GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:75
Tarih:07.03.2012

PERVİN BULDAN (Iğdır) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz 3'üncü madde değişikliği dolayısıyla söz aldım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Aynı zamanda, yarın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, bu vesileyle, bütün kadınlarımızın 8 Martını kutluyorum.

Evet, kadına yönelik şiddetle mücadelede hukuksal gelişmeler oldukça önemlidir. Kadın hareketinin yoğun ve uzun çabaları ve Avrupa Birliğinin olumlu baskılarıyla Medeni Kanun ve Ceza Kanunu kadınlara karşı ayrımcılık içeren maddelerinden arındırılarak yeniden kabul edilmiştir. Birçok uluslararası anlaşmalar da yine bu dönemde imzalanmıştır. Gelişen süreçte bu yasal düzenlemeler kadına yönelik şiddeti sona erdirmemiş, şiddete uğrayan kadın sayısı gittikçe artış göstermiştir. Bu can yakıcı sorunu bir nebze de olsa çözeceği umuduyla beklediğimiz, bugün gündemimizdeki, adı "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi" olan yasa ne yazık ki beklentileri tam olarak karşılayacak nitelikte değildir. Yasayı 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü öncesinde yasalaştırarak kadınlara bir hediye vermek niyetinde olan Hükûmet ve Bakanlık, tasarıyı yasalaştırmak için gereksiz bir acelecilik içindedir. Zira, Bakanlık, söz konusu kanun tasarısı çalışmalarında bu tasarının belki de en önünde yer alması gereken kadın hareketlerini, onların talep ve itirazlarını gereği gibi dikkate almamıştır.

Türkiye'de kadına yönelik şiddetle mücadelede kadın hareketlerinin yeri büyüktür. Şiddetin ekonomik, psikolojik veya fiziksel, çok çeşitli boyutlarının sıradanlaştığı Türkiye'de, kadın hareketi kadına karşı şiddete bir başkaldırı olarak gelişmiştir.

Değerli milletvekilleri, Hükûmet, Avrupa Konseyinin "kadına yönelik şiddet" konulu İstanbul Sözleşmesi'nin ilk imzacıları arasında olduğunu dile getirmekte, bununla sürekli övünmekte, fakat Bakanlık ve Hükûmet yetkilileri tarafından kamuoyuna açıklanan pek çok olumlu düzenleme, kanun tasarısında yer almamaktadır. Hükûmet, kadınlara yönelik şiddetle mücadeleye dair kadınlara ve kadın hareketlerine verdiği sözleri tutmamıştır. Bu tasarı bu nedenle kadın örgütlerinin taleplerini ve beklentilerini karşılamamaktadır.

Değerli milletvekilleri, kanunun adı "Ailenin Korunması" ile başlamakta, kanunun amacı olan "Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi" ise daha sonra gelmektedir. Kanunun adı ile bile, kadını aileden sonra gören ve bu hâliyle korumak isteyen ya da aile içinde görmek isteyen bir yaklaşım hissedilmektedir. Ayrımcı ve ataerkil bir zihniyetin devamı niteliğindeki bu bakış açısı ile bu kanun tasarısı şu an yürürlükteki Ailenin Korunması Kanunu'ndan farklı olmayacağı endişesini doğurmaktadır.

Yasa tasarısının 3'üncü maddesinde koruyucu tedbir kararlarına mülki amir tarafından karar verileceği düzenlenmiştir. Yürürlükte bulunan yasa ve diğer yasalarda şiddetin önlenmesi için gerekli tedbirler hâkim tarafından verilmekte idi. Yasada mülki amire de tanınan bu yetkinin etkin bir biçimde yerine getirileceği tartışmalıdır. Bu konuda yeterli donanıma ve tecrübeye sahip olunmaması ayrı bir sorundur. Bu nedenle bu kişilerin, kadın hakları ve şiddet konusunda eğitimden geçmeleri gerekmektedir. Yasa tasarısının aynı maddesinde "Mülki amir tarafından 48 saat içinde onaylanmayan işlemlerin uygulanmasına son verilir." hükmü ile iş yoğunluğu nedeniyle bu sürenin aşılması durumunda kadın yine şiddet uygulayanın kollarına terk edilmektedir.

Bu vesileyle değişiklik önergemizin kabul edilmesini arzu ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Buldan.