GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:78
Tarih:14.03.2012

MHP GRUBU ADINA ALİ HALAMAN (Adana) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; afet riski altındaki alanların kentsel dönüşümü hakkında Milliyetçi Hareket Partisi ve şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Afet riski altındaki alanların kentsel dönüşümü? Bilindiği üzere ülkemizin çok önemli bir kısmı, başta deprem bölgesi olmak üzere tabii afetler riski taşımaktadır. Buna rağmen mevcut yapıların büyük bir kısmının muhtemel afetlere karşı dayanıklı olmadıkları ve orta şiddetteki bir depremde bile ağır derecede hasar görüp yıkıldıkları, bundan dolayı sosyoekonomik problemlerin yaşandığı ve devletin beklenmedik bir anda büyük mali külfetler ile karşı karşıya kaldığı bilinmektedir. Türkiye'de "kentsel dönüşüm" deyince akıllara gecekondu bölgelerinin dönüşümü geliyor. Kentsel dönüşümün doğasına aykırı olarak kentlerin farklı problemlerine karşı tek ve aynı çözümler uygulanıyor. Dönüşüm sorunları fiziksel mekânın dönüşümüne indirgenerek ekonomik, sosyal, kültürel boyutlar genellikle dikkate alınmıyor. Kentsel dönüşüm, faaliyet alanı ve doğası gereği mevcut şehrin yapısına ve burada yaşayan insanların fiziksel, sosyal, ekonomik geleceği üzerine ve buna bağlı olarak da kentin bütün geleneklerine etki ediyor. Bu nedenle, bütün planlama çalışmalarında sosyologlar, ekonomistler, mühendisler, mimarlar, plancılar, peyzaj mimarları gibi farklı disiplinde olan insanların birlikte çalışması gerekiyor. Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nda, riskli yapıların Bakanlığa veya ilgili idareye devri sonunda bu yapıların yerine ne yapılacağı bu kanunda belirtilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, kanun tasarısında risk taşımayan alanların da gerek görülürse riskli alan gibi kabul edileceği değerlendirilerek kamu arazilerinin "risk taşıyor" yaftasıyla suistimale açık hâle getirilme riski  bulunmaktadır. Son yıllarda alışkanlık hâline gelen, her yeni yasal düzenlemede yasanın amacına ilişkin düzenlemeler yapılırken gizlenen yerel yönetimlere ait görev ve yetkilerin merkeze taşınması ve kentsel rantların yönlendirilmesine ilişkin yetkilerin merkezî olarak kullanılmasının önünü açacak düzenlemelerin bir araya sıkıştırılması veya bunun politika hâline getirilmesinin bu düzenlemede egemen olduğu görülmektedir.

Kanun tasarısında belirlenen alanların içerisinde kalıp da riskli yapılar dışında kalan yapıların Bakanlıkça uygun görülenlerin bu yasa kapsamı içerisine alınması, sağlam yapıların da yıkılmasına karar verilmesi nedeniyle mülk sahibinin elindeki sağlam yapısını bir anda kaybetme riski bulunmakta olup, yıktırıldığı takdirde kat karşılığı yeniden yaptırıldığında mülkünün yaklaşık yarısını kaybetme riski bulunmaktadır. Anlaşmazlık hâlinde ise tüm haklarını 2/3 çoğunluğa veya hazineye devretmek zorunda bırakılmakta. Bu nedenle, mülkiyet hakkı ile kat mülkiyeti ve irtifak haklarına aykırı olarak mülkiyet sahiplerinin "Anlaşmaya varmadı." diyerek yerlerinin rayiç bedel karşılığı satılması ya da maliyece el konulması ile sağlam yapının riskli bölgede kaldığı için plan içerisine alınması ve Maliyeye veya idareye el koyma yetkisinin verilmesi birçok haksızlıkları beraberinde getirecek uygulamalara neden olabilecek mahiyet taşımaktadır.

Bu tasarının yasalaşması durumunda Bakanlar Kurulu, Bakanlık ve TOKİ'nin "Yüzde 90'ı risk altında." gerekçesiyle, ülke toprağı hiçbir kayıt ve koşula bağlı olmaksızın, istediği imar hareketine açabilecektir. Uygulamada gerek bölge halkının hakkını gerekse kamu yararını koruma altına alan yasa hükümleri devre dışı bırakılmakta ve idarenin denetim yollarından olan yargısal denetim yolu kapatılmaktadır.

Kendini hukukla sınırlandırmayan, kişilere hukuk güvenliği tanımayan bu tasarının yasalaşması demek, yasama organının kendi varlık gerekçesine aykırı olarak sosyal hukuk devleti ilkesinden kamu adına vazgeçmesi anlamına gelmektedir.

Tasarı, iş, işlem ve araçları ile bizatihi kendisi yakın bir tehlike arz etmektedir. Tasarının yasalaşması hâlinde, kamu ve özel mülkiyet idari kararla alınıp satılabilir, yaptırılabilir, dönüştürülebilir, gerek toplu gerekse zorunlu iskân olabilir, toplulaştırılıp dağıtılabilir.

Bugün gelinen durum kısaca şudur: Geçmiş yıllarda 2/B arazilerinden parsel satın alarak evini yapmış, varını yoğunu bu evin yapılması için harcamış olan yoksul kesimlere, yapılmak istenen 2/B ile ilgili yasal düzenlemeyle aynı parsel yeniden, bu kez devlet eliyle satılacaktır. Bu satışla yeni bir borç yükü altına girecek olan vatandaşların evleri, afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi amaçlı yasa gereğince yıkılması gereken yapılardan olup, bu kişiler gerek yıkım nedeniyle ve gerekse yapılacak yeni yapılar için bir kez daha borçlandırılacaklardır.

Sayın milletvekilleri, iki yasa tasarısı bir arada değerlendirildiğinde; eğer Hükûmet her iki yasal düzenleme konusunda samimi ise özellikle 2/B arazilerinde yaşayan vatandaşlar açısından kabul edilemez bir sürece doğru gidilmektedir. Tersi durum ise bu alanlarda var olan riskli yapıların tapulanarak affedilmesi, yaşayanların kendi kaderine terk edilmesi anlamına gelecektir.

Tasarının bu hâliyle yasalaşması, ülkemizde kentleşme konusunda izlenen ikiyüzlü politikanın sürdürülmesi, bir yandan riskli yapı ilan edilen yapıların yıkıldığı, diğer yandan yeni riskli yapıların üretiminin sürdüğü, afet riski gerekçe gösterilerek tüm kentlerimizin bir rant aktarım alanı hâline dönüştürüldüğü, hukuk devleti ilkesinin yerle bir edildiği bir gerçekliğe doğru yol almak demektir.

Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı, ülkemizin gerçek ihtiyacı olan, kentlerin afetlere karşı duyarlı sakınım içerikli planlanmasını, denetimsiz ve mühendislik hizmeti almamış yapılaşmanın engellenmesini sağlayacak bir düzenleme olmaktan oldukça uzaktır.

Sayın milletvekilleri, afet riskinin azaltılması gerekçesi ile hazırlanan tasarıda var olan yaşamın gerçek sigortası olan ormanlar, meralar, sulak alanlar, kıyılar, tarım alanları gibi doğal varlıkların talanına olanak sağlayacak, yeni afetlerin oluşmasına neden olacak yaklaşımdan vazgeçilmelidir.

Getirilen düzenleme ile köye dönüş projesi kapsamında yeni yerleşim alanları açarken, açılan alanların sınıflandırılarak, amaç ve niteliğini kaybetmiş ya da kaybetmekte olan yerler seçilmeli ve orman, mera ve hazine arsa ve arazileri ile devletin hüküm ve tasarrufundaki yerlerin kullanılmasında sınırlar iyi belirlenmeliyken buna riayet edilmemiştir. Ayrıca kıyı şeridinde ya da büyük şehirlere yakın yeni rant kapılarının açılmasında ve yöre halkının kendi köy sınırları içerisinden çıkarılarak bölgesel göçlere neden olacak yerleşim yerlerinin oluşmasında belirsizlikleri içinde barındıran hükümler bulunmaktadır. Tasarı, temel hak ve özgürlükleri gözeten, ülke kaynaklarını yok etmeyen, sosyal devlet ilkesini önemseyen, bütünlükçü ve idareyi de bağlayan tutarlı bir düzenleme ile, tüm ilgili tarafların katılımı ile hazırlanmalıdır.

Hayırlı olmasını dilerim. Bu duygu, düşüncelerle yüce heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Halaman.