GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:73
Tarih:01.03.2012

BDP GRUBU ADINA İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

171 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 3'üncü maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama geçmeden önce demin aldığım bir haberi burada Türkiye kamuoyuyla paylaşmak istiyorum. Uzun süredir partimize karşı yapılan siyasi soykırım operasyonları kapsamında Bingöl İl Başkanımız Sayın Halis Yurtsever gözaltına alınmıştır. Halis Yurtsever şahsında bu siyasi soykırım operasyonlarını tekrar buradan kınıyorum.

Şimdi görüşmüş olduğumuz bu tasarıyla ilgili, aslında bütün emekli vatandaşlarımızın yirmi yıldır bir şekilde beklediği ve umut bağladığı bir durum söz konusuydu. Gönül isterdi ki yapılan düzenleme emekli vatandaşlarımızın yirmi yıllık beklentisini karşılama noktasında ve bu beklenti doğrultusunda oluşacak sosyal ve toplumsal rahatlama konusunda önemli birtakım düzenlemeler getirseydi ancak bu yasa görüşülürken gerek siyasi partilerin gerek sivil toplum örgütlerinin, meslek örgütlerinin, emekli derneklerinin veya toplumun değişik kesimlerinin görüşlerinin alınarak ortaklaştırılması gibi bir yöntem maalesef izlenmemiştir. Yine her zaman olduğu gibi "Ben yaptım, oldubitti." gibi bir anlayışla bu yasa Meclis gündemine getirilmiştir. Burada bütün toplumsal katmanların temel isteği şuydu: Yani intibak yasası görüşülürken özellikle Türkiye'deki açlık sınırı, yoksulluk sınırı ve asgari geçim endeksi üzerine birtakım düzenlemelerin yapılması ve emekli maaş ücretlerinin buna göre düzenlenmesi önemli bir sosyal rahatlama getirir yönündeydi. Bildiğimiz gibi, Türkiye'de şu anda açlık sınırı ortalama 1.200 TL civarında belirtiliyor. Yine, 4 kişilik bir aile için yoksulluk sınırı 2.500 ile 3.500 TL arasında belirtilmekte. İşte, bu yasada aslında bütün emeklilerin bahsetmiş olduğumuz noktada, açlık sınırının üstünde bir ücretle buluşturulması ve aradaki eşitsizliklerin giderilmesi gibi bir fırsat vardı ancak bu fırsatın iyi değerlendirilmediğini görüyoruz. Şimdi, değerlendirilmeyen fırsat şöylesi bir durumu getiriyor: Şu anda, Türkiye'de, mevcut emekli vatandaşlarımızın -9 milyonu aşkın bir rakamdır bu- yüzde 75'i açlık sınırının altında maaş alıyorlar ve dolayısıyla bu 9 milyon insanımızın bu yönlü çok ciddi beklentisi söz konusuydu.

Dün, Sayın Bakan, ilgili Bakan, burada konuşma yaparken emeklilerin enflasyona ezdirilmediğini ve yılda 2 kez TÜİK'in açıkladığı TÜFE rakamları üzerinden birtakım düzenlemelerin yapıldığını belirtti. Biz daha önce Meclis Genel Kurulunda da belirtmiştik, TÜİK'in özellikle bilimsel birtakım verileri objektif tespit etmekten çok, Hükûmet politikalarını aklamaya yönelik ve Hükûmetin mevcut ekonomik göstergelerini iyi göstermeye yönelik rakamlara, sayılara ve formüllere takla attırma yöntemlerini denediğini hep söylemiştik. Şimdi, burada ben konunun anlaşılması açısından sadece birkaç hususu belirtmek istiyorum: Bakınız, verilen bu TÜFE rakamlarıyla gerçek hayattaki kesintilerin ne kadar çeliştiğini buradan görebiliriz. Şu anda bütün ülkemizde elektrik faturalarıyla ilgili çok ciddi bir mağduriyet var. 51 TL'lik elektrik tüketim bedeli olan faturalarda vatandaşımız 104 TL gibi bir ödeme yapıyor. Bu rakam arttıkça geri alınan miktar da artıyor. Örneğin, 57 TL'lik bir faturanın, elektrik faturasının geri ödemesi 190 TL şeklinde yansıyor. Şimdi, burada enflasyonla ilgili birtakım belirlemeler yaparken ya da emeklilerin yaşam standardıyla ilgili, emekçilerin yaşam standardıyla ilgili birtakım düzenlemeler yaparken TÜİK'in bahsetmiş olduğumuz formülleri elden geçirme yaklaşımından çok böylesi gerçek kesintileri almamız toplumsal ve sosyal adalet açısından daha verimli birtakım çalışmalar ortaya koyar. Benzinde, motorinde Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde en fazla vergi ödeyen yine Türkiye halkıdır. Benzin için yüzde 60'ın üzerinde bir vergi yükü, motorin için yüzde 55'in üzerinde bir vergi yükü var, doğal gaz da aynı şekilde. Bu ağır kış koşullarında emekli maaşıyla bir doğal gaz faturası ödemek bile gerçekten mümkün olmamaktadır.

Değerli milletvekilleri, emekli vatandaşlarımızın yaşadığı sıkıntılar hayatın her alanında kendini hissettiriyor. Konuşmacı, hatip arkadaşlarımız burada belirttiler, hastaneye giden bir emeklinin, bu son yapılan düzenlemelerden sonra "muayene katkı payı", "ilaç eşdeğer payı", "ilaç katkı payı", "hastane teminat paketi farkı", "tetkik farkı" adı altında muazzam düzeyde giderek artan sağlık harcamaları söz konusu. Dolayısıyla, bu tarz yasaları gündemleştirirken veya Genel Kurula getirirken ya da komisyonda görüşürken bu bahsetmiş olduğumuz mağduriyetlerin giderilmesini temel amaç olarak önümüze koymak gerekiyor. Burada yapılan, bir intibak yasası değildir, 2000 yılı öncesindeki SSK emeklilerinin 2000 yılı sonrasındaki emeklilerle eşitlenmesini amaç edinmiş bir iç düzenlemedir. Kamuoyunun genel beklentisini karşılayan bir intibak yasası olmaktan son derece uzaktır.

Şimdi, dün burada, Sayın Bakanımız, yine emeklilerle ilgili konuşurken özellikle küresel kriz fotoğrafından, Avrupa'da durmadan emekli maaşlarının, emekli ücretlerinin kısıtlandığını ama Türkiye'de de krizle iyi mücadele edildiği için emeklilerle ilgili sürekli iyi düzenlemeler yapıldığını belirtmişti. Bakın, burada, sadece birkaç ülkedeki emekli maaşlarını, en düşük emekli maaşlarını sizlerle paylaşmak istiyorum: İrlanda'da en düşük emekli maaşı 1.300 euro, Hollanda'da 1.400 euro, Belçika'da 2.800 euro, şu anda krizin pençesinde olan Yunanistan'da bile en düşük emekli maaşı 800 euro. Dolayısıyla, Avrupa'yla kıyaslama yaparken resmin tamamını burada tartışmamız ve Türkiye kamuoyuyla paylaşmamız gerekiyor. Tabii, verilen bu rakamlar eğer Sayın Bakanı çok tatmin etmez ise Bakan Bey'i bir ay sonra Türkiye'nin turistik merkezlerine davet edelim. Antalya'da, Kemer'de, Belek'te, Nemrut'ta, Kaz Dağlarında, Avrupalı emeklilerin bizim ülkemize gelip bizim ülkemizin güzelliklerinde nasıl tatil yaptıklarını gidip kendi gözleriyle görsün. Tabii, bu fotoğrafı değerlendirirken orada bir tane Yozgatlı köylü var mı, bir tane Kırşehirli çiftçi var mı, bir tane Bingöllü emekli var mı, onu da bir iyi değerlendirmesi gerekiyor. Fotoğraf şudur: Kemer'de ya da Belek'te, bırakalım bizim yurdumuzda çalışarak bir şekilde emekliliğini geçirmeye çalışan insanlarımızı, oradaki halkımızın tamamı ucuz iş gücü üzerinden, bir emek sömürüsü üzerinden, bahsetmiş olduğumuz -demin Bakan Bey'in burada- dün söylediğim yönüyle getirdiğim, emeklilere hizmet etmekle meşguller! Dolayısıyla, bu adaletsizliğin düzeltilmesi ve bununla ilgili düzenlemelerin yapılması gerekiyor.

Tekrar belirtmek istiyorum ki beklenti şuydu: Asgari geçim endeksi, açlık sınırı veya yoksulluk sınırı üzerinden özellikle emeklilerimizin yaşamış olduğu sorunlara yönelik ciddi birtakım revizyonların yapılması ve halkımızın yirmi yıllık beklentilerinin karşılanmasıydı. Sayın Bakanımız tabii bunların yapılmadığını, ülke ekonomisinin içinde bulunduğu birtakım gerçekliklerle ve rakamlarla açıklamaya çalıştı ancak buradan bunu söylemeye hakkı olmadığını düşünüyoruz. Çünkü  bütçe görüşmelerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bütçesi kısıtlanırken, bütçede azaltılma yoluna gidilirken bizler burada çıkıp en etkili şekilde sesimizi duyurmaya çalışmıştık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ya da Sağlık Bakanlığının bütçesinin kısılmaması gerektiğini, tam tersine mevcut adaletsizliği gidermeye yönelik, mevcut mağduriyetleri gidermeye yönelik, güvenlik eksenli,  savunma eksenli bütçelerden çok bu tarz birtakım düzenlemelerin yapılmasını söylemiştik ancak bütün bunların dikkate alınmadığını da hepimiz biliyoruz.

Son olarak, toplumda beklentisi çok yüksek olan bir hususu belirterek sözlerimi sonlandıracağım. Özellikle yaş haddinden dolayı emekli olamayan vatandaşlarımızın mağduriyetini değerli milletvekili arkadaşlarımızın konuşmalarında gördük. Bu konuyla ilgili en azından toplumda yüksek düzeyde bir beklenti vardır. Sayın Bakanımızın bununla ilgili bir düzenleme için çalışma yapması hepimizin temennisidir. 

Hepinize teşekkür ederim. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Baluken.