| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 20.12.2011 |
MHP GRUBU ADINA MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında ben üçüncü dönem Meclisteyim, benden daha eski arkadaşlarımız var bu Mecliste. Her geçen gün yeni şeyler kazanıyoruz, her geçen gün yeni birtakım usuller geliştiriyoruz. Biliyor musunuz, eskiden bu kesin hesap kanunu üzerinde, maddeler üzerinde konuşma yapılmazdı ama şimdi her konuyu fırsat bilerek konuşuyoruz -konuşmuyoruz tartışıyoruz, keşke tartışabilsek- birbirimizi hiç dinlemeden dövüşüyoruz.
Değerli arkadaşlar, birleşerek oturum düzenliyoruz ve müzakere yapıyoruz; hukukumuzun tanımı bu, teamüllerimiz bu, kültürümüz bu. Konumuz neyse onu birlikte ve burada oturarak müzakere etmemiz gerekiyor ama farkında mısınız 2012 bütçe tartışmalarının hemen tamamı Sayın Başbakan merkezli tartışma oldu. Ben iktidar partisi grubuna da hatırlatıyorum: Yani Sayın Başbakanı tartışarak -savunmak anlamında, muhalefet olarak da tenkit etmek anlamında- sürekli burada gündemde tutarak yıprattığınızın farkında değil misiniz? Bu doğru değil arkadaşlar. Bir endişemi dile getirmek için söz almıştım yoksa bu kanun tasarısında konuşmak gibi bir arzum yoktu.
3'üncü maddenin madde başlığı "Denge" tablosudur, denge. Bu konuda gördüğümü ifade ettikten sonra bir endişemi de sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, öncelikle kesin hesap kanunu inanınız ki bütçeden bana göre daha önemli. İçimizde iktisatçı hocalar var, sayın milletvekillerimiz var. Kesin hesap, aslında hükûmetin ibra imkânıdır, makamıdır. Bir önceki yılın yani 2010 yılının burada kabul edilen bütçesinin Hükûmet tarafından doğru kullanılıp kullanılamadığının, ortaya konulan hedeflerin gerçekleştirilip gerçekleştirilemediğinin tartışılması gereken bir alan kesin hesap kanunu. Bizim, Milliyetçi Hareket Partisi olarak ısrarla teklifimiz şu: Kesin hesap kanunu bütçeden ayrılmalı, bir farklı zamanda, bir farklı usulle tartışılmalı çünkü kesin hesap milletin kaynaklarının nasıl kullanıldığını, kullanıldı bitti çünkü şimdi 2012 yılı bütçesini görüşüyoruz, muhammen bütçe, onu bir sene sonra sorgulayacağız, iki sene sonra sorgulayacağız ama 2010 yılında bu Meclisin kabul ettiği kanunun, bütçenin nasıl kullanıldığını kesin hesap kanununda tartışıyoruz. Bu, bir anlamda ibra müessesesidir ama yani bütçeyi tartışmıyoruz, Hükûmeti bu noktada tartışmıyoruz, Hükûmetin de işine geliyor, iktidar partisi grubunun da işine geliyor. Gündemdeki politikaları tartışıyoruz, kişiler üzerinden tartışıyoruz, birbirimizin ne dediğini de dinlemeden dövüşüyoruz.
Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan bana göre samimi bir gayretle, bir çırpınışla bütçesini savunuyor, kalkıyor burada rakamları ısrarla söylüyor, anlatmaya çalışıyor, yetişemediğine diyor ki: "Daha sonra görüşelim." Ben bu gayretine teşekkür ediyorum ama Sayın Bakanın şunu da samimiyetle kabul etmesi lazım: Sayın Bakan, hep geriye doğru kendinizi endeksleyerek burada rakamları ifade etmeye kalkarsanız bu size de haksızlık. Yani siz, Türkiye'yi "Lider ülke Türkiye." yapma iddiasında olan bir iktidarın Bakanısınız. 2002'ye endeksli olarak, 2002'nin terazisine çıkararak bugünü anlatmaya kalkmanız, bana göre hem doğru değil hem de size yakışmıyor.
Şimdi, 2010 yılı, üzerinde konuştuğumuz kesin hesap kanununun gereği 2010 yılı denge hesabının, denge tablosunun görüntüsü şudur Sayın Bakan: 254 milyar -küsurunu söylemeyelim- TL geliriniz olmuş, 40 milyar açığınız olmuş, 294 milyar gideriniz, 254 milyar geliriniz olmuş, 40 milyar lira açığınız var. Bütçeniz açık, döviz girişiniz çıkışınız açık, dış ticaretiniz açık. Bu uygulamada dengenin var olduğunu söyleyebilmeniz mümkün mü? İki yakası bir araya gelemeyen bir bütçe bu, bir Hükûmet, bir ülke. Dolayısıyla, bu bütçeyi savunabilme ve geleceğe güven verebilme, 2012 yılı bütçesine bizim güvenmemizi talep edebilme hakkınız yok. 2010 yılı, ayinesi iştir kişinin, ortada ama 2002'ye göre kendinizi endeksler, geriye doğru, geçmişe doğru bugünü değerlendirmeye kalkarsanız, kendinizi nerede görmek istiyorsanız, nereye layık görüyorsanız oraya göre mukayese edersiniz. Siz ileriye doğru mu bakıyorsunuz yoksa hep omzunuzun arkasına bakarak, geriye doğru bakarak mı bu arabayı ileriye taşımaya çalışıyorsunuz? Temel yanlışınız bu Sayın Bakan.
Endişemi de ifade edeyim: Dengenin rakamlarını konuşmaya gerek yok, sonuç itibarıyla 2010 yılının gelir ve gider açığı 40 milyar TL, yüzde 20'ye yakın bir açık, iki yakası bir araya gelmeyen bir bütçe ve bu bütçeyi uygulayan Hükûmet olarak sizsiniz.
Dolayısıyla, bu gayretleriniz, bu bütçeyi savunma gayretleriniz çok da karşılık bulmuyor Sayın Bakan, toplum da bunu bu şekilde anlıyor çünkü milletin de iki yakası bir araya gelmiyor. Bugün ülkemizde canhıraş çığlıkla toplum kesimleri sizin burada söylediğiniz bu güzel rakamlarda kendini aramaya çalışıyor ama çiftçisi perişan, çalışanı perişan. 2002'ye göre söylemeyin, olması gerekene göre söyleyin. "Lider ülke Türkiye." olmak iddiasındaki bir Hükûmetin kendini geriye doğru endeksleyerek millete "Ben iyi yaptım." diye övünmesi yakışmıyor, hakkı yok.
Endişemi söylüyorum değerli arkadaşlar, bakın, bugünkü tartışmaların başlangıcı Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili. Adalet ve Kalkınma Partisiyle ana muhalefet partisi arasındaki Cumhurbaşkanlığı tartışması, bugünkü görüşmeleri gasbetmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, Sayın Genel Başkanımız, bu meseleye verdiği önemin gereği, ifadesi olarak bir yazılı açıklamayla görüşlerini ve endişelerini ifade etti.
Değerli milletvekilleri, 2007 yılında yani 11'inci Cumhurbaşkanının seçiminde yaşadığımız kaosu bu millete tekrar yaşatmamalısınız. Yeniden ülkenin ve toplumun önüne çok önemli bir değer üzerinden bir tartışmayı ve ayrışmayı koyuyorsunuz farkında mısınız? Cumhurbaşkanının süresinin beş yıl mı yedi yıl mı olacağı tartışmaları, bana göre İktidar Partisi Grubunun hakkı değil. Yaptığınız düzenlemeyle, bu Anayasa burada, 101'inci maddeye yazmışsınız "Cumhurbaşkanları beş yıl için seçilir." diye. Kazanılmış haktır diye Sayın Cumhurbaşkanının yedi yıl görev yapacağını söylemeniz, hukuku arkadan dolanmaktır, böyle bir hakkınız yok. Dört yıl geçmiş Cumhurbaşkanı seçileli, beşinci yılı doldurmak üzere, bugüne kadar yaptığınız yanlışı düzeltmek için hiçbir adım atmamışsınız. Cumhurbaşkanlığı seçimi gelmiş, yeniden bu milletin önünde çok önemli gündem maddeleri dururken, Türkiye savaşın eşiğindeyken, şimdi Cumhurbaşkanlığı seçimi ve süresi üzerinden tartışma yaratıp bu milleti meşgul etmeye hakkınız yok. Bu Anayasa'da Cumhurbaşkanlığı seçiminin beş yıl olduğunu söylüyor. Milliyetçi Hareket Partisi olarak her defasında, ülke ve toplum açısından soruna dönüşmesi muhtemel olan konularda yol gösterici bir muhalefet partisiyiz. Bu noktada millet adına sorumluluğumuz var, yol gösterici bir tavrın içerisindeyiz. Diyoruz ki: Yine, Cumhurbaşkanını 5+5 seçiniz ama Sayın Başbakan Cumhurbaşkanı olmak istiyorsa milletvekilliğinin, başbakanlığının bitim süresine yakın Sayın Cumhurbaşkanını istifa ettirsin, yeni bir Cumhurbaşkanlığı seçiminde Sayın Başbakan aday olsun. Bu sorunu böyle çözelim. Ama bugün Anayasa'nın böyle yazdığı ortadayken geri dönüp de "yedi yıl" diye Sayın Başbakanın fetva vermesi hukuka da uygun düşmemiştir, kendi şahsına da uygun düşmemiştir, Sayın Cumhurbaşkanına da haksızlık olmuştur.
Bu endişelerimi dile getirmek istiyorum. Çünkü yeniden, gerçekten toplumu gerecek, ayrıştıracak bir tartışmanın eşiğinde bulunuyoruz.
Hepinize teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şandır.