GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:42
Tarih:19.12.2011

CHP GRUBU ADINA TANJU ÖZCAN (Bolu) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bütçe görüşmelerini aşağı yukarı en başından bu yana, neredeyse hiç aksatmadan izleyen bir arkadaşınız olarak bazı tespitlerimi ve üzüntülerimi sizinle paylaşmak istiyorum.

Öncelikle üzüldüğüm konu şu arkadaşlar: Özellikle AKP adına yapılan konuşmalara bakıyorum, bürokratlar elinize birer metin tutturmuşlar, aşağı yukarı tüm arkadaşlarımız aynı konuşmaları yaptılar. Arada o konuşmaların dışına çıkıp bir şeyler söylemek isteyen arkadaşlarımız da ne yaptılar biliyor musunuz? Sadece Sayın Başbakana methiyeler düzdüler. Hatta, arkadaşlar, 100'ün üzerinde arkadaşımız burada yaptığı konuşmada şunu söyledi: Sayın Başbakandan bahsederken "Dünya lideri." kavramını ısrarla kullanmaya devam etti.

EMRULLAH İŞLER (Ankara) - Şüpheniz mi var?

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şu konuda bir anlaşalım: Dünya lideri olmak bu kadar ucuz değil. Dünya lideri olmak son derece ciddi bir şey. Bir adamın dünya lideri olarak sayılabilmesi için belli şeyleri yapması lazım.

Evvela ben şunu söyleyeyim size: Dünya lideri dediğin sözünün eri olan adam olur. Dünya lideri dediğin sabah başka, akşam başka konuşmaz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

EMRULLAH İŞLER (Ankara) - Sizin Başkanınız öyle konuşuyor.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Dünya lideri elini masaya vurduğunda ses getirir, ses getirir, öyle olmaz. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Siz dünya lideri arıyorsanız AKP'li dostlarım, dünya lideri arıyorsanız Türkiye'nin çıkardığı dünya liderleri var. Bakın Mustafa Kemal Atatürk'e, o, tam bir dünya lideriydi, sabah başka, akşam başka konuşmazdı. Bakın İnönü'ye, sabah başka, akşam başka konuşmadı. (CHP sıralarından alkışlar)

O anlamda, arkadaşlar, ben sizden özellikle rica ediyorum, Sayın Başbakan gibi her gün fikir değiştiren, her saat fikir değiştiren birini lütfen dünya lideri olarak tanımlamayın, "Dünya liderliği" kavramını da bu kadar ucuzlatmayın.

Bakın, ben bunu niye söylüyorum? Arkadaşlar, birkaç hatırlatma yapacağım: Bakın, Sayın Başbakanın fikir değiştirdiği belli konular? Kibar olsun diye "Fikir değiştirdiği" diyorum. Bakın, Rasmussen'le ilgili, hatırlatmak için söylüyorum. 2 Nisan 2009, Rasmussen Genel Sekreter adayı olmuş NATO'ya. 3 Nisanda, bir gün sonra Başbakan demiş ki: "Rasmussen'e karşıyız. Karikatür krizini yönetemeyen adam dünya krizini mi yönetecek?" Peki, ne olmuş iki gün sonra? 5 Nisan 2009, bakın, mutlu son. NATO Genel Sekreteri olarak havaalanında kendisini karşılamış Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı.

Devam edelim arkadaşlar. Bir Mavi Marmara olayı var, hepimizi çok derinden üzen. Türk bandıralı gemiler Hükûmetin bilgisi dâhilinde Gazze'ye yardım götürmek için yola çıktı, doğru mu? Ne zaman 31 Mayıs 2010'da. Peki, ne oldu burada 31 Mayıs 2010'da? İsrail uluslararası sularda gemimizi bastı, Türk Bayrağı taşıyan gemiyi ve 9 arkadaşımızı şehit etti; doğru mu? Aynı gün Recep Tayyip Erdoğan ne dedi: "İsrail özür dileyecek, İsrail tazminat ödeyecek, Gazze'ye ambargoyu kaldıracak; başka türlü affetmem." Sonuç ne oldu arkadaşlar? Sonuca bakalım: İsrail özür dilemedi, tazminat ödemedi, üstüne üstlük Türkiye'nin müracaatı ile Gazze ambargosu hukuki hâle geldi. Bugün bundan cesaret alan İsrail ülkesinde ezanların yasaklanması için Parlamentosuna yasa teklifi verdi. Maalesef İsrail'in başaramadıklarını biz başarmış olduk, onlara yardımcı olmuş olduk.

Bir Libya meselesi var arkadaşlar. Tarih 30 Kasım 2010, Tayyip Bey Kaddafi İnsan Hakları ödülünü alıyor. Daha bir sene olmuş bakın, resme bakın. Peki, tarih 28 Şubat 2011, Tayyip Erdoğan demiş ki "Libya'ya NATO müdahale etsin." diyenlere: "NATO'nun orada ne işi var, saçmalamayın kardeşim." demiş. Demiş mi? Demiş. Tarih 21 Mart 2011, Libya'ya müdahale içerisinde Türkiye aktif olarak yer almış, bunu herkes, bütün dünya biliyor.

Füze kalkanı sistemi? Bakın, niye dünya lideri değil, bunu anlatmaya çalışıyorum. Recep Tayyip Erdoğan diyor ki önce: "Ya, yok böyle bir şey. Nereden çıktı?" Sonra diyor ki: "Böyle bir kalkan kurulacaksa komuta kesinlikle bizde olmalı." Arkasından ne oluyor, sonrasında ne oluyor? NATO diyor ki: "Böyle bir şey söz konusu değil, komutayı Türkiye'ye veremeyiz." Bunun sonucunda Başbakan ne diyor biliyor musunuz? "En azından bize bilgi verecekler." diyor. Ee, yani bizim toprağımıza kalkan kuracaklar, en azından kullanacakları zaman bilgimiz olacakmış. Çok şükür, bunu başardı dünya liderimiz.

Rumlar meselesi var arkadaşlar. Rumlar meselesinde ne oldu petrol arama konusunda? "Merak etmeyin, öyle şey olmaz, yapamazlar." dedi Sayın Başbakan. Sonra ne oldu? "Böyle bir aramaya gerekirse müdahale ederiz." denildi. Peki, bunu yaptılar mı? Yapamadılar. Güney Kıbrıs Cumhurbaşkanı dedi ki: " Türkiye'nin müdahalesi söz konusu değil. Bu konuda Amerika Birleşik Devletlerinden garanti aldık." Sonuç ne oldu? Rumlar petrolü aradı, Rumlar petrolü de buldu, Rumlar petrolü pazarlayacak hâle geldi, biz uzaktan Piri Reis Gemisi'nden Rumları dikizliyoruz, yaptığımız başka bir şey yok.

Değerli arkadaşlar, PKK'yla yapılan görüşmeler? Önce ne dedi Sayın Başbakan? Meydan meydan dolaştı "PKK'yla görüşen şerefsizdir, namerttir." dedi.

KAMER GENÇ (Tunceli) - "Alçaktır" dedi.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Arkasından ne oldu? PKK'yla, Sayın Başbakanın, özel temsilcisi aracılığıyla, doğrudan görüştüğü ortaya çıktı. Çıktı mı, çıkmadı mı?

İSMAİL KAŞDEMİR (Çanakkale) - Sen anlayamazsın onu.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Başbakan "PKK'nın ayağına özel temsilcimi gönderdim." dedi, itiraf etti bunu. Sen bunu anlamadın. Sonuç ne oldu biliyor musunuz? AKP eli kanlı terör örgütüyle masaya oturan bir Hükûmet olarak anıldı ve Damat Ferit Paşa Hükûmetiyle birlikte tarih sayfasında aynı yerde yer aldı, şimdiden bunu garantiledi. (CHP sıralarından alkışlar)

Suriye'yle ilişkilere gelelim arkadaşlar: 1999 yılından bu yana Suriye'yle ilişkiler sürekli gelişiyordu, sizin döneminizde de bu ivme arttı. Sonrasında ne oldu? Altı ay öncesine kadar Şamgen anlaşmaları vardı, bunları konuşuyorduk, ortak bakanlar kurulu toplantıları yapıyorduk. "Kardeşim Esad" söylemleri vardı. Böyleydi araları, su sızmıyordu. Sonra ne oldu? "Kardeşim Esad" gitti, "Diktatör Esad" geldi, "Kardeş Suriye" gitti, "Düşman Suriye" geldi.

EŞREF TAŞ (Bingöl) - Hiçbir ilgisi yok.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Suriye muhalifleri Türkiye'de silahlı eğitim alır oldu. Şimdi ne oldu? Sıfır sorunla başlamıştı AKP Hükûmeti Suriye'yle, sıfır ihracat noktasına geldi. Füzelerini Türkiye'ye çevirmiş bir komşu yarattık yanı başımızda. Eskiden Türk dostu bir halk vardı, şimdi Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağını yakan bir halk var Suriye'de. Resmen kendimize düşman bulduk.

Ermeni meselesi? Aniden Ermenilerle ilişkilerimizi normalleştirmek istedik Cumhurbaşkanını Ermenistan'a gönderdik maça. Sonra yalvar yakar Sarkisyan'ı da Türkiye'ye getirdik. Hatta, rahatsız olmasın diye Azeri bayraklarını da toplattık Bursa'da.

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Ayıp ya! Türkiye öyle bir şey yapmaz.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Sonrasında ne oldu? Sonrasında ne oldu? Buna rağmen Ermeni diasporasına yaranamadı Hükûmetimiz. Akdamar'daki kiliseyi de açtı, her şeyi yaptı. Sonuçta ne oldu? Sonuçta ne oldu geldiğimiz noktada? Fransa gibi ülkeler soykırımı önceden tanımıştı, şimdi soykırımı inkâr etmeyi de suç sayar hâle geldi.

Bakın, buna bir parantez açmak istiyorum, çok önemli, dünya liderliği testi yapalım isterseniz, bakalım Başbakan bunu yapabilecek mi? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Fransa 2001 yılında soykırımı suç olarak tanıdı. Etkili önlemler alamadık?

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Önce beş tane seçim kazanacaksın yapmak için! Beş tane seçim kazanacaksın üst üste! Sen daha Bolu'dan Ankara'ya gelemiyorsun ya!

TANJU ÖZCAN (Devamla) - 2011 yılına geldi. Aynı Fransa ne yapıyor değerli dostlar? Şimdi "Soykırım yoktur." demeyi suç sayıyor, inkârı cezalandırıyor, perşembe günü parlamentosundan da bunu geçirecek. Doğru mu? (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi ben Sayın Başbakana sesleniyorum buradan: Sen gerçekten dünya lideri misin? Bu yasa çıktıktan sonra Tayyip Erdoğan olarak git Fransa'ya, Şanzelize Meydanı'nda Türk vatandaşlarını topla, ellerine Türk bayraklarını verelim. De ki orada: "Ey Sarkozy, ey Fransa Hükûmeti! Ben senin çıkarttığın yasayı tanımıyorum. Yırtıyorum bu yasayı, ayaklarımın altında çiğniyorum." Hadi bunu yap! Ben de herkesin önünde geleyim, Sayın Başbakana burada teşekkür edeyim, kendisinden de özür dileyeyim. (CHP sıralarından alkışlar)

EMRULLAH İŞLER (Ankara) - Siz niye hiç tepki göstermiyorsunuz, hep biz gösteriyoruz!

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Dünya lideri bunu yapar. Sen bunu yapamıyorsan dünya lideri de değilsin!

Değerli milletvekilleri, son olarak bir noktaya temas etmek istiyorum süre kısıtlı olduğu için. Burada maalesef beni çok üzen konuşmalar da oldu. Bazı arkadaşlarımız da çıktı, buradan güvenlik güçlerini alenen kötüledi, Türkiye Cumhuriyeti yasalarını hiçe saydı. Sanki bu ülkede "Kürdistan" diye bir bölge varmış gibi ithamlarda bulundu. Hiçbiriniz ağzınızı açmadınız, Suat Kılıç dışında. Kendisine gittim, teşekkür ettim.

AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Kim açmadı! Altı aydır ağzınızı açmıyorsunuz ya!

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şunu herkes bilsin, herkese söylüyorum, size bakarak herkese söylüyorum: Türkiye'de "Kürdistan" diye bir bölge yok, "Türkistan" diye bir bölge de yok, "Lazistan" da yok, "Arabistan" da yok; Türkiye Cumhuriyeti'nde tek bir ülke var, o ülkenin adı "Türkiye Cumhuriyeti devleti"?

HASİP KAPLAN (Şırnak) - İstediğin kadar "yok" de! Güneş de yok, ay da yok, deniz de yok, dağ da yok! İstediğin kadar konuş!

TANJU ÖZCAN (Devamla) - ?üniter bir devlet, kurucusu da Mustafa Kemal Atatürk. Bunu da böyle bilin diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Selçuklu Türkleri koydu bu adı, siz ayakta uyuyorsunuz.

TANJU ÖZCAN (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum, çok teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Özcan.