| Konu: | TÜRKİYE CUMHURİYETİ EMEKLİ SANDIĞI KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 45 |
| Tarih: | 22.12.2011 |
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ekonomi literatürüne AKP Hükûmetince kazandırılan ve kırk yıllık zam kelimesinin yerine ikâme edilen güncelleme kelimesinden yola çıkarak bu önergemizde 2'nci maddede yer alan "çerçevesinde" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve güncelleme yapılmak suretiyle" ibaresinin eklenmesini teklif ediyoruz.
İştirakçilere çalıştıkları sürenin karşılığı olan emekli ikramiyelerinin günün şartlarına göre güncellenerek ödenmesi murat edilmiştir bu önergeyle. Bir şeyleri düzeltelim derken nasıl yeni adaletsizliklere yol açıyoruz güzel bir örnek.
Değerli arkadaşlar, Bilecik-Bozüyük'ten Erdoğan Demirkol bir mektup göndermiş grubumuza. Diyor ki Sayın Demirkol, devlet memuruyken 1991 yılında on dört yıl iki ay hizmetim üzerine istifa ederek memuriyetten ayrıldım, 94'te sigortadan emekli oldum, ikramiye alamadım. Bir buçuk yıl mahkemede davam devam ederken Anayasa Mahkemesi kararı ile tam olumlu bir sürece girerken öğreniyorum Meclise gelen tasarıyla asgari on beş yıl çalışma şartı getiriyorsunuz, on dört yıl iki ay hizmet etmiş olmam dolayısıyla yine bana mahkemenin kapısını gösteriyorsunuz. Vatandaşınıza ne diye eziyet ediyorsunuz? Hizmet süremin karşılığı kadar ikramiye alabilmemin önündeki engellerin kaldırılmasını ya da bir makul süreye çekilmesini rica ediyor.
Değerli arkadaşlar, bu talep haklı bir talep. Ama AKP maalesef kamuoyu önüne çıkardığı hesapları ve rakamları işine geldiği şekilde yapmakta, rakamlara takla attırmakta, bazı hesapların içerisine gizlemektedir. Enflasyon hesapları da böyledir. Zorunlu mallardaki fiyat artışları açıkça, kayak takımı, dalış tüpü, tenis topu gibi günlük hayatta kimsenin kullanmadığı bir kısım lüks malların fiyatlarındaki artış içerisine yedirilerek farklı sonuçlar elde edilmektedir. Sonra kamuoyuna dönüp tek haneli enflasyon rakamlarından bahsedilerek emekli aylıklarına da buna göre artışlar verilmektedir. Bugün zorunlu gıda maddelerindeki fiyat artışları asgari yüzde 20 ilâ 25'tir ancak maaş artışları yüzde 3 artı 3, 4 artı 4. Emeklilerimiz ve diğer sabit ücretli kesimler gittikçe yoksullaşmakta, aile dramları yaşanmaktadır. Keşke biz yanlış olsak, sizin hesaplarınız doğru çıksa! Ancak sorun bu değil değerli arkadaşlar, sorun muhalefetin ikna edilmesi değil. Sorun, toplumsal iç barış, huzur ve adalet sorunudur. Sakın bu tespitlerimize, "2002'de, sizin zamanınızda böyleydi." ya da "Bakın, bu millet bizi yüzde 50 oy ile iktidar yaptı, kendinize bakın." demeyin, çünkü bu savunma, yaklaşık 10 milyon emeklinin yahut milyonlarca işçi, memur, çiftçi, esnafın sorunlarını çözmüyor. Yaratılan gelirin adil paylaşımından bahsediyoruz.
Arkadaşlar, Türkiye'de iki ülke var: Birisi, Avrupa, Amerika'dan zengin bir kesim, diğeri ise Nijer, Burundi gibi ülkelerde yaşayan insanların standartlarında yaşıyor. Bu ikilem, toplumsal huzuru ortadan kaldırır. Bundan dolayı, Sayın Hükûmet, etnik meseleleri kaşıyacağına emekli açılımı, işçi memur açılımı yap; ülkenin asıl sorunu kitlelerin yoksulluğu.
Değerli milletvekilleri, herkesin hanesinde bir ya da birden fazla emeklisi var. Anası, babası, kardeşleri, eşi, akraba, yakınları hatta buraya milletvekili olarak gelirken kursağınızda bir emeklinin emeğinin karşılığında aldığı ücretin sağladığı lokmalar var. Şimdi, bu cefakâr insanlara, sevdiklerimize boyun borcu olan teşekkürlerimizi ödemenin tam zamanı. Gelin, yasak savma babından değil de intibak yasasını bir an önce çıkaralım ve şu ilaç fiyatlarından da 1 lirayı kaldıralım kıymetli arkadaşlar. Çünkü, siz, geçmişi kötülerken "70 sente muhtaç hâle getirdiniz." diyordunuz. Bakın, neredeyse, Türkiye Cumhuriyeti'ni sağlık sektöründe 1 liraya muhtaç hâle getirmişsiniz.
Bu insanlar sadaka, zekat istemiyorlar değerli arkadaşlar. Hayatlarının en güzel yıllarını milletine vakfetmiş, devletine hizmet ile geçirmiş emekli kardeşlerimiz, kendi Meclislerinden haklarının verilmesini istiyor. "Kaynak yok, bütçe imkânları kısıtlı." falan demeyin, hükûmet edesiniz diye, çare makamı olasınız diye yetkilendirilen sizsiniz. Var olan kaynakları harcamak değildir sadece hükûmet etmek, aynı zamanda kaynak yaratmak, imkân oluşturmaktır. Demokrasilerde yapan kalır, yapamayan gider. Yapamayacağız diyorsanız hiç kimse vazgeçilmez değildir, bırakınız yapanlar gelsin.
Önergeyi desteklemenizi bekliyor, yüce Meclisi ve aziz milletimizi şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.