| Konu: | AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 79 |
| Tarih: | 15.03.2012 |
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 180 sıra sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın 5'inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bütün kanunlarda olduğu gibi iktidar alışkanlıklarından vazgeçemiyor. Şimdi, kanun önünde herkes eşittir. Tasarıda "Anlaşma ile tahliye edilen yapıların mâliklerine veya mâlik olmasalar bile kiracı veya sınırlı aynî hak sahibi olarak bu yapılarda ikamet edenlere veya bu yapılarda işyeri bulunanlara geçici konut veya işyeri tahsisi ya da kira yardımı yapılabilir." hükmü yer almaktadır. Bu ifade içerisinde bir keyfîlik barındırmaktadır. Devlet, herkese eşit davranmak durumundadır. Bu durumda ya "yapılır" diyeceğiz ya da "yapılmaz" diyeceğiz. Yapılabilir işi, işin bir defa belirsizliğini, keyfîliğini, yandaşa, yoldaşa kolaylık sağlamanın işaretini bize göstermektedir.
Kira yardımının hangi kriterlere göre yapılacağı da gene kanunda hiçbir şekilde belli değildir. Bu kanun, ülkemizin önemli bir sorununa çözüm üretiyor gibi gösterilmektedir ancak iktidar on yıldır bu konuda alınması gereken tedbirlerin çoğunu almamıştır. Ülke topraklarımızın önemli bir kısmı afet riski altındadır. Bu bakımdan, nerelere yerleşim yapılacağı, yapılmasının uygun olacağı, nerelere yerleşim yapılmasının uygun olmayacağına dair, on yıllık iktidarınız döneminde kapsamlı bir çalışma yaparak Türkiye'deki belediyelere bu konuda ciddi bir bilgilendirme ve gerekli yönlendirme çalışmasını bugüne kadar yapmadınız. Yine, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kendi asli görevi olan kadastro çalışmalarını tamamlamadı bugüne kadar. Kadastro çalışmalarının tamamlanmaması imar çalışmalarını aksatmıştır. "2/B" konusu on yıllık iktidarınız döneminde çözüme kavuşturulmamıştır. Bu da ülkemizin önemli bir bölgesinde imar konusunu çözümsüz bırakmıştır.
Buradan gelmek istediğim şudur: Mevcut yapıları yeniden düzenlemeden önce, mevcut yapıları, kentleri dönüştürmeden önce, şu anda yapılmakta olanları önce sağlam yapmayı becermemiz lazım. Bu da sizin göreviniz, bugüne kadar bu konuda hiçbir şey yapmadınız. Ancak bundan önce, ülkemizdeki imar çalışmalarının yapılarak yeni yapılan yapıların düzenli, sağlam ve afetlere karşı dayanıklı olmasının sağlanması çok önem arz etmektedir. Bu vesileyle, kaçak yapılaşmanın da önü alınabilir.
Bugün Türkiye'de ciddi bir kaçak yapılaşma sorunu vardır. Bu sorunun temelinde de imar planlarının yetersizliği, gerçekçilikten uzak bir şekilde yapılması yatmaktadır ama tabii ki imar planlarının yapılabilmesi için de bazı meselelerin çözülmesi lazım. İmar planlarının yapılabilmesi için? Mesela kendi mensubu olduğum Muğla ilindeki sorunlardan size birazcık bahsedeyim: Muğla ilinin nüfusunun yüzde 58'i köylerde yaşıyor. Ancak yukarıda bahsettiğim gibi kadastro çalışmalarının tamamlanamaması, 2/B sorununun bugüne kadar çözümlenememesi, kıyı mevzuatı, sit alanları gibi sebeplerle Muğla'nın köylerinde vatandaşlarımız kendilerine ya da çocuklarına ev yapamamaktadır çünkü bu bahsettiğim eksikliklerden dolayı Muğla'nın köylerinde imar planları gerçekleştirilememiştir bugüne kadar. Dolayısıyla vatandaş yapısını kaçak yapmakta. Yapı kaçak yapılınca hem vatandaş bir sürü cezai yaptırımla karşı karşıya kalmaktadır hem de yapı kaçak olduğu için bu yapılar denetlenemediği için Muğla'da yaşanacak bir depremde, bir selde bu yapıların ciddi zararlar görmesi maalesef engellenemeyecektir.
Ayrıca, kentsel dönüşüm yapılırken, siz bugüne kadar ilçe belediyelerinin çoğunu kentsel dönüşüm yapamaz hâle getirdiniz çünkü büyükşehir belediyelerinden izin almadan hiçbir ilçe belediyesinin kentsel dönüşüm yapması mümkün değil. Siz, önce, kentsel dönüşüm yapmak isteyenlerin önünü açmak varken, bütün yetkileri kendinizde toplayarak aslında bir kentsel dönüşüm, bir afetin engellenmesi değil, yeni bir afetin kapısını da aralamaktasınız.
Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Erdoğan.