GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:75
Tarih:07.03.2012

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; "Şiddet mağduru kadınların çalışma yaşamına katılımlarını desteklemek üzere varsa çocukları için gerektiğinde ücreti bu Kanun kapsamında karşılanmak suretiyle kreş imkânının sağlanması" bendinin yasaya eklenmesini teklif ediyoruz.

Malumunuz, şiddet mağduru kadınlar toplumumuzun büyük bir yarası ve bu kadınlarımızın sürekli olarak bu şiddete maruz kalmalarının belki de en önemli sebebi ekonomik özgürlüklerine sahip olmamaları çünkü ekonomik özgürlüğü olan bir kadının uzunca bir müddet böyle bir baskıyı, şiddeti ve kötü muameleyi kabul etmesi mümkün değil, bir şekilde kendi yaşantısını eşinden veya beraber yaşadığı insandan ayırarak yoluna devam etme imkânı var.

Bugün Türkiye'de şiddet mağduru kadınların barınabilmeleri için, korunabilmeleri için yetersiz de olsa bazı çalışmalar var ve bu konuyla ilgili kullanılan mekânlar da var, kadın sığınma evleri gibi. Ancak, tabii ki sizin de takdir ettiğiniz gibi, konu bu şekilde bitmiş olmuyor, kadının sığınmasından sonra bir de yaşamını sürdürebilmesi lazım, yaşamını sürdürebilmesi için de mutlaka çalışması lazım. Bu çalışmada da yine çoğu çocuklu olan kadınlarımızın en büyük engelleri çocuklarına bakacak kimselerinin olmaması. Zaten kadın sığınma evine sığınan veya bir şekilde dışlanmış olan kadınların kendi aileleriyle de irtibatları önemli oranda kopmuş bulunuyor.

Bizim teklifimiz, bu durumdaki kadınlarımızın insanca bir yaşam şartına sahip olabilmeleri için, barınma ve iş imkânlarının yanında çocuklarının da bakımlarının sağlanması. Gayet insani ve vicdani bir teklif ama her ne hikmetse, bu Meclis Genel Kuruluna muhalefetin getirdiği hiçbir öneriyi, hiçbir teklifi maalesef iktidar partisi kabul etmiyor, "Kabul edenler? Kabul etmeyenler? Kabul edilmemiştir." denilip gidiliyor. Gönül ister ki arkadaşlar, bu maddeleri eğer bizim getirmemiz sorun ise siz getirin, bizler "Evet." diyelim ama burada belli müzakerelerle doğruyu bulmaya çalışalım. Yoksa böyle sürekli olarak, karşılıklı olarak getirdiklerimizi reddedersek bir yere varmamız mümkün değil.

Aynı şekilde, bunun bir örneği: Parlamento çalışmaları bu sene 1 Ekimde başladıktan hemen sonra grubumuza mensup olan bazı arkadaşlar, benim de içinde, dâhil olduğum kişiler bir kanun teklifi verdi. Burada hem pantolon giyilmesinin yani bayan milletvekillerinin, kadın milletvekillerinin pantolon giymesinin önü açılıyordu bununla hem de başörtülü olarak, inancından dolayı baş örtüsü örten kadın milletvekillerinin baş örtüsüyle Meclise girebilmelerinin önü açılıyordu, bir de kravat takma mecburiyeti kaldırılıyordu. Ancak yine her zamanki gibi, başta iktidar partisi milletvekillerince bu önerimiz de reddedildi; 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlamakta olduğumuz bugünlerde -ki yarın; bütün kadınlarımızın 8 Mart Kadınlar Günü'nü, emekçi kadınlarımızın Kadınlar Günü'nü kutluyorum- bu da reddedildi.

Siyaset tarihinde başörtülü kadınlar kadar istismar edilen başka bir zümre olmadı ve bugün, iktidar partisi de dâhil olmak üzere, bundan önceki birçok parti en az yedi sekiz seçimi bu istismarla kazanma yoluna gittiler. En büyük emeği, kapı kapı gezen, mahalle mahalle dolaşan, yazısıyla, oyuyla, her türlü desteğiyle, sandık başından tutun, entelektüel katkısına kadar sunmuş olan başörtülü kadınlar maalesef Mecliste temsil edilemedi ve bu mağduriyet hâlen de devam ediyor. 2002 seçimlerinde duayen bir politikacımız Maraş Meydanı'nda "Baş örtüsü sorunu bizim namus borcumuzdur." dedi, ondan sonra da beş yıl Meclis Başkanlığı yaptı, bu borç hâlâ Maraş Meydanı'nda duruyor.

Sevgili arkadaşlar, kılık kıyafet, işte, kravatın mecburi olmaması, bunun da şöyle bir gerekçesi vardır: Dünyada kendi millî kıyafetiyle kendi millî Meclisine giremeyen ender milletlerden birisiyiz. İsrail Meclisinde Başbakan kafasına kipasını, takkesini takıp, gidiyor; Araplar, Hindistanlılar, Pakistanlılar kendi millî kıyafetleriyle giriyor; İngiliz lortları peruklarıyla katılıyor toplantıya. Bunu da dikkatlerinize sunuyorum.

Saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Tan.