| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 19.12.2011 |
BDP GRUBU ADINA SIRRI SAKIK (Muş) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de BDP Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün yitirdiğimiz önemli bir siyaset adamı, insan hakları savunucusu, eski Çek Cumhurbaşkanı Havel'i buradan saygıyla, rahmetle anıyorum. Aynen şöyle derdi: "Topraklar ve bayraklar kutsal değildir, kutsal olan tek şey insandır." İşte böyle bir siyasetçiyi kaybettik. Kendisine tekrar, Allah'tan rahmet diliyorum.
Sevgili arkadaşlar, bugün 19 Aralık. 19 Aralık, Türkiye tarihinde iki önemli karanlık ve iki katliama tanıklık ettiğimiz günlerdir. Biri, 1978'de Kahramanmaraş'ta başlayan ve orada yüzlerce insanı katleden? Geçmişimizde de zaten bu katliam kültürü var, 1915'lerde, sonra Yahudilere, Kürtlere uygulanan o zalimane politikalar bu tarihte?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sözünü geriye alsın Sayın Başkan, böyle bir şey olamaz. "Geçmişte bu toplumun katliam kültürü." gibi bir ifade kullandı. Sözünü geriye alsın Sayın Başkan.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Siz konuşun, siz?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Bu millete, bu devlete böyle hakaret ettiremeyiz buradan. Sözünü geriye alsın Sayın Başkan. Böyle bir şey olamaz.
SIRRI SAKIK (Devamla) - O zaman tarihi bilmiyorsunuz. Siz de dönün, tarihle yüzleşin.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Böyle bir şey olamaz Sayın Başkan. Millete hakaret ediyor Sayın Başkan, Türk milletine hakaret ediyor. Sözünü geriye alsın lütfen.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Kahramanmaraş bir gerçektir.
BAŞKAN - Duydum efendim, Sayın Canikli.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Sayın Başkan, lütfen konuşmamı yeniden başlatır mısınız.
BAŞKAN - Sayın Sakık, ama lütfen, soykırım olarak, Yahudilere yönelik ve Ermenilere yönelik soykırım olarak nitelediniz, katliam olarak nitelediniz.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Bunu ben söylemiyorum, bunu tarih söylüyor. (AK PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihinde böyle bir şey yoktur.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın Başkan, böyle bir şey olabilir mi?
SIRRI SAKIK (Devamla) - Yani tarihten, gerçek tarihten neden rahatsız oluyorsunuz.
BAŞKAN - Lütfen?
SIRRI SAKIK (Devamla) - Gerçek tarihten neden rahatsız oluyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sözünü geriye alması gerek Sayın Başkan.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Yalan yanlış tarih bilgisi sizi buraya getiren.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Konuşamaz Sayın Başkan, böyle konuşamaz. Bu milletin Meclisinde böyle konuşamaz Sayın Başkan.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Yani Kürtlere karşı siz bu politikaları uygulamadınız mı?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Ayıp değil mi, ayıp değil mi?
BAŞKAN - Sayın Sakık?
SIRRI SAKIK (Devamla) - Kahramanmaraş'ta "Allahuekber, Bismillahirrahmanirrahim" sloganlarıyla orada Aleviler katledilmedi mi?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Nerede, nerede? Neden bahsediyorsunuz?
SIRRI SAKIK (Devamla) - Sivas'ta yapılmadı mı, Çorum da yapılmadı mı, Gazi'de yapılmadı mı?
OSMAN ÇAKIR (Düzce) - Niye Başbağlar'ı söylemiyorsun?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Neyi bahsediyorsunuz, neden bahsediyorsunuz? Ezbere konuşmayın. Bu milletin geçmişinde katliam yok. Ayıptır ya!
BAŞKAN - Sayın Sakık, bir şeye netlik getirelim lütfen.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Sayın Başkan, lütfen, o zaman?
BAŞKAN - Bir dakika? Bir şey söyleyeceğim.
Bu gündeme getirdiğiniz konular tamam, fakat Türkiye Cumhuriyeti'yle ilgili, geçmişiyle ilgili olarak "Yahudilere ve Ermenilere yönelik bir katliam." dediniz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Katliam kültüründen bahsediyor Sayın Başkan. Millete hakaret ediyor.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - İmparatorluk dönemi?
BAŞKAN - Böyle bir şey söz konusu değildir. Lütfen bunu düzeltirseniz sevineceğiz.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Sayın Başkan, şimdi konuşmanın neresinden başlayayım, bilmiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) - Efendim, düzeltsin. Bu iddia yabancıların iddiası.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Peki, Sayın Başkan, konuşmamızı lütfen başa alalım, lütfen?
BAŞKAN - Buyurunuz? Buyurunuz?
BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) - Sen neden bahsediyorsun, Yahudileri kim getirdi, kim sahip çıktı?
SIRRI SAKIK (Devamla) - Teşekkür ediyoruz, onu da biliyoruz, onu da biliyoruz.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bakın, üç dakikadır ben konuşamıyorum.
BAŞKAN - Buyurunuz, konuşuyorsunuz. Buyurunuz?
SIRRI SAKIK (Devamla) - O zaman lütfen başa alınız, konuşayım.
BAŞKAN - Siz devam ediniz lütfen.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Kahramanmaraş'ta, evet, Alevilere karşı bir katliam projesi gerçekleştirildi. Bunu herkes bilir. Yani niye inkâr ediyorsunuz, niye bu kadar tepki gösteriyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SONER AKSOY (Kütahya) - Yalan söylüyorsun, yalan!
SIRRI SAKIK (Devamla) - Sivas'ta olmadı mı, Çorum'da olmadı mı, bunlar olmadı mı? Hâlâ o insanların yarası sarılmadı. Siz, o gün katliamı yapanları niye savunuyorsunuz Allah aşkına? Hani geçmişimizle yüzleşecektik, hani bu sorunları çözecektik? Ama demek ki siz bu kadar demokratsınız. Bakın, yıl yine? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bakın, o tarihte?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Bakın, konuştuğumuz konu bu değil, ben onu söylemiyorum. "Bu milletin geçmişinde katliam kültürü vardır." gibi bir ifade kullandınız. Ben onu eleştiriyorum, onu geriye alın. Ayıptır yahu!
SIRRI SAKIK (Devamla) - Efendim, cumhuriyet öncesi olanlara bakın?
OKTAY VURAL (İzmir) - Kendi geçmişiyle ilgili konuşuyor.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Şimdi, ya, bir dinleyeceksiniz. İlk önce bir dinlemesini öğrenin.
Ve bu Çorum'da hâlen bu yara? (AK PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) - Efendim, bu kürsü bu millete hakaret kürsüsü değil ya.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Başkanım, bu şekilde konuşamam lütfen başa alır mısınız?
BAŞKAN - Buyurunuz, devam ediniz, vereceğim size sürenizi. Buyurun devam edin.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Ben başka nasıl konuşayım?
BAŞKAN - Devam ediniz lütfen.
OKTAY VURAL (İzmir) - Kaba ve yaralayıcı sözler kullanmaktadır.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Başkanım, ben bu koşullarda konuşamam. Lütfen benim sözümü yeniden başlatın ve konuşayım.
BAŞKAN - Lütfen, ben sizin sürenizi vereceğim, buyurunuz devam ediniz siz konuşmanıza.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Konuşmanızı tamamlayın.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Ama ben rahat konuşamam, lütfen bunu sizden rica ediyorum.
BAŞKAN - Baştan beri söyledim Sayın Sakık, sürenizi vereceğim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Devam edin Sırrı Bey, devam edin. Siz konuşmanıza devam edin.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Lütfen, başlatın ve ben konuşayım.
BAŞKAN - Siz devam edin, ben sürenizi vereceğim, lütfen. Sayın Sakık, lütfen?
SIRRI SAKIK (Devamla) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; yani bu kadar birbirimizi gererek değil yani biz geçmişimizle yüzleşmeden geleceğimizi de inşa edemeyiz. Bu kadar tepki göstermenizi de anlamakta zorluk çekiyorum.
Bakın, bu tarihte, benim söylediğim Kahramanmaraş olayları o tarihte, 1978'de Cumhuriyet Halk Partisi iktidar, Ecevit Başbakan ve o tarihte bu katliamlara seyirci kalınmıştır ve ondan sonraki 19 Aralık 2000 yılında Millî Güvenlik Kurulunun kararıyla tutsaklara karşı yirmi cezaevinde bir operasyon düzenlenmiştir. Bu yirmi cezaevinde 30'a yakın insan yaşamını yitirmiştir. Hani deriz ya: Tutuklu ve hükümlüler bir ülkenin namusudur, namusunu o ülke korumalıdır. Sizin namusunuz olan devrimci tutsakları cezaevinde, o dönemde yine -talihin cilveli kaderine bakın- Ecevit Başbakan, DSP iktidar ve bir gecede bir cezaevine operasyon, bir değil yirmi cezaevine operasyon düzenleniyor ve 30 insan yaşamını yitiriyor, 2 tane de asker yaşamını yitiriyor. Ve bu karar, Millî Güvenlik Kurulundan alınan bir kararla bu operasyonlar gerçekleşiyor. Ve o operasyona katılanlar sonra da hâkimlere aynen şunu söylüyorlar: "Biz gittik, Bayrampaşa Cezaevinde operasyonlar başladı. İçeriden silahlı saldırı falan yoktu." diyor. "İçeriyi, koğuşları ateşler almıştı." diyor. "Bayan koğuşlarından mahkûmlar bize yöneldiler, `Kapıları açın!' dediler ama biz açmadık çünkü yetkililer `Açmayın.' diyordu. Bize ıslak battaniyeler attılar, `Bunları içeri atın.' dediler. Oysaki içeriye attığımız ıslak battaniyelerin hiçbiri ıslak battaniye değil, kimyasal silahlarla ıslandırılmış battaniyelerdi; ateşi, alevi tetikliyordu ve operasyon sonrası içeri girdiğimizde onlarca ceset kömürleşmiş bir şekilde duruyordu."
İşte, böyle bir süreci yaşayanlar var ve o dönemde buna tanıklık edenler var ve o dönemin siyasi aktörleri, hiçbiri bu işten dolayı yargılanmıyor. Ne siyasi iktidar yargılanıyor ne asker yargılanıyor ne bürokrat yargılanıyor. Hatta, o dönemin bürokratları ne yazık ki sorun devlet olunca, sorun muhalifler olunca, sorun sol ve sosyalistler olunca, sorun devrimciler olunca, buluşmadığınız noktada bir buluşma sağlıyorsunuz.
Ben, o gün, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü olan Ali Suat Ertosun? Şimdi, bir insan eğer bu görevden sorumluysa yargılanmaz mı? Yargılanması gerekir. Ama onu yargılayamıyorsunuz; ona mevkiler, makamlar tayin ediyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? Bu DSP iktidarı döneminde, o koalisyon döneminde bu suç işleniyor, arkasından sizin iktidarınız döneminde de bu zata ne veriliyor biliyor musunuz? Devlet Üstün Hizmet Ödül Madalyası sizin Hükûmetiniz tarafından öneriliyor ve ne yazık ki Sayın Bülent Arınç -hep vicdan sahibi deriz- o vicdan sahibi adam bu ödülü kendisine takdim ediyor. Ne yazık ki Cumhurbaşkanı da, Sayın Abdullah Gül onu Hâkimler ve Savcılar Üst Kurul üyesi olarak atıyor.
Şimdi, bir ülkede yani yargılanması gereken bürokrat ve siyasetçiler? Mesela, o dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk de bu olayı örtbas etmek adına onlarca, kamuoyunu yanıltan beyanlarda bulunuyor.
Şimdi, bizim bunları yargılamamız, sorgulamamız gerekirken sizin iktidarınız? Siz iktidarsınız, hesap soracaksınız. Ben bunları kürsüye getiriyorum, siz de çıkıp diyeceksiniz ki: "Kardeşim, sizin söyledikleriniz doğru değil." Doğru değilse, çıkın tepki gösterin. Ben diyorum, bunları yargılamamız gerekir. Bunları siz terfilendirmişsiniz.
Bakın, iktidarlar gelip geçiyor, başbakanlar geçiyor, bakanlar değişiyor ama bu zat her gün mevki, makamlarda tırmanıyor. Niye? Devletin derinliklerinden geldikleri için midir acaba?
Bakın, Mustafa Duyar. Bu Sabancı suikastından gözaltına alınıp ve sonra bir cezaevinde öldürüldü. Onu öldürenler bağırıyordu pencereden: "Gidin, Ali Suat Ertosun'a sorun, Veli Küçük'e sorun niye öldürdüğümüze dair." Feryat ediyordu.
İşte, ben, bunları burada kürsüye getirdiğim için, bunların faillerinin yargılanması gerektiğini söylediğim için ne oldu biliyor musunuz? Alelacele bu zat, Ali Suat Ertosun hakkımda bir tazminat davası açtı. Ben bu mağdurların hukukunu savunduğum için, çok böyle kısa süre içerisinde, bir iki ay içerisinde?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKIK (Devamla) - 13-14 milyara yakın bir tazminat ödedim kendisine. Eğer bu ülke?
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Sayın Başkan, beş dakika konuşamadım.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sırrı Bey, tamam?
BAŞKAN - Konuştunuz efendim. Bir tartışma oldu. Bazen oluyor efendim.
Teşekkür ediyoruz Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Sayın Başkan, beş dakika konuşamadım.
BAŞKAN - Konuştunuz efendim.
Teşekkür ediyoruz Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Sayın Başkan, bakın, yaptığınız doğru değil.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) - Sayın Başkan?
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Maddeler çok?
SIRRI SAKIK (Devamla) - Ya, lütfen ben sözümü bitiremedim.
BAŞKAN - Sayın Sakık, teşekkür ederiz.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Sayın Başkan, siz adil davranmadınız. Ben konsantrasyonumu bozdum. Beş dakika konuşamadım. Ne söylediğimi anlatamadım. Niye böyle davranıyorsunuz?
BAŞKAN - Sayın Sakık, gayet adil davranıyorum. Sayın Sakık, herkesin söz sırası belli.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Nasıl adil davranıyorsunuz? Beş dakika bile konuşamadım. Ne söylediğimi bütün Parlamento görüyor.
BAŞKAN - Sayın Sakık, lütfen olay çıkartmayınız. Diyeceklerinizi söylediniz.
SIRRI SAKIK (Devamla) - Ne çıkaracağım? Ne söyleyeceğim?
BAŞKAN - Söylediniz efendim bütün söyleyeceklerinizi.