| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 19.12.2011 |
MHP GRUBU ADINA MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe kanununun 26'ncı maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Hükûmet, 2012 yılı bütçesinde kamu sosyal tesisleri, misafirhaneler ve kreşler ile ilgi olarak hemen hemen bütün sosyal destekleri kaldırmaktadır. Bu da kamu çalışanları açısından yeni mağduriyetlerin kapısını aralamaktadır.
Kıymetli arkadaşlar, iktidar, göreve geldiği ilk yıllarda kamu sosyal tesislerinin büyük bir savurganlık alanı olduğunu söyleyerek ve sebep göstererek bu sosyal tesislerin zaman kaybetmeksizin elden çıkartılması gerektiğini ifade etmiştir. Ancak burada dikkat çeken bir husus vardır, kamu sosyal tesislerinin elden çıkarılması yöntemi. Devlet İhale Kanunu'nun dışına çıkılarak Sermaye Piyasası Kanunu hükümlerine tabi şirketlere verilmesi durumu söz konusudur. Burada aklımıza bazı sorular gelmektedir: Devlet İhale Kanunu yetersiz midir? Devlet İhale Kanunu yetersizse neden eksikleri giderilmemektedir, yoksa bu hüküm farklı bir amaca mı hizmet etmektedir?
"Savurganlık alanı." dediniz, yangından mal kaçırırcasına Meclis lojmanlarını satmakla işe başladınız, hem de Meclis bütçesini zarara uğratarak ama bugün bakıyoruz ki son dört yılda lojman sayılarında çok büyük artışlar vardır. Milletvekili lojmanlarının yerinde yapılan lüks konutlar, yine iktidar yakınları arasında paylaşılmıştır.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Hoppala, var mı bir tane örnek?
MEHMET ERDOĞAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, ben size bir hikâye ile içinde bulunduğumuz durumu daha iyi anlatabileceğime inanıyorum. Hikâye bu ya, adamın biri Peygamber Efendimiz'in torunuyla ilgili konuşurken "Muaviye'nin kızlarını Necef'de doğradılar" der. Konuşmayı dinleyen ve meseleyi bilen aklı başında birisi müdahale ederek der ki: "Be adam, ben senin nereni düzelteyim, Muaviye değil Ali, Necef değil Kerbela, kızları değil oğulları."
Şimdi biz bu Hükûmetin bu konudaki icraatlarının neresini düzelteceğimizi bilmiyoruz. Bu Hükûmet 2009 yılında 207.544 olan lojman sayısını 2010 yılında 209.084'e, 2011 yılında 209.684'e çıkartmıştır; 2.140 yeni lojman yaparak kendi söyledikleriyle ve icraatlarıyla çelişen bir iktidarla karşı karşıyayız. Madem yenilerini alacaktınız, yenilerini yapacaktınız mevcutları niye sattınız? Şimdi tekrar ediyorum: Sizin icraatların neresini düzeltebileceğiz?
Kıymetli arkadaşlar, bu Hükûmet 2009 yılında 2.134 olan sosyal tesis sayısını 2011 yılında 1.942'ye düşürmüştür. Düşük ücretle çalışan kamu personelinin elinden alınan bu sosyal tesisler kimlere, nasıl peşkeş çekildi? Bu işten Hükûmet ne kadar gelir elde etti? Elde edilen gelirler nerelere aktarıldı? Bu gelirlerle kamu yararına hangi hizmetler yapıldı? Buradan soruyoruz: Madem bu sosyal tesisleri bu garibanların elinden aldınız ama bunun yerine bu garibanlara ne verdiniz?
Değerli milletvekilleri, kamu kurumları tarafından işletilen sosyal tesislerin kâr oranı yüksek olanlarının özelleştirilme tarzı dikkat çekmektedir. Özelleştirmeler yapılırken bu sosyal tesislerin kimlere, hangi ailelere peşkeş çekildiğine, kimlere rant sağlandığına da dikkatinizi çekmek isterim. Temsilcisi olduğum Muğla ilinde Fethiye ilçemizdeki TİGEM'e ait bir sosyal tesisin hangi aileye peşkeş çekildiği daha unutulmadı. Muğla'daki herkes bunu biliyor. Şimdi o sosyal tesislerden ne dar gelirli vatandaşlarımız ne de kamu personellerimiz faydalanamamaktadır?
Kamu kurumlarına tahsis edilen lojmanlar ve sosyal tesislerde karşılaşılan bir başka sorun da şudur: Sosyal tesisler ve lojmanlar kurumların üst düzey yöneticilerinin âdeta çiftliği hâline gelmiştir. Üst düzey yöneticiler bu sosyal tesisleri keyfî olarak kullanmaktadır. Alt düzeydeki memurlar bunlardan faydalanamamaktadır. Sosyal amaçlarla yapılan bu tesisler yeni bir sosyal ayrımcılık oluşturmaktadır. Örneğin taşradan gelen bir polis memuru polis evine gittiğinde "Yer yok." cevabıyla karşılaşabilmektedir. Yine, taşradan gelen bir öğretmen Başkent Öğretmenevine gittiğinde aynı manzarayla karşılaşabilmektedir. Esas ihtiyacı olanların bu haklarından faydalanmasının engellenmesi hangi düşüncenin ürünüdür? Bu durum sosyal devlet anlayışını zedelemektedir.
Kaldı ki Türkiye'nin bir başka gerçeği de bölgeler arası kalkınmışlık farkıdır. Yine otuz yıldır terörle mücadele devam etmektedir. Siz, bu bölgelerdeki sosyal tesisleri özelleştirir, ücretlerin artmasına sebep olursanız o bölgede görev yapan kamu personelleri sosyal ihtiyaçlarını nerede, nasıl karşılayacaklardır?
Bir başka önemli konu da taşraya ilk defa tayin olan personelin görev yerine yerleşinceye kadar nerede ve nasıl barınacağıdır. Kendi ihtiyacını karşılayamayan kamu görevlilerinin vatandaşa nasıl sağlıklı hizmet sunabileceklerini de yine sizlerin takdirlerine sunuyorum.
Kıymetli arkadaşlar, kamu personeli dokuz yıldır öngörülen enflasyona göre maaş zammı almıştır. Gerçek enflasyon, her zaman öngörülen enflasyondan fazla olmuştur. Enflasyon farkları kamu çalışanlarına verilmemiştir. Ayrıca, TÜİK'in enflasyon hesaplama yöntemi gerçek enflasyonu ne kadar yansıtmaktadır? Bunu da başta memurlarımız olmak üzere yüce milletimizin takdirlerine bırakıyorum.
Memur sendikalarıyla yürütülen toplu sözleşme çalışmaları hâlâ sonuçlanmamıştır çünkü bu amaçla çıkarılması gereken kanun henüz ortada yoktur, ne zaman çıkacağı da belirsizdir. İşte, şu anda görüşmekte olduğumuz 2012 yılı bütçesinde de memurlara ve kamu çalışanlarına ayırdığınız pay ortadadır. Bu pay geçen yılkinin aynısıdır yani şimdilik memur maaş zammı sıfırdır.
Şimdi, bu kısa bilgiler ışığında iktidara sormak istiyorum: Siz kamuya ait sosyal tesisleri, kreşleri birilerine peşkeş çekerseniz Anayasa'da belirtilen sosyal devlet ilkesinden kamu çalışanları nasıl istifade edecektir? Çoğunluğu yoksulluk sınırının altında maaşlarla geçinmeye çalışan kamu personeli, sizin gibi beş yıldızlı, yedi yıldızlı tatil köylerinde tatil yapamayacağına göre, siz gariban devlet memurlarının kamuya ait sosyal tesislerde üç beş gün tatil yapmasını çok mu görüyorsunuz?
Çocuk sahibi olan kamu personeli kendi kurumlarının kreşlerinin çalışamaz hâle gelmesinden sonra çocuklarını kime emanet edeceklerdir? Bu insanlar çocuklarını emin ellere teslim etmeden sağlıklı bir kamu hizmetini nasıl vereceklerdir? Hem vatandaşlarımıza "3 çocuk yapın." diye tavsiyelerde bulunuyorsunuz hem de kamu çalışanlarının çocuklarını emanet edebilecekleri kreşlerdeki her türlü sosyal desteği ortadan kaldırıyorsunuz. Biz sizin icraatınızın neresini düzeltebileceğiz?
Düşük ücretlerle çalıştırılan kamu personelleri bu sosyal tesislerden de faydalanamayacaksa temel sosyal hakları elinden alınan bu insanlar ne yapacaklar? Bu aileler temel sosyal haklarını bundan sonra sadece rüyalarında görecektir. İktidar bu ailelere rüyalarında tatil yapma fırsatını verdiği için toplum vicdanında ne kadar hayırla yâd edilecek varın onu da siz düşünün.
Değerli milletvekilleri, bu haklar belirli bir zümreye ait haklar değildir; tüm vatandaşlarımızın, dolayısıyla tüm kamu personelinin de hakkıdır. Biz bu hakkın gerçek sahiplerine verilmesini istiyoruz, bunun için ne gerekirse yapacağız ve bu işin takipçisi olacağız.
Bu vesileyle 2012 yılı bütçesinin milletimize hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Erdoğan.