GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:45
Tarih:22.12.2011

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

113 sıra sayılı yasalar konusunda Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Bu tasarının milletimiz açısından, çalışanlar, emekliler ve hastalar açısından değerlendirdiğimizde birtakım haklar yerine birtakım kayıplara yol açacağı şeklinde bir düşüncemiz olduğunu özellikle belirtmek isterim. Hâlbuki bizlerin, gerçekten, insanlarımızın hak ve hukukuna daha saygılı olmamız gerekir. Mesela emeklilerin başka bir işte çalışmaları hâlinde kayıpları söz konusudur, onların kaldırılması gerekir. Burada bunlarla ilgili bilgiler görmüyoruz. Bu sebeple de Milliyetçi Hareket Partisi olarak buna karşı olduğumuzu belirtmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, ben, deminki gibi, yine, bazı eksik kalan kısımlardan söz etmek istiyorum.

Bugün sömürgeci, emperyalist olan bir devletin Türkiye ve Türkler hakkında kendi Meclislerinde, hakları olmadığı hâlde bir karar almış olması dolayısıyla Fransa'yı kınıyorum. Çünkü Fransa sadece böyle bir hukuksuzluğu yerine getirmekle kalmıyor, aynı zamanda insan haklarına, ifade özgürlüğüne, araştırma özgürlüğüne de karşı bir tavır almış oluyor. Bununla, bir yerde, "Ermeni soykırımı" adı altında kabul ettiği kanunun görüşülmesini engellemek suretiyle haksızlığını da ortaya koymuş oluyor.

Hiç unutmayalım ki 2005 yılında, Türkiye Büyük Millet Meclisi, tarihçiler komisyonu kurulmasını ve bu komisyonda bütün diğer devletlerin de yer alabileceğini belirtmişti ancak bunu çok iyi duyurmadığımız anlaşılıyor ki Fransa'da, hem tarihçiler hem de diğer siyasetçiler tarafından, böyle bir komisyon kurulması teklifinde Türkiye olarak bulunmadığımız şeklinde bir ifadeyle karşılaştık. Bunu muhakkak ki etraflı olarak duyurmamız gerekir.

Değerli milletvekilleri, burada özellikle şunu belirteyim: Fransa'nın, bu kararı alırken, gerçekten, kendi arşivlerini araştırmamış olduğu gözüküyor ama sadece kendi arşivlerini değil, Amerikan arşivlerini de araştırmamış, diğer ülke arşivlerini de araştırmamış. Şurada, sadece, elimde 1922 yılı Kasımında Birleşmiş Milletler tarafından yapılmış bir çalışma var. Bu çalışmayı yapanlar, Amerikalılar ve İngilizler. Bu çalışmada, dünyanın hangi ülkesinde ne kadar Ermeni olduğu tespiti yapılmış ve bu Ermenilerden ne kadarının Türkiye'den göç etmiş Ermeniler olduğunu belirtmiş. Bu belgeye göre, Türkiye'den 817.873 Ermeni'nin başka ülkelere göç ettiği, ayrıca 95 bin Ermeni'nin Türkiye'de Müslümanlığı kabul ettiği ve yukarıdaki rakama dâhil olmadığı, yine Türkiye'de -İstanbul'da- 149.998 Ermeni'nin Ermeni kimliğiyle, yine Anadolu'da da 131.175 Ermeni'nin Ermeni kimliğiyle yer aldığını belirtiyor ki zaten, sadece bunları bile bir araya getirsek, 1 milyon 200 bin Ermeni'nin, 1922 Kasımı itibarıyla, bütün savaşların bittiği dönem sonrasında hayatta olduğu görülüyor.

Tabii ki bunu bir yana bırakıyorlar, buna bakmıyorlar ve tutup birtakım uyduruk belgeler ortaya çıkarıyorlar. Bunu yapanların ismi meşhurdur, bu konuyu araştıranların, "Andonyan belgeleri" denir buna. Andonyan aslında nerede yaşıyor? Marsilya'da yaşıyor yani Fransa'da yaşıyor. Bugün tasarıyı veren de Marsilyalı bir milletvekili. Ama Andonyan? Şu elimde gördüğünüz belgede, Amerika'ya göç edenlerin, Baltimore ve New York limanlarına giden gemilerin yolcu defterlerini inceledik. O yolcu defterlerinde kimlerin Amerika'ya göç ettiği  yazılı.  Andonyan'ın da kendi çocuklarıyla birlikte hangi kamarada hangi gemiyle seyahat ettiklerine kadar kayıtlı elimizde. Dolayısıyla, uyduruk belgelerle ortaya çıkanların muhakkak ki sonunda hüsrana uğrayacakları kaçınılmazdır. Zira, tarih bilgisi, tarih değerlendirmesi uydurmalarla elde edilmez. Biz bugün Türkiye'de her konuyu araştırma durumunda olmak zorundayız yani Menemen olaylarını da araştıralım, istiklal mahkemelerini de araştıralım, Dersim meselesini de araştıralım ve bunu kapsamlı şekilde yapalım Türkiye olarak. Her şey gün yüzüne çıksın. Ne olup olmadığı ortaya konulsun. Bizim bu konularda alnımızın ak olduğunu düşünüyorum. Ermeni konusu, özellikle hele "soykırım" olarak adlandırılan bir iddia tamamen soykırımın kabul edildiği 1948'den önceki döneme aittir, 1915'e aittir.

1915'te soykırım olmuş mudur, olmamış mıdır? Ermeniler hangi ölçüde katledilmiştir, katledilmemiştir? Biz bunların araştırmasını çok iyi yapmış bir durumdayız Türkiye olarak. En azından şunu ifade edeyim: Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihçiler komisyonu kurulmasını teklif etti. Gerçekten de biz Türk milleti olarak bu konularda alnımız ak olan milletlerden bir tanesiyiz. Çünkü imparatorluk kuruyorsanız -imparatorluklar millî devlet değildir arkadaşlar- imparatorluklar çok milletli, milleti içinde barındıran devletlerdir. Türkler bir kere imparatorluk kurmamıştır, tarihte çok imparatorluklar kurmuştur Türkler ve farklı  milletleri, dinleri, ırkları  bir arada tutabilmiştir, bu başarıyı gösteren bir kültüre sahip olmuştur. Dolayısıyla, biz Ermenileri eğer yok edecek olsaydık veya yok etme düşüncesinde olsaydık Selçuklu döneminde de Ermeniler vardı, Osmanlılar döneminde de Ermeniler vardı ve dokuz yüz yıl  bekledikten sonra Ermenileri yok etmeye çalışmazdık.

Dolayısıyla, bu konuda da özellikle -dediğim gibi- Cenevre arşivlerini tamamen tarafsız arşivler olarak göz önüne aldığınızda ne kadar Ermeni'nin ölüp ölmediğini ortaya koyabiliyorsunuz. Evet Ermeniler ölmüştür, Ermenilerden ölenlerin miktarını burada açık ve net olarak tarihçi olarak söylüyorum, siyasi şeylerden uzak olarak söylüyorum: "Anadolu'da Sevk ve İskân Kanunu çerçevesinde değişik yerlerden gönderilen Ermenilerin yani Suriye'ye gönderilen Ermenilerin 500 tanesi, 500 kişilik bir kafile, Erzurum ve Erzincan arasındaki bir bölgede Kürt eşkıyasının saldırısı sonucu katledilmiştir." demektedir belgeler.

Ayrıca bunun dışında Diyarbakır'dan Halep'e gönderilen 2 bin kişilik bir Ermeni kafilesinin Meskene bölgesinde -ki bugün Suriye'dedir- 2 bin kişilik kafile Urban eşkıyası tarafından katledilmiştir, bu da doğrudur. Onun dışında?

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Faturayı Kürtlere ve Araplara kestiniz!

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Dikkat edin, bir dakika, Kürtlere?

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Faturayı Kürtlere ve Araplara kestiniz! İttihat ve Terakkicilerin hepsi katil!

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Bir dakika dinleyin lütfen.

Evet, belgelerde ne yazıyorsa onu söylüyorum. Thomas Mıgırdıçyan da şunu söylüyor: "Kürtlerin saldırıları, Ermenilerin katliamı" diyor. Bunlardan, bakın, bugüne kadar hiç söz etmedim ama bak, öldürülenlerden bahsediyorum.

Yine, Dersim bölgesinde iki kafilenin katledildiği söyleniyor ve "Bir daha buradan nakledilmesin, buraya hâkim değiliz." deniyor.

Yine, Diyarbakır bölgesinde kamplarda bulunan Ermenilerden iki üç gün boyunca 700 kişilik Ermenilerin alındığı ve koyun gibi boğazlattırıldığı ifade ediliyor. Hepsini topladığınız zaman 8 bin civarında Ermeni'nin katledilmiş olduğu görülüyor bu belgelerde.

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Ermeni Zohrab'ı kim öldürdü?

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Ayrıca hastalıktan ölen Ermenilerin sayısı 37 bin ila 40 bin arasında ama asıl Ermenilerin kaybı Eçmiyazin'de 160 bin Ermeni'nin açlıktan ölmesidir ama bu Rusya sınırındadır.

Yine, Ahılkelek'te 30 bin Ermeni de koleradan hayatını kaybetmiştir. Fransa için ölen Ermenileri, İngiliz ordusundaki Ermenileri, 1917'den sonra Ermenilerle ve Gürcülerle yapılan savaşlar sonrasında ölenleri göz önüne alırsanız, kalan nüfusla ölenleri birleştirdiğinizde mevcut Ermeni nüfusunun ortaya konduğunu görebilirsiniz.

Bunun en önemli kaynaklarından, soykırım olmadığının kaynaklarından biri de 1915'te Ermeni kafilelerine saldıranların Osmanlı devletinden tutuklanıp divanıharbe çıkarıldığı ve mahkûm edildiğidir. Dediğim gibi, bu belgede de bu mahkûmiyetin örneklerini görüyorsunuz. Aynen şunu söylüyor: "Çete Reisi Sirozlu Çerkez Ahmet bin Recep, Ermeni muhacirlerini katl ve emvalini selbetmekten cezası idam, tasdik edilerek infaz edilmiştir."

Yine, başka bir kişiyle ilgili Çete Reisi Dersaadetli Halil bin Mehmet Ali, Ermeni muhacirlerinin emval ve eşyalarını tazyik suretiyle gasbetmekten yine idama mahkûm edildiğini ve infaz edildiğini ifade ediyor ki zaten suçlu olanların ortadan kaldırılması yani mahkemeyle cezalandırılması zaten uluslararası hukuka göre bir soykırım olmadığını ortaya koyuyor.

Bu vesileyle yüce Meclisi  saygıyla selamlıyorum, saygılarımı arz ediyorum.

Teşekkür ederim. (MHP, AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

ALTAN TAN (Diyarbakır) - AK PARTİ niye alkışlıyor, onu anlamadım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Halaçoğlu.