GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:44
Tarih:21.12.2011

MUHARREM İNCE (Yalova) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ben de konuşmama başlamadan önce Fransız Parlamentosunun yasayla tarih yazmaya kalkışmasını kınıyorum ve az önce gördüğüm Sayın Başbakana da geçmiş olsun diyorum, Allah'tan şifa diliyorum kendisine.

Sayın Arınç, az önce bir fıkra anlattınız, baktım, neresini düzelteyim dedim. "Bin sene önce yaptınız." demiş Hazreti İsa'dan? O zaman iki bin sene önce olması lazım. İki: "Yeniçeri" dediniz. Yeniçeri değil, onun bir Hıristiyan olması lazım. Bin sene önce yeniçeri yoktu. Bin sene önce değil iki bin seneydi. Yani fıkra baştan sona yanlış. Eğer anlattıklarınız da fıkralarınız gibiyse? Ki, bence öyle.

Şimdi bakınız değerli milletvekilleri, bu Parlamentoda onuncu bütçe görüşmelerine katılıyorum. Dokuz bütçe görüşmesinde sürekli enkaz edebiyatı yaptınız, sizden önceki hükûmetleri suçladınız ama bu bütçede farklı bir şey yaptınız, sürekli cumhuriyet dönemiyle hesaplaştınız. İlk bir hafta, kürsüye çıkan bütün milletvekilleri, bütün AKP milletvekilleri cumhuriyet dönemiyle hesaplaştı, onu sorguladı.

Şimdi, ben size bazı önerilerde bulunacağım. Bu mantıkta olanlara önerilerim:

Bir: 275 kilogramlık mermiyi tek başına kaldırarak yer çekimi kanununa karşı geldiği için Seyit Onbaşıyı yargılayın.

İki: Çanakkale'de deniz trafiğini aksattığı için Nusrat mayın gemisine ceza kesin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Üç?

Sayın Başkan, susacaklar mı?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri? Sayın milletvekilleri?

MUHARREM İNCE (Devamla) - Sayın Başkan, susacaklar mı? Siz mi susturacaksınız?

BAŞKAN - Lütfen? Lütfen?

MUHARREM İNCE (Devamla) - Sizin sözünüz bize mi geçiyor?

BAŞKAN - Lütfen, Hatibin sözünü kesmeyin değerli arkadaşlarım.

MUHARREM İNCE (Devamla) - İlave süre istiyorum ve lütfen susturun.

BAŞKAN - Lütfen? Lütfen?

Evet, Sayın İnce, devam edin.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Bir dakikamı yediler Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Yok, o kadar olmadı canım ama yaptıkları doğru değil, onu söyleyeyim.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Sayın Başkan, bugünkü görüşmelerin tümünde Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri sonuna kadar dinlediler ama şimdi sizin arkadaşlarınız dayanamıyor.

BAŞKAN - Evet, onların da dinlemeleri gerekir.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Diyorum ki siz, çocuğun üzerindeki yorganı alarak mühimmatın üstünü örttüğü için, çocuğun ölümüne sebebiyet verdiği için Ayşe Bacı'yı özel yetkili mahkemelerde yargılarsınız.

"Yunan ordusu hilafet ordusudur." diye fetva veren şeyhülislamın fetvasına karşı gelen Rifat Börekçi'yi dinsiz ilan edersiniz. (CHP sıralarından alkışlar)

Ulusumuza "Korkma!" diyen Mehmet Akif'i "Protestocu öğrencilere kötü örnek oluyor." diye suçlarsınız.

Zafer kazanarak, Türk milletinin makûs talihini değiştiren İsmet Paşa'nın rütbelerini sökerseniz hiç şaşırmam ama buna karşılık Vahdettin'e anıt mezar, Ebussuud Efendi'ye anma törenleri, Atatürk'e tutuklama emri çıkaran Elâzığ Valisi Ali Galip Bey'in torunlarını da vali yaparsanız hiç şaşırmam.

Şimdi, sayın milletvekilleri, size Türkiye manzaraları anlatacağım; hayaldi gerçek olan manzaralar bunlar.

Bir: Hayaldi gerçek oldu, çeyrek altının çeyreği oldu.

İki: Hayaldi gerçek oldu, rüşvetle helal gıda sertifikası satılıyor.

"Enflasyon arttı, memura müjde" diye başlık atıyor gazeteler.

Sendikal haklardan yararlanmak için referandumda "Evet." demek gerekiyor.

Daha dün Türkiye'de "Allah karakola düşürmesin." denirken bugün "Allah mahkemeye düşürmesin." deniliyor.

Eskiden "Ağır ol `molla' desinler." denirdi, şimdi "AKP'den ol `melle' desinler." deniliyor. (CHP sıralarından alkışlar)

İleri demokrasi her muhalif gruptan bir terör örgütü yaratıyor.

Yurttaşlarımızın tümü AKP faşizmini iliklerine kadar hissediyor.

Şifreli sınavı yapanlar değil de onu protesto edenleri yargılayan kim? Siz değil misiniz?

Sehven bilgi yükleyen polisler zaman aşımından yararlanırken sehven bilgiyle teğmen hâlâ yargılanıyor.

"Uçuyor" denen ekonomi, gelir adaletsizliğinde uçurumun kenarında değil mi?

Venezuela'dan sonra dünyanın en kırılgan ikinci ekonomisi Türkiye değil mi?

Okullarımızın tabelaları, parayı verenler tarafından değiştirilmiyor mu?

İcra dairelerindeki dosya sayısı dokuz yılda 4 milyon artmadı mı?

İzmir'de Somalili bebek Muhammet'e icra gelmedi mi?

Nevşehir'in Kozaklı ilçesinin Akpınar köyünün suları iki yıldır akmıyor mu?

Milas'ta savcılığa çağrılması gereken kişi müftülüğe çağrılmadı mı?

"Analar ağlamasın." diye başlatılan girişimden bu yana 253 askerimiz, 33 polisimiz şehit olmadı mı?

"Paran kadar adalet" dönemini siz başlatmadınız mı?

Ankara'da depremzede 4 kız kardeşin kirasını neden ödemediniz?

Askerlik vatan borcu, namus borcuydu, bunu kredi borcuna siz dönüştürdünüz.

Zonguldak'ta Başbakanla ilgili bir haberi sosyal paylaşım sitesinde paylaşan memuru sürgün eden sizsiniz.

Aklı hür, vicdanı hür yurttaşlarımızın varlığı Türkiye için umut iken AKP için korkudur.

Fabrikaları, limanları, madenleri, dağları, ovaları, yaylaları, bütün bunları satıp çarçur ettikten sonra elinizde kalan yalan tarihi pazarlamaktan başka bir işiniz yok.

Hükûmetin bir yanı zulüm, diğer yanı haramdır.

Deprem vergilerini bonkörce harcadınız, deprem yaralarını sarmak için hayırseverleri devreye soktunuz.

Bu ülkede bir polis memuru "PKK'dan kurtuldum SGK'dan kurtulamadım." dedi.

KPSS'de Cumhurbaşkanının görev süresini yedi yıl olarak işaretleyen adaya "Yanlış." diyen siz değil misiniz?

Van'dan Antalya'ya göç eden aileye "Yardım edemeyiz, yatalak babanızın 380 lira maaşı var." demediniz mi?

İstanbul'da 34 milyon liraya mal olan kavşak ve tüneli, metrobüsü engelliyor diye toprağa gömen siz değil misiniz?

Şimdi, ben size bu memleketten bakan, Başbakan manzaraları sunacağım: Bu ülkede Cumhurbaşkanı bile kendi görev süresinin ne olduğunu bilmezken sadece Başbakan bilmiyor mu? Bu ülkenin en önemli sorunu terör görüşülürken Sayın Başbakan Suudi Arabistan'da taziyeye gitmedi mi? Başbakan yardımcısı Başbakana biat etmediğini ancak Başbakan hasta yatağındayken hatırlamadı mı? İçişleri Bakanı deprem çadırlarını saraya benzetip PKK'lılara "gerilla", vatandaşını "adet"le saymadı mı? Kamyoncu esnafı can çekişirken, 10 numara yağ kullanırken, AB Bakanı kamyonla ilgili şakalar yapmadı mı? Bu Hükûmette tek doğruyu söyleyen, pembe tabloyu yıkan Millî Eğitim Bakanıdır, o da dedi ki: "Kaynağımız yok, öğretmen atayamıyoruz." Milletvekilleri düşüncesine ket vurmadı mı? Başka bir milletvekili Başbakana dokunmayı ibadet saymadı mı?

Ben size bu ülkenin özetini yapacağım. Bakınız, mücahitler müteahhit, şimdi de turizmci oldu. 14 Şubat 2009'da değiştirilen bir yönetmelikten sadece dört firma yararlandı. Bu dört firmadan birine bakanın en yakın akrabaları ortak oldu. Kıyıdan kıyıdan AKP'ye yanaşanların yakınları kıyı-kenar çizgisinden ranta ulaştı. Bir özet yapmam gerekirse şu: Sistem değişmedi. Sistemden geçinenler sistemi değiştiremezler. Sistem değişmedi ama sistemin sahibi değişti.

Türkiye'nin özeti şudur: Siz devlet malına bonkör, vatandaşın sorununa bakar kör, cumhuriyet değerlerine nankör, Türkiye'ye diktatör oldunuz. İşte, Türkiye'nin özeti budur. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, şimdi, bakınız, Sayın Canikli -Sayın Canikli'ye de kısaca cevap vereyim- dediniz ki: "Sizi alkışladılar, CHP'liler alkışlamadı." Doğru. Biz, yanlış haritayı alkışlayan milletvekillerinden değiliz, o sizin grubunuz.

İki: IMF'yi kovduğunuzu anlattınız bir anlamda. Bak, size ben bir şey söyleyeceğim. Sayın Başbakana -bütçe bitince konuşursunuz- ben şöyle bir söz hatırlıyorum: "Numan kardeşim, IMF'yle konuşmamak gaflettir." Bunu kim söylemiş? HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş'a "Numan kardeşim?"

İki, bir diğeri: Sayın Canikli, dediniz ki: IMF'nin başkanının Türk olmasını anlattınız. Bunun gerekçelerini uzun uzun anlattınız. Bir ara Sayın Gül'ü, Sayın Cumhurbaşkanını Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri yapacaktınız. Bundan vazgeçtiniz, yeni bir yer mi arıyorsunuz? Bunu mu yapıyorsunuz?

Bir üçüncüsü: Sizi gerçekten kutluyorum. Atatürk'e "Bu adam." diyen, Abdullah Öcalan'ın paşa olmasını teklif eden Mümtazer Türköne'yi Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumuna atamış Sayın Cumhurbaşkanı. [CHP sıralarından "Bravo!" sesleri, alkışlar(!)] Tam işte, tam bekçi, tam yani? Atatürk'e "Bu adam." diyebilen, onu destekleyen, tam yerine atamış yani bu kadar olur. "Abdullah Öcalan paşa yapılsın." diyen?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Yakışır!

BAŞKAN - Sayın İnce, ilave sürenizi de veriyorum.

MUHARREM İNCE (Devamla) - Bir diğeri: Yine, lider ülke Türkiye'den bahsettiniz Sayın Canikli. Lider ülke Türkiye, güçlü Türkiye. Güçlü Türkiye ama Türk iş adamları Paris'te otelin salonuna alınmıyor, Sayın Cumhurbaşkanının telefonuna Fransa Cumhurbaşkanı çıkmıyor.

İSMAİL AYDIN (Bursa) - Korkudan?

MUHARREM İNCE (Devamla) - Lider ülkeye bakın, güçlü ülkeye bakın, sözümüzün geçtiği ülkeye bakın.

Şimdi, size son olarak şunu söyleyeceğim: Bir de bir düzeltme yapalım Sayın Arınç. Çok güzel kardeşlikten bahsettiniz de, o meydanlarda mezhep tartışmaları neydi? Kim yaptı o meydanlarda, seçim meydanlarında mezhep tartışmalarını? (CHP sıralarından alkışlar)

Bir de "Kürt realitesini tanıyorum." diyen ilk kişi Süleyman Demirel'dir. DYP-SHP Hükûmeti döneminde. 90'lı yılların başında Diyarbakır'a rahmetli Erdal İnönü'yle birlikte gittiklerinde söylemiştir. Kayıtları doğru tutalım. Tutanaklara doğru geçsin diye bu düzeltmeyi de yapıyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Evet, teşekkür ediyorum Sayın İnce.