GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:75
Tarih:07.03.2012

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şimdi, burada, biraz önce oylanan maddeyle ilgili üzüntüleri bildirmek istiyorum çünkü biz 4'üncü maddede hep beraber Adalet Komisyonunda konuşmuş ve şöyle bir karar vermiştik: 3'üncü madde mülki amirlerin yetkilerini ve alabilecekleri tedbir kararlarını belirtiyordu, 4'üncü maddede de hâkim tarafından verilebilecek tedbir kararlarından bahsediliyordu. Biz mülki amire verilen yetkilerin aynı şekilde hâkime de verilmesi gerektiğini düşünerek, çünkü hâkimin bu konuda daha geniş yetkileri olması gerektiğini düşünerek, 3'üncü maddedeki yetkilerin hâkime de verildiğine dair "3'üncü maddedeki öngörülenlerin yanı sıra" diye bir madde eklenmiştik Adalet Komisyonu görüşmeleri sırasında ama ne yazık ki biraz önce arkadaşlarımızın bir grubu -AKP Grubundan- bu şekilde, sonradan eklenen maddenin çıkartılmasına ilişkin bir önerge verdiler ve bu önerge kabul edildi. Bence bu, çok ciddi bir hata durumundadır yani siz mülki amire verdiğiniz bir yetkiyi, örneğin barınma hakkının sağlanması, örneğin maddi yardım sağlanması gibi konuları hâkime vermezseniz bu konuda uygulamada o kadar ciddi sorunlar çıkartırsınız ki. Yani mülki amir bunu reddettiğinde, itiraz üzerine ancak aile mahkemesi hâkimine gidilebilecektir, aile mahkemesi hâkimi de uygun olduğu zamanda verecektir; işte o zaman acil olarak kullanılması gereken bu yetkiler kullanılamayacak ve insanlar, şiddete maruz kalmaları nedeniyle şiddet eylemlerinden korunamayacak duruma geleceklerdir. Bu nedenle de, ben, burada bunun çıkartılmasının hiç uygun olmadığını ve bu yapılanı, Adalet Komisyonunda hep beraber görüşmüş, konuşmuşken ve karar vermişken bu şekilde bir maddenin çıkartılmasını, bir ibarenin çıkartılmasını hiç hoş görmediğimi ve şiddetle protesto ettiğimi söylemek isterim, bu yasanın amacına uygun değil çünkü.

Onun dışında, şu anda 6'ncı madde için söz aldım sevgili arkadaşlar ve ben özellikle sevgili hanımlara sesleniyorum: Şimdi, burada koruyucu tedbirler sırasında eğer bir suç işlenirse, örneğin eve yaklaşmama kararı verildi ama o adam ya da baba ya da erkek kardeş ya da koca, geldi, evin kapısını, bacasını indirdi, dövdü, sövdü, her türlü şeyi yaptı, örneğin yaraladı oradaki insanı, kadını, çoluğu çocuğu, işte o zaman bu durumda verilecek cezalarda, koruma tedbirleri sırasında verilecek olan cezalarda paraya çevrilmeme, ertelenmeme ve hükmün açıklanmasının ertelenmesi yani CMK 231'in uygulanmaması yolunda önerilerimiz oldu çünkü koruma tedbiri veriyorsunuz siz. Nedir hâkimin verdiği ya da mülki idarenin verdiği koruma tedbirleri? "Siz oraya yaklaşmayacaksınız.", "Eşinizin iş yerine gitmeyeceksiniz.", "Çocuğunuzu okulda rahatsız etmeyeceksiniz." diyorsunuz ancak ondan sonra bu ihlal edildiğinde ve özellikle saldırgan bir tutum içine girildiğinde, yaralama ya da öldürmeye kadar giden olaylar olduğunda da, hâkimler, bu sefer, denetimli serbestlik, paraya çevirme gibi bu türden cezaları bu şekilde azaltabilecekleri ya da paraya çevirebilecekleri, denetimli serbestliğe dönüştürebilecekleri için işte o zaman bu yasa amacına ulaşmamış oluyor.

Ben biraz önce geneli üzerine konuşurken bundan dolayı da bahsettim zaten, caydırıcılık konusu bu yasada yeterince öne çıkartılmamış durumda. Bu nedenle de bu konuya karşı çıktığımızı, bu önergemizin kabul edilmesi gerektiğini özellikle -belki tarihe not düşmek açısından- kadın arkadaşlarımızın bu önergeyi kabul etmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bir de arkadaşlar -bir daha söz alamayabilirim- şu konudan bahsetmek istiyorum: Bizim dayanak yaptığımız İstanbul Sözleşmesi'nde aynı zamanda sığınma evlerinin kurulması gerektiği, devlet tarafından da bu konuda gerekli yatırımların yapılması gerektiği söyleniyor ama ne yazık ki biz Adalet Komisyonunda tasarıya verdiğimiz önergelerde bunu kabul ettiremedik. Biraz sonra önergelerimiz gelecek. O konuda da ben bütün arkadaşlarımızın desteğini bekliyorum çünkü siz evden uzaklaştırıyorsunuz kadını, çocuğu ya da aile bireylerini, eğer yeterince barınma yerleri açmazsanız, güvenli bir şekilde o insanları orada bulunduramazsanız o zaman aldığınız tedbirlerin -hâkim tarafından olsun ya da mülki amir tarafından olsun- hiçbir anlamı kalmayacaktır. Bu koruma altına alınan kişilerin, kadınların, çocukların ve aile bireylerinin mutlaka güvenli bir şekilde sığınabilecekleri sığınma evlerinin olması gereklidir. Üstelik yapmış olduğumuz sözleşmeler, uluslararası anlaşmalar, Meclisten geçirdiğimiz uluslararası anlaşma, İstanbul Sözleşmesi bize bu konuda böylesine bir yükümlülük yüklerken bunu göz ardı etmemiz, bunu görmezden gelmemiz ve yasaya dercini yapmamamız çok ciddi bir hata olacaktır. Üstelik Sayın Başbakan bu söz konusu İstanbul Sözleşmesi'ni Meclise sevk ederken gerekçesinde aynen şunu söylüyor: "Kadınlar ve şiddet gören insanlar daha iyi korunacaklardır. Onlara verilen?"

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.