| Konu: | AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 14.03.2012 |
REŞAT DOĞRU (Tokat) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın 3'üncü maddesinin 7'nci fıkrasına vermiş olduğumuz önergeyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Önergemizde istediğimiz, afet riski altında bulunmayan ve yapısının depreme dayanıklılığı tespit edilen tüm yapı ve tesislerin bu yasa kapsamı içerisine alınması değer ve zaman kaybı taşımaktadır. Bu değişiklik ile hak sahiplerinin haklarının korunması amaçlanmaktadır.
Çıkarmakta olduğumuz bu kanun bence çok önemli bir kanun ve geç kalınmış olan bir kanundur. Yalnız, tabii, çıkarılırken de insanların akıllarına da çeşitli konular gelmektedir. Özellikle Atatürk Orman Çiftliğiyle ilgili olan bölümlerde bir rant kokusu olduğu insanlarımızın birçoğunun zihninde bir şüphe arz etmektedir.
Bakınız, son zamanlarda Atatürk Orman Çiftliği üzerinde çok ciddi oyunlar oynandığı da görülmektedir. Özellikle bugünlerde tam Atatürk Orman Çiftliğinin kenarında çok geniş bir şekilde bir yol yapılmakta, üzerine de köprüler yapılmaktadır. Bunların etrafında da çeşitli iş yerlerinin açılacağı ve o iş yerlerinin de dağıtılacağı noktasında insanların birçoğunda dedikodu şeklinde bazı görüşler vardır. Bu noktalar itibarıyla da acaba buralara yapılmakta olan bu şekilde yapıların kimlere verileceği veyahut da verilmesi esnasında ne tür bir yol izleneceği de herkes tarafından takip edilmektedir. Bundan dolayı da çıkartmakta olduğumuz kanunun rant kanunu hâline getirilmesi çok yanlış olacaktır ve insanların kafasında da bu yönlü olarak ciddi sorular vardır.
Tabii bunların yanında depremle ilgili de ülkemizin çok ciddi sıkıntıları vardır. Ülkemiz yoğun bir deprem kuşağında bulunmaktadır. Ülkemizin her tarafında olduğu gibi, Kuzey Anadolu Fay Hattı bölgesinde bulunan Tokat, Amasya, Çorum, Gümüşhane, Erzincan, Erzurum gibi bütün illerimizde başta devlet binaları olmak üzere bütün binalar deprem dayanıklılık testinden geçirilmelidir. Bu noktada da çok geç kalındığı kanaatindeyim. Zaman zaman, bunları müteaddit defalar Türkiye Büyük Millet Meclisinin de gündemine getirmiş olmamıza rağmen hiçbir çalışma yapılmamıştır.
Tahmin ediyorum, inanıyorum ki inşallah bu kanunun çıkmasıyla beraber uygulamasında da çok şiddetli ve süratli bir şekilde bir zaman sürecine geçilir ve bu illerimizin hepsinde bir depremle karşılaşmadan da bu yönlü olarak çalışmaların hepsi tamamlanmış olur. Sağlıksız binalar yerine yeni binalar yapılması, hatta binaların da süratli bir şekilde dayanıklılıklarının sağlanması gerekmektedir.
Ülkemiz her an afete maruz kalan bölgeler içerisinde olduğundan kentsel dönüşümle ilgili bu tür konuların çok öncelerden yapılması gerekiyordu. Yaklaşık olarak on yıldan beri tek başına iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisinin bu sorunları çoktan çözmesi gerekirdi diye düşünüyorum.
Sayın milletvekilleri, bu depremler de sadece ülkemizde olmuyor, diğer dünya ülkelerinde de olmaktadır. Düşündürücü yanı, bu çok büyük depremlerde bizim ülkemizdeki kadar can ve mal kaybının olmadığıdır. Bunun başlıca nedeni de herhâlde daha önceki depremlerden ders alınmakta, gereken tedbirler de ciddi manada alınmaktadır.
Türkiye topraklarının yüzde 96'sı deprem tehlikesiyle karşı karşıyadır. Nüfusumuzun yüzde 98'i de deprem riski altındadır. Büyük sanayi merkezlerinin yüzde 98'i, barajlarımızın da, enteresandır, yüzde 92,5'u deprem bölgesindedir. Bizlerin bu gerçekleri göz önünde bulundurarak teknik ve teorik olarak en gencinden en yaşlısına kadar deprem riskine karşı önceden hazırlıklı bulunmamız gerekmektedir. Bunun için de gerekli bilgilerin insanlarımıza küçük yaşlardan itibaren bir kültür olarak verilmesi gereklidir diye düşünüyorum.
Ülkemizin büyük bölümünü kapsayan Kuzey Anadolu Fay Hattı batısında Saros Körfezi'nden başlayarak Varto'ya kadar uzanır. Bu hatta da sık sık büyük depremler olmaktadır. Karadeniz Bölgesi'ndeki bu fay hattı üzerindeki il ve ilçelerdeki, başta resmî binalar olmak üzere, bütün binaların hepsi çok süratli bir şekilde gözden geçirilmeli ama bunun yanında da çok sağlıksız yapıların olduğu da göz önüne alınmalıdır. Özellikle bazı yerleşim yerlerinde itfaiye ve kurtarma araçları çok katlı binaların altında görev yapmaktadır. Bu enteresandır. Olası bir depremde bina yıkılırsa bütün araçlar enkaz altında kalacaktır. Bu gibi durumlar tespit edilerek en azından araçların kullanılması için gerekli yollar aranmalı, en azından itfaiyelerin daha açık alanlarda görev yapabileceği alanlara çekilmesi sağlanmalıdır.
Ülkemizin depremlerden dolayı çok can kaybı olmuştur, çok canımız yanmıştır. Depremden sonra, "Bu yapılmalıydı.", "Şu şöyle olmalıydı." demektense artık çok kesin ve kati çözümler süratli bir şekilde alınmalı ve bu konuda da tavizler verilmemelidir. Bu konuda dünyaya örnek olan Japonya'nın depremle mücadelesi ve depreme dayanıklı binaları model olarak incelenmelidir. Ülkemizin coğrafi konumu nedeniyle depremle yaşamayı öğrenmemiz gerekmektedir. Depremden sonra bol bol programlar yapıp "Şunlar yapılsaydı." diyeceğimize, depremden önce çok ciddi tedbirler alınmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlayınız.
REŞAT DOĞRU (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Unutulmamalıdır ki deprem öldürmez, çürük yapılar öldürür diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Doğru.