GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:73
Tarih:01.03.2012

CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Öncelikle bu yasa Meclisimizin gündemine geldiği günden beri alt komisyonda, Plan Bütçede, Mecliste bunun bir intibak yasası olmadığını, zorla isim koyarak bu bir intibak da olmayacağını ifade etmeye çalıştık ve bütün göstergeler de bunu çok net ortaya koyuyor.

Deminden beri şunu sormaya çalıştım: Sonuçta emeklilerin yaşamında ne değişecek? Emekliler reel olarak gerçekten bir miligram olsun evine yeni bir katkı getirebilecek mi, kendi cebinden alınanlar haricinde? Çünkü her şeye zam geliyor; ekmeğe zam geliyor, ete zam geliyor, süte zam geliyor, kiraya zam geliyor, elektriğe, doğal gaza?

KAMER GENÇ (Tunceli) - Akaryakıta her gün zam geliyor.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Güncelleme onun adı, zam değil!

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) - Bütün bunların sonunda emeklilerin yaşamı bir nebze olsun iyileşecek mi? Sorduğumuz soru bu. Bu sorunun cevabı ise şu: Vicdanınıza sesleniyorum değerli arkadaşlar. Hepinizin yakınında bu nitelikleriyle emekliler var. Emeklilerin birçoğu şu anda yeniden çalışmak için birçok işverene başvuruda bulunuyor. "Bekçilik yapmak istiyorum, beni bir inşaatta çalıştırın", "İstiyorsanız inşaatta çalışırım." diyen emekliler var. Bunları duymamanız mümkün değil. Biz bu ülkede beraber yaşıyoruz, beraber bu ülkede bu insanlarla karşı karşıyayız. Şimdi, dağ fare doğurdu.

Sonuç itibarıyla açlık sınırı bu ülkede -bizim rakamlarımızla değil, TÜİK'in rakamları- 973 lira. Sordum, yine 900 liranın altında maaş alacak emekliler. BAĞ-KUR'lular ne alacak? 500 lira maaş alacak. Ye babam, ye! Doy babam, doy! Yaşa babam, yaşa! Eğer bu ise iyileştirme, bu ise intibak, bu ise emeklilerin hakkını korumak; bize yazıklar olsun!

Değerli arkadaşlar, daha önce Sayın Bakan Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken yürürlük tarihi konusunu tartıştığımızda "Paramız var, bütçede kaynağımız var. Kaynağımız var ama yetişmez?", "Avans niteliğinde verin." diye öneride bulunduk, reddedildi. Şimdi bir daha öneriyorum: Madem para var, bütçede de emeklilere bu konuda bir pay ayrıldı, Plan ve Bütçe Komisyonunda da böyle söylemiştiniz, en azından bu yılın hakkını gasbetmeyin. Geçmişi gasbettiniz, geçmişi gasbettiler bir şekliyle, yok ettiler. Bu düzenleme ne için yapılıyor? Geçmişteki haksızlığın giderilmesi adına yapılıyor. Peki, geçmişteki haksızlığın giderilmesini bir tarafa bırakın, en azından kanun yürürlüğe girdiği yıl için bu haksızlığı gidermek en vicdani olay değil midir? Asgariden bu konuda bir vicdan muhasebesi yapmak zorunda değil miyiz?

Bu emekli açısından şuna benziyor değerli arkadaşlar: Nasreddin Hoca'nın birisine borcu varmış. Hocaya gitmişler, "Borcunu öde Hoca, ayıp olmuyor mu?" demişler.

"- Ne kadar borcum?

- 50 para.

- Haftaya 5 para verirsem ne kalır?

- 45 para.

- Daha bir dahaki hafta 5 para verirsem ne kalır?

- 40 para."

En sonunda 5 paraya kadar inmiş ve demiş ki Hoca: "Utanmıyor musunuz 5 para için benle konuşuyorsunuz?"

Şimdi, bu yasa uygulamaya girdikten sonra 30 liralık iyileştirmelerle eğer bir iyileştirme yapıldığını ve bunu göğsümüzü gere gere anlatacağımızı düşünüyorsanız bugün için belki de anlatabilirsiniz. Yandaş medyayla, iletişim araçlarıyla belki bugün bunu gine süsleyip püsleyip "Çok güzel işler yaptık emeklilere." diyebilirsiniz ama o emeklinin cebine o para yansıdığı gün, siz, daha fazlasını o emeklinin cebinden almış oluyorsunuz. Şimdiden, avans niteliğinde aldığınız parayı, emeklinin cebinden aldığınız borç parayı, sonra kendisine faizsiz veriyorsunuz, özü budur, uygulama budur. O nedenle, bu sürecin doğru yaşatılması için en azından hâlen fırsatımız var. Son saniyelerindeyiz, bu maddenin düzenlenmesi açısından ve asgariden bir açlık sınırı belirleyen bu konuda verdiğimiz çeşitli önerileri dikkate almadınız. Gecenin bu saatinde, bu kadar emek verdiniz, bu konulardaki çabaların tamamını reddeden insan değilim, yok sayan insan değilim. Ama vicdani olmak gerekiyorsa, bu aylıklarla emekli torununa, oğluna, kızına, eşine, inanın, bayramda bir hediye alamaz, inanın torununu sevindiremez, inanın eşine bir fistan alamaz, inanın daha iyi yaşam koşullarında olamaz, gezi yapamaz, tatile çıkamaz. Bunu iyileştirelim, kısmen iyileştirelim. En azından, yani cebinden aldığımız parayı kendisine iade edelim, bunu istiyoruz, bu böyle algılanmalı. Yoksa, burada, afaki "maaşı ikiye katlayalım" gibi bir değerlendirme içerisinde değiliz.

Sayın Cemil Çiçek demişti ki: "Ağanın eli tutulmaz." Ağanın eli tutulmazsa, o ağalar, şimdi eğer bir yerin başındaysa, bu kasasını emeklilere açsın istiyoruz. Çünkü yansıyan şu dışarıda: Emekliler, gerçekten bir heyecan içinde, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde kendileriyle ilgili derli toplu bir iyileşme olacağını sanıyor, böyle bekliyor. Oysa, büyük bir hayal kırıklığını yaratmayalım. Daha önce yarattık. Bu Mecliste milletvekillerinin maaşları tartışıldı; milletvekillerinin maaşlarının abartılı olduğunu, emeklilik maaşlarının abartılı olduğunu söylediler.

Biraz önce bir arkadaşım geldi -hiç önemli değil- sigortalı o da, BAĞ-KUR'lu, maaşları kesilmiş. Milletvekili arkadaşlarım, bunlardan bir tanesi de benim. Mesele, bizimle ilgili, milletvekilleriyle ilgili aldığımız emeklilik maaşının, aldığımız maaşların, en azından, görüntüde de olsa -harcamalarınızı biliyorum ben de yaşıyorum ama en azından- onun onda 1'ini emeklilerden esirgemeyelim. O zaman işte gerçekten emeklilerle barışmış oluruz, o zaman gerçekten emeklilerin kalbinde bu bizim üretim süreçlerini? Alın teri dökerek, büyük bedeller ödeyerek, bazıları bedenlerinden kollarını kopartarak emekli olan arkadaşlarımıza gerçekten derli toplu bir katkı yapalım. Bu son maddede ve yürürlük maddesinde, özellikle bu aşamasında bir kez daha yüce Mecliste Sayın Bakana öneriyorum: Hani "Ağanın eli tutulmaz." demiyorum ben. Siz Bakansınız, -devletin bakanı ağa olmaz tabii, bunun bilincindeyim- sizinle de bu kadar diyaloğumuz var. Gelin, insanlık adına rica ediyorum, hâlen fırsatımız varken, bir cümleyle, asgariden bir iyileştirme yapalım. Yani bir taban ücreti mutlaka, hem BAĞ-KUR emeklilerine hem de Sosyal Sigortalılar emeklilerine asgariden, açlık sınırının altında olmayacak bir düzenlemeyi yapalım. Bu çok fazla bir şey, maliyet getirmez. Bahsettiğim rakam, asgariden bir 100 liralık iyileştirme. 100 lirayı çok görmeyin. 100 liralık iyileştirmeyi en azından, bu saatte, bu aşamada, gecenin bu saatinde, çok görmeden, bunu öneriyorum.

Yüce Meclisi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Hepinize başarılar diliyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çelebi.