| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 19.12.2011 |
MHP GRUBU ADINA REŞAT DOĞRU (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bütçenin 27'nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
2012 bütçe görüşmelerinin sonuna doğru geliyoruz. Milletimiz kendisi hakkında da "Bir şeyler bulabilir miyim?" diyerek TRT 3'te bütçe görüşmelerini yakinen takip ediyor ancak bütçe görüşmelerinin sonlarına yaklaştığımız bugünlerde işçi, memur, esnaf, öğrenci, emekli büyük bir şok yaşıyorlar çünkü ülkemizin borcunun 500 milyar doları geçmesinden dolayı devlet gırtlağına kadar borçlu duruma gelmiş. Nüfusunun yarıdan fazlası kredi kartı, tüketici kartı, tarım kredi, esnaf kefalet borcu içerisinde. Kredi kartı borcu 55 milyarı, tüketici kredisi borcu ise 160 milyar lirayı geçmiş durumda. Yani devletin yanında bütün sosyal katmanlar, yani millet borç yükü içerisinde. Hep 2002'yle her konu karşılaştırılıyor. 2002'ye kadar cumhuriyet tarihindeki borç miktarı 130 milyar dolar iken AKP İktidarında bu, 310 milyar dolara çıkmıştır, her geçen gün de artmaktadır.
Sayın milletvekilleri, bugün, ülkemizde emekliler, işçiler, asgari ücretliler, BAĞ-KUR'lular, muhtarlar, çiftçiler açlık sınırının altında yaşıyorlar. AKP "Çağ atlattık." diyor ama bu nasıl çağ atlamadır? Açlık sınırı Türk-İş'in belirlemelerine göre 926 liradır. Açlık sınırı altında acaba kaç milyon kişi vardır? "Kişi başına 10 bin dolar düştü." deniyor, acaba bu paralar kimlere düşüyor, kimler gayrisafi millî hasılanın kişi başına düşen payından o miktarı alıyor onu merak ediyoruz. Bugün, ülkemizde memurlar borç batağında, işçiler borç batağındadır. Ayrıca, TEDAŞ, Tekel, Şeker özelleştirmesinden dolayı işçiler 4/C kapsamında perişan durumdadırlar. 4/C mağdurları her geçen gün moralleri bozularak hayata küsmektedirler, zaman zaman da "İntihar edeceğiz." diyerek mesaj çekmektedirler. Geçtiğimiz günlerde, 10 milyon insanın ekmek kapısı olan şeker fabrikalarının bir kısmı blok olarak satılmıştır ancak Portföy-C Grubuna ait olan Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat, Çorum, Çarşamba Şeker fabrikaları satışı daha önceden Sayıştayca durdurulmuştu ancak Sayıştayın durdurma sebebi, satışı uygulanan fabrikaların şartnamesinde Özelleştirme İdaresinin beş yıllık üretim garantisinin yer almasıyla ilgiliydi. Şikeli satış onaylandı ancak bu beş yılın üretim garantisinin verilmediğini görüyoruz. O zaman Sayıştayın iptal garantisi ne olmuştur, ne olacaktır? Ancak, bu özelleştirmelere çiftçiler, işçiler, esnaflar yani o bölge halkı şiddetle karşıdır.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Pancar kotası ne zaman geldi?
REŞAT DOĞRU (Devamla) - Onu da söyleyeceğiz.
Özelleştirme sonucu çiftçi üretim yapamayacak, işsizlik gelecektir, buradan göçler başlayacaktır. Pancar ekenin, tütün ekenin sonu ne olacaktır? AKP İktidarında nişasta bazlı şeker kotası sürekli olarak artıyor. Son beş yıllık çalışmalarda dünya artık suni şekerin kullanımını kaldırıyor, azaltıyor. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki oran şu anda yüzde 1'ler civarına çekiliyor. Avrupa Birliği ülkelerinde şeker üretimi devletçe desteklenmektedir. Üreticinin masraflarının yüzde 60'ı devlet tarafından karşılanmaktadır. Acaba ülkemizde bu durum nedir? Karşılama durumu, yüzde 15'ler, 20'ler civarındadır. Nişasta bazlı şeker, kalitesiz olup insan vücudunda obezite, alerji, kansere varana kadar organik değişiklikler yapmaktadır. Dünya tıp kongrelerinde bu konu tartışılırken biz ülkemizin elindeki fabrikaları satıyoruz, şeker pancarının üretimine neredeyse son vermeye doğru süratli bir şekilde gidiyoruz. Sadece şeker fabrikaları mı? TÜPRAŞ, Et-Balık Kurumu, Telekom, SEKA da yok pahasına satılmadı mı? Alan şirketler milyarlarca dolar kazandılar. Hâlbuki bu stratejik kurumlar devlet elinde kalsa idi ne olurdu?
Sayın milletvekilleri, Maliye Bakanına "sorular" bölümünde defalarca sorduk, ayrıca yazılı ve sözlü soru önergeleriyle de devamlı gündeme getirmeye çalıştık. "2 bin nüfusun altında bulunan yerlerdeki belediyeler ne olacak? Önümüzdeki dönemde kapatılacak mı? Akıbetleri ne durumdadır?" diye zaman zaman sorular soruyoruz. Maliye Bakanı da buraların nüfuslarının düştüğünü, kapanmasından yana olduğunu ifade etti. Ancak, kapanacak olan belediyelerin birçoğu -Tokat ili gibi- İç Anadolu Bölgesi'ndedir.
İç Anadolu Bölgesi'nde son beş yıldan beri çok büyük göç yaşanmaktadır. İnsanlar köylerini, beldelerini terk edip büyük şehirlere gitmektedirler yani büyük göç yaşanıyor. Tokat 2, Amasya 1, Sivas 2, Erzurum 1; neredeyse her il nüfus ve milletvekili kaybetmiştir. Siz bu bölgelerdeki belediyeleri kapatacağınıza geriye göçü özendirsek, tarımda, hayvancılıkta üretimi artırsak acaba daha iyi olmaz mı? Çiftçiyi, esnafı neden koruyup kollayıp üretimi teşvik etmiyoruz?
İç Anadolu başta olmak üzere, Doğu Anadolu'ya farklı teşvik sistemi getirelim. Reel manada destekler verelim, cazip hâle getirelim. Daha önce 4325 sayılı Kanun'un vermiş olduğu o teşviklerin daha güzellerini verelim. Yani farklı bir teşvik sistemi, sektörel bazda, bölgesel bazda yeni bir teşvik sistemi getirelim. Bakın o zaman nüfus nasıl artacak, işte o zaman bakın belediyelerin durumu ne olacak. Ancak, şu andaki yapılan yanlış politikalarla köylerin dışında beldeler, ilçeler daha fazla nüfus kaybediyorlar. Bütün bu sorumluluğun sahibi, maalesef, sizler yani AKP İktidarıdır.
Ayrıca, AKP İktidarında, muhalefet belediyelerine karşı da çok büyük baskılar yapılıyor. Özellikle Milliyetçi Hareket Partili belediyeler hedef tahtası olmuş, insanlar perişan olmuşlardır. Teftiş üzerine teftiş yaptırılıp baskı ve vaatlerle parti değiştirmeleri isteniyor. Sayın milletvekilleri, bu doğru değildir, bunları şiddetle kınıyorum! Hâlbuki, yokluk içerisinde, imkânsızlık ortamında çalışıyorlar. O cansiparane çalışan belediye başkanlarımızı buradan saygıyla selamlıyorum, onlara çalışmalarında başarılar diliyorum. Her türlü iktidar baskısına rağmen, yiğitçe, dik durarak, onurlu şekilde çalışıyorlar ancak onlara yapılan da zulümdür, işkencedir.
Sayın milletvekilleri, esnaf kepenk kapatma durumuyla karşı karşıya kalmıştır. Yıllardır, süpermarketler kanunu çıkarılmasını esnaf istemektedir ama bir türlü, AKP İktidarı ikna olup bu kanunu çıkarmıyor. Gelin, küçük esnafı koruyalım, ülke gerçekleri içerisinde esnafı koruyacak şekilde süpermarketler kanununu çıkaralım; bizim bakkal, mahallenin bakkal amcası yaşasın, batmasın, ekmek mücadelesini kazansınlar.
Sayın milletvekilleri, emekliler de bu bütçede kendini bulamamış, şok olmuşlardır. Emekli intibak kanunu bir türlü çıkarılamamaktadır. On seneden beri her seçim döneminde emekliye söz verilmesine rağmen, bir türlü, kanun çıkarılıp bu insanların problemi çözülmemiştir. Biraz önce de konuşmacılar intibak kanununu çıkaracaklarını söylediler, inşallah getirirsiniz.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - İntibak yasası Bakanlar Kurulunda.
REŞAT DOĞRU (Devamla) - Emekli geçinemiyor, çok zor şartlar altında, açlık sınırı seviyesinde hayatını devam ettirmeye çalışıyor. Öğrenciler ise psikolojik bunalımlara girmişlerdir. Öğrenci yurt, burs istiyor; yurt yok, verilen burslar yetersiz. Aldığı kredileri öğrenci okulunu bitirince ödeyemiyor, işsizlik almış başını gidiyor.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Şu şeker kotasını, pancar kotasını söyle.
REŞAT DOĞRU (Devamla) - Bugün ülkemizde?
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Söyleyecek misin? Haydi söyle, niye söylemiyorsun?
REŞAT DOĞRU (Devamla) - Dur kardeşim, söyleyeceğiz! Amma battın ya!
?400 bin civarında, okulunu bitirip atanma bekleyen öğretmenlerimiz vardır. Bu çocukların dramını ne zaman çözeceğiz, bu insanların yüzünü de ne zaman güldüreceksiniz? Bu konu herhâlde başka bahara kaldı çünkü bu bütçede bu çocuklara da yer yok. Bütün bunların yanında "Her şey iyi." deniliyor. Çiftçiler ise tam bir yıkım içerisinde, ürettiği ürünü ellerinde satamıyor. Mazot, gübre, ilaç almış başını gidiyor. Çiftçi "Ürettiğimde zarar etmeyeyim." diyor. Ancak Tarım Bakanı: "Çiftçinin durumu iyi." diyor. Bu nasıl iyilik?
Tokat ilimdeki Kazova, Zile, Kelkit, Artova çiftçilerini gidin dinleyin, o zaman gerçekleri göreceksiniz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Doğru.