GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BASIN VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE İLİŞKİN
Yasama Yılı:2
Birleşim:47
Tarih:04.01.2012

OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; huzurunuza, uzun süredir kanayan ama sizin, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisine mensup milletvekillerimizin görmezden geldikleri bir yaraya dikkatinizi bir kere de ben çekeyim diye çıktım. İtiraf edeyim ki, vicdanlarınızı harekete geçirebileceğim konusunda fazla iyimser değilim ama yine de umutsuz olmak istemiyorum.

Değerli milletvekilleri, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisine mensup arkadaşlar; siz, 2001 yılının ağustos ayında kurduğunuz partiyle kamuoyunun karşısına çıktınız. Bu ülkeye daha önce görmediğimiz kadar özgürlük vaddettiniz. Daha öncekilerden çok daha iyi bir demokrasi ve daha öncekilerden çok daha ciddi bir hukuk devleti inşa etmek vaadiyle iktidara geldiniz. Bugün, yani iktidarınızın dokuzuncu yılını da geride bıraktığımız tarihte Türkiye'nin adı "dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi"ne döndü. Artık sokaktaki adamın bile bildiğini tekrarlayacak, yani Türk gazetecilerinin daha üç kuşak öncesine kadar içinde yamyamların yaşadığı ülkelerdeki meslektaşlarının özgürlüğüne gıptayla baktığından söz edecek değilim. Arzu ederseniz bu ülkelerin listesini hemen takdim edebilirim. Genel kabul görmüş uluslararası ölçümler Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı sayesinde bir Türk gazetecisinin Moğolistan'daki, Tacikistan'daki ve Bangladeş'teki meslektaşı kadar bile özgür olmadığını söylüyor. Çok merak ediyorum, siz bu gerçekleri görmüyor musunuz? Görüyorsanız vicdanınızın sesini nasıl bastırabiliyorsunuz? Bakıyorum, sözcüleriniz Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında demokrasimizin çok geliştiğini söylüyor, "Daha önce tabu olan birçok konu, şimdi rahatça ele alınabiliyor, yazılabiliyor." diyorlar. Bir bakıma doğru tespitler bunlar. Gerçekten, önceki yıllarda üstüne gidilemeyen, âdeta dokunulmazlık imtiyazı yaşayan silahlı kuvvetlerimize, şimdi, herkes ağzına gelen her şeyi söylüyor çünkü silahlı kuvvetler bir iktidar odağı olmaktan çıktı.

Peki, madem herkes çok özgür, bana lütfen söyler misiniz, bugün Türkiye'de, Sayın Başbakanı kızdırması ihtimali olan herhangi bir şey yazabilen var mı? Bırakın başkasını, aranızda, Başbakanı kızdırmış olabileceğini fark edince etkin pişmanlık yoluyla af dilemeyen kaldı mı?

Açık konuşalım dostlarım, özgürlük, düşüncelerinizi, eleştirilerinizi, iktidar sahibinin yüzüne karşı güvenle ifade ettiğiniz zaman var demektir.

Sadece Başbakanı değil, bugün iktidarınızın gizli ortağı olduğunu herkesin bildiği bir cemaati de kimse yazamıyor, hatta o cemaatten artık siz de korkuyorsunuz çünkü Ahmet Şık'ın ifadesiyle "Dokunan yanıyor." Örnek isterseniz, Silivri'ye kimler atılmış, Oda TV davasının sanıkları kimlermiş, neden tutuklanmışlar, lütfen bakınız.

Değerli milletvekilleri, özellikle siz Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlar, bakınız, artık, demokrasiye bağlı olduğunuza inanan kalmadı. Türkiye'deki ifade özgürlüğünden söz edip de hakkınızda olumlu söz söyleyen bir tek resmî rapor, bir tek saygın meslek kuruluşu yok. Avrupa Birliğinin, Avrupa Konseyinin, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütünün bu konudaki söyledikleri, kavgada söylenmeyecek kadar ağır şeyler.

Dostça söylüyorum arkadaşlar, adınız "zalim"e çıktı. Nitekim, iktidarınızın tavsiyesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıçlığına getirilen Profesör Doktor Işıl Karakaş bile en sonunda "Türkiye, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü konusunda en kötü durumdaki devlet diyebilirim." diyerek isyanını dile getirdi.

Ben tekrar vicdanlarınıza hitap ederek soruyorum: Bize ve daha doğrusu Türk insanına vadettiğiniz Türkiye bu muydu? Bu soruya dürüstçe "Evet, buydu, diyenler ellerini kaldırsınlar." desem kaçınız elinizi kaldırabileceksiniz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OSMAN OKTAY EKŞİ (Devamla) - Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ekşi.