlerde, burada Sağlık Bakanımız, bu kürsüde, bir milletvekilimizin sorusu üzerine şunu söylemişti: "Van'da çocuklar soğuktan ölmüyor ya da hiç kimse soğuktan ölmedi, donmadı." dedi, doğru, Sayın Bakan çok doğru söylüyordu ama Van'da çocuklar yanarak ölüyor, ateşle, çadırlarda ölüyor. Bütün bu işler sürerken; devlet, önlem alması gereken yetkililer ne diyor, o çok dikkat çekici ve trajikomik bir hâl alıyor. Van Valisi bu yanan çadırlar üzerine şöyle bir açıklamada bulundu: "Efendim, o çadırların soba borularının geçtiği yerlere metal koyarsak belki yangın çıkmaz." diyor. Hâlbuki orada görevli olan o Valinin yapması gereken bir an önce çadırlardan? Kış, çünkü gerçekten çok ciddi kış koşullarıyla karşı karşıyayız, bir taraftan kar yağıyor, bir taraftan gece özellikle Van'daki soğukluk da neredeyse, değerli milletvekilleri, eksi 10'un altına düşüyor. Bilmiyorum, sizler bu çadırlarda hiç kaldınız mı? Ben kırk gün kadar kaldım bu çadırlarda, bu soğuğun ne olduğunu insanlarımızla birlikte yaşayarak öğrendim. Ama Valinin söylediği söze bak, aldığı önleme bak: "Efendim, oraya bir parça koyalım, metal parça koyalım, böylece çadırlarımız tutuşmasın." diyor.

Bu gayriciddi önlem, bu trajikomik önlem herhâlde insanların yaşamını, çocukların yaşamını kurtarmaz. Çünkü Hükûmetin, yetkililerin, bakanların biz oradayken söz vermelerine rağmen, neredeyse iki ay oldu değerli arkadaşlar, Van'da daha bir aileyi bir konteynıra ya da bir prefabrik eve ya da geçici bir konuta yerleştiremedik, yerleştiremediniz, yerleştirilmiyor. Tabii ki bazı çalışmalar var. Bazı yetkililerin söylediği gibi, her ne kadar Van'a konteynır yağıyorsa da ondan önce kar yağmıştı ve bu konteynırların da henüz altyapısı bitmiş değil, insanlar yerleştirilmiş değil yani sorunlar dev gibi, devasa, ağırlaşarak sürüyor.

Değerli arkadaşlar, önemli bir konu da bildiğiniz gibi bu Hükûmet Van'ı ve Erciş'i afet bölgesi ilan etmedi. Erciş'le birlikte Van'ın merkez köyleri ve Van merkez olmak üzere çok ciddi bir hasar aldı. Tabii, sadece kaybedilen canlar, yaralanan insanlar değildi, biz Van'ı kaybettik, Van artık bir hayalet kente dönüştü, Van göç etti, Van gerçekten geri dönülmez ağır bir hasar aldı. Fakat bununla ilgili en ufak bir önlem alınmıyor. Neden afet bölgesi ilan edilmediği konusunda Hükûmetimiz net, açık, anlaşılır, herkesi ikna edebilecek ne bir program ne bir gerekçe açıkladı. Sadece Sayın Başbakanımızın bir açıklaması var, onu da biliyoruz ki muhakkak bürokratları söyletmiştir: "Efendim, biz Van'ı afet bölgesi ilan edersek siz bir daha Van'a bir çivi dahi çakamazsınız." Bu, külliyen yanlış, külliyen hatalı bir açıklama ve biz Vanlıları hiçbir biçimde ikna etmemiş bir açıklama. Bu nedenle, Van'ın neden afet bölgesi ilan edilmediği konusunda özellikle Hükûmetin net, doyurucu, ikna edici bir açıklama yapması gerekiyor.

İkinci yapılması gereken konu da şu: Deprem sonrası süreçle ilgili AKP Hükûmeti, yetkilileri şu ana kadar Van'da yapacaklarıyla ilgili ne bir program ne bir önlem ne bir takvim ne bir eylem planı açıkladılar; sadece bizim bildiğimiz boş sözler, boş hayaller?

Değerli arkadaşlar, bu boş hayallerden birisi ilgili bakanın söylediği sözdür: "Biz Van'ı taşıyoruz, yeni bir Van yaratıyoruz, yeni bir Van inşa edeceğiz." sözüdür. Bu sözün de boş ve ham hayale dayandığını herhâlde en iyi biz Vanlılar biliyoruz, Van'da yaşayanlar biliyor, çünkü şu ana kadar buna dönük bir iş ve işlem yapılmış değil.

Yine bu afet bölgesi ilanı meselesi konusunda şöyle düşünüyorum, bizim bakanımız da burada: Acaba biz Van'ı afet bölgesi ilan edersek bu afet bölgesi ilanının getireceği ağır faturayı -ki, 10 milyar dolar ile 80-90 milyar dolar arasındaki bir zarardan söz ediliyor- iş kaybını, ticaretin kaybını, Van'daki bütün diğer kayıpları, ekonomik kayıpları göz önünde bulundurursak acaba bu bir ekonomik krizi tetikler mi, Türkiye'de bir ekonomik krizi tetikler mi? Herhâlde bütün kaygı bu ve bu kaygıyla yaklaşmış olacak ki Hükûmet, Van'ın bütün yükünü, o afetin bütün yükünü halkımızın, Vanlının sırtına bindirmiş durumda.

Yine, değerli arkadaşlar, eğitim durmuş durumda Van'da. Hiçbir okul açık değil Van, Erciş ve merkez köylerinde. Ne zaman açılacağı konusunda da en ufak bir bilgi yok. Üniversite tümüyle kapatılmış durumda. Van'ı en çok sosyal ve ekonomik anlamda da besleyen üniversitemiz yok, kapalı. Üniversitenin de ne zaman açılacağı konusunda en ufak bir bilgi yok.

Değerli arkadaşlar, yine ayrımcı uygulamalarla karşı karşıya kalıyoruz, özellikle belediyemiz. Biliyorsunuz belediyelerin her ay nüfus oranına göre İller Bankasından aldıkları bir ödenekleri var, ama her ne hikmetse, bütün bakanların bize söz vermelerine rağmen, Van Belediyesine söz vermelerine rağmen, Van Belediyesinin yaptığı bütün yazışmalarına rağmen bizim Van Belediyesinin ödenekleri kesiliyor. Bu ay da, değerli arkadaşlar, gelmesi gereken ödenek, ertelenmesi gereken borçlar bir tarafa bırakıldı ve Van'ın yüzde 40 parası, evet, yüzde 40 parası kaynaktan kesildi. Zaten enkaz altında kalan bir kenti yeniden ayağa kaldırması gereken bir kurumu, bir belediyeyi bu gelirden sizler mahrum ederseniz, herhâlde Van'a hizmet etme konusunda bizim de yapacaklarımız çok sınırlı kalır.

Yine, değerli arkadaşlar, İŞKUR'la -biliyorsunuz- 5.000 kişi işe alındı. Bu işe alımların büyük bir kısmı tamamlandı, bazıları yerel yönetimlere, bazıları ilgili kurumlara gönderildi, fakat bu da Van'ın sorunlarını çözmeye yetmiyor. Bakanımız buradayken kendisinden bir ricamız var, bunu muhakkak? Van'da işini kaybedenler, özellikle küçük esnaf ve kendi emeğiyle çalışanların sayısının artırılması gerekiyor. Binlerce insan işsiz kaldı; en azından her aileden bir kişinin istihdam edilmesiyle bu 5.000 kişilik sayının, 10 bine, 15 bine, belki de 20 bine çekilmesi konusunda da bizim Sayın Bakandan ricamız var.

Beni dinlediğiniz için hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Teşekkürler Sayın Başkan.

(BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.