| Konu: | 375 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 47 |
| Tarih: | 04.01.2012 |
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 112 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bu teklifle "eşit işe eşit ücret" diye adlandırılan 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen düzenlemelerden Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve bu Başkanlığa ait unvanlar çıkarılmaktadır. Ayrıca, Emniyet Genel Müdürlüğünde görev yapan pilot, uçuş ve görev ekibine ödenen tazminat oranları yeniden belirlenmekte, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan denizaltıcı uzman erbaşlara hâlen ödenmekte olan tazminata ilişkin sehven verilmeyen düzenleme yapılmaktadır. AKP Hükûmetinin "eşit işe eşit ücret" adını verdiği düzenlemesi daha yürürlüğe girmeden delinmektedir. Yani dakika 1, gol 1! Hem de AKP'nin kendi kalesine attığı bir gol.
Bütçe görüşmeleri esnasında 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle ilgili yaptığım değerlendirmelerde yetki kanunu kapsamında mali hakların yer almadığı, bu düzenlemenin Türkiye Büyük Millet Meclisinden kaçırılarak yapıldığı, ayrıca "eşit değerde işe eşit ücret" düzenlemesi niteliğini taşımadığı, dolayısıyla, kaçak yapılan ruhsatsız bir yapı gibi malzemesinin de çürük olmasından bahisle en ufak bir sarsıntıda bu yapının göçeceği benzetmesini yapmıştım.
Nitekim, görüşmekte olduğumuz bu kanun teklifi ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığı kapsam dışına çıkarılmakta olup bu durum "eşit işe eşit ücret" sloganıyla yapılan düzenlemenin aslında "eşit işe eşit ücret" öngörmediğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Teklifin gerekçesinde ve Komisyonda yapılan görüşmeler esnasında sunulan gerekçelerde, "eşit işe eşit ücret" adıyla yapılan düzenlemenin TOKİ çalışanlarının mağduriyetine yol açtığı, TOKİ'nin çok önemli bir kurumumuz olduğu, bu itibarla söz konusu düzenleme kapsamından çıkarılması gerekliliği ortaya konulmuştur.
Bu gerekçeler mutlaka doğrudur, TOKİ çalışanları mağdur olmaktadır ancak Toplu Konut İdaresi Başkanlığı çalışanları açısından ortaya çıkan mağduriyet, birçok bakanlık ve kurum personeli için de söz konusudur. Her bakanlığımız ve kurumumuz önemli hizmetler yürütmektedir. Sadece birini önemli görüp diğerlerini görmezden gelmek dürüst bir yaklaşım değildir. O nedenle, mağdur olan birçok bakanlık ve kurum personeli için de adaletsizlikleri giderecek düzenleme yapılması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, 2 Kasım 2011 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname de önceki örneklerinde olduğu gibi tek taraflı olarak, kapalı kapılar ardında, sosyal tarafların görüşleri alınmadan hazırlanmıştır. Bu noktada, gerek Anayasa gerekse kanunlarla belirtilmiş olmasına rağmen kamu görevlilerinin en temel mali ve sosyal haklarından biri olan ek ödeme ve "eşit işe eşit ücret" konusunun, toplu sözleşme sürecinden kaçırılarak tek taraflı bir düzenleme ile hatta Türkiye Büyük Millet Meclisinden, yasama denetiminden dahi kaçırılarak kanun hükmünde kararname ile düzenlenmesinin yanlış olduğunu vurgulamakta fayda vardır.
Toplu sözleşme masasının konusunu teşkil etmesi gereken ek ödemenin kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmesi, doğru bir yaklaşım olmamıştır.
666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, zaten bölük pörçük olan sistemi daha da karmaşıklaştıran, bazı memurların maaşlarındaki iyileştirmeler dışında ücret rejimine anlamlı bir katkı yapmayan, aksine personel rejimine yeni bir yama daha ekleyen gecekondu niteliğinde bir düzenlemedir.
Yapılan düzenlemeyle kamuda yaklaşık 405 bin çalışanın maaşında -oranları farklı olmakla birlikte- artış sağlanmıştır ancak çoğu memur için kararnameden beklenen umutlar hüsrana dönüşmüştür. Bir tarafta ücretlerinde hiç artış yapılmayan, hatta tazminatları azaltılan kamu görevlileri bulunurken diğer tarafta ücretleri yüksek oranlarda artacak kamu görevlilerinin varlığı çalışma barışının bozulmasına yol açabilecek bir olumsuzluk oluşturmuştur.
Farklı kurumlarda emsali bulunan unvanların ücretleri eşitlenmeye çalışılırken kamu görevlilerinin büyük çoğunluğunu oluşturan öğretmen, din görevlisi, hekim dışı sağlık personeli, polis, subay, astsubay, profesör, doçent, yardımcı doçent, araştırma görevlisi gibi birçok kamu görevlisi görmezden gelinmiş ve bu personele herhangi bir artış yapılmamıştır.
666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'den öğretmenlerimiz maalesef yararlanamamıştır; öğretmenlerimiz yok sayılmıştır, akademik personelimiz yok sayılmıştır. Öğretmenlerimiz, hocalarımız gerçekten hayal kırıklığına uğramıştır. Acaba üniversite hocalarımızın, öğretmenlerimizin nasıl geçindiğinden haberiniz var mı?
Bu düzenlemede polislerimiz görmezden gelinmiştir. Madem polislerimizin ek ödemeleri artırılmadı, bari derece sorunları çözülmeliydi. Lisans ve yüksek lisans mezunu hatta doktora yapan polis memurları emeklilik müktesebi olarak 1'inci dereceyi alamıyorlar ama diğer memurlar alabiliyor.
Sayfa sayfa kararnameler yayınlandı. Nerede eşitlik? Neden böylesi bir eşitsizliği giderecek düzenleme yapmadınız? Polise bu haksızlığı neden reva görüyorsunuz?
KİT'lerde (I) sayılı cetvele tabi olarak çalışan personelden, bölge müdürü, başmüdür, fabrika müdürü, müessese müdürü, işletme müdürü, diğer müdürler ve yardımcıları ile savunma uzmanları ve sivil savunma uzmanlarının ek tazminat oranlarında azalma olmaktadır. Bu durum büyük bir adaletsizlik doğurmakta ve kazanılmış haklardan geriye gidiş anlamını taşımaktadır.
Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresinde çalışan şube müdürleri, müdürler, müdür yardımcıları ve birçok personel mağdur edilmiştir. Defterdarlık uzmanları ve gelir uzmanları merkez ve taşra ayrımı yapılarak yeni bir ayrımcılığa gidilmiştir.
Eşitlik olmadığı, adaletsizlikler yapıldığı öylesine açık ki Türkiye genelindeki vergi dairesi müdür ve müdür yardımcıları cumhuriyet tarihinde ilk kez Maliye Bakanlığı önünde eylem yapmıştır. Yapılan düzenleme ile Sağlık Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, Türkiye İş Kurumu, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı gibi daha birçok bakanlık ve kurumun çalışanları için haksızlık ve eşitsizlikler söz konusudur.
Kurumların teşkilat kanunlarında ve diğer farklı mevzuatlarda öngörülen ikramiye, maktu fazla çalışma ücreti gibi ödemeler 15 Ocak 2012 tarihi itibarıyla sona erdirilmektedir. Bu açıdan bakıldığında bazı unvanların ek ödeme oranlarında çok yüksek artışlar yapılmış gibi görülürken aslında kesilen fazla mesai, ikramiye gibi ödemeler nedeniyle hak kaybı yaşanacak, bazılarında ücret artışı ya hiç olmayacak ya da sınırlı kalacaktır. Kamu personelinin yıllardır özlemle beklediği eşit işe eşit ücret talebinin gerçeğe dönüştürüldüğü söyleniyor. Nerede eşit işe eşit ücret? Bu kanun hükmünde kararnameyi kapalı kapılar ardında dizayn edenler acaba hangi adaleti sağlamışlardır?
Değerli milletvekilleri, Hükûmete altı ay süre ile kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi veren 6223 sayılı Kanun uyarınca, sürenin dolduğu 2 Kasım 2011 tarihine kadar toplam 35 adet kanun hükmünde kararname çıkarılmıştır. Kararnamelerde, bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kuruluşların teşkilat, kadro, görev ve yetkileri ile çalışanların mali ve özlük haklarına ilişkin kapsamlı düzenlemeler yapılmıştır.
Aslında, bu Yetki Kanunu ve gerekçesi, dokuz yıldır işbaşında olan AKP hükûmetlerinin kamu yönetimini, personel rejimini, emeklilik rejimini içinden çıkılmaz bir hâle getirdiğinin ikrarıdır. Bu kanunun gerekçesinde 58, 59 ve 60'ıncı AKP hükûmetleri döneminde yürürlüğe konulan düzenlemelerin kamu yönetimini hantal yapısından kurtarabilmek için yeterli olmadığı açıkça ikrar edilmektedir. Dokuz yıldır Anayasa'yı bile değiştirecek çoğunluğa sahip olan AKP'nin bunları söylüyor olması AKP adına utanılacak bir durumdur.
Çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle yapılan düzenlemelerin yetki kanununun kapsamına uygun olmaması, yapılan düzenlemelerin birbiriyle uyumlu ve tutarlı olmaması, kamu kurumları arasında görev ve yetki çakışmalarının artması, yapılan teşkilat düzenlemelerinin hizmet gereklerine bağlı olmaksızın personelle ilgili sebeplere dayanması, tüm yöneticiler başta olmak üzere mevcut personelin görevlerine son verilerek âdeta bankamatik memuru yapılmaları suretiyle çalışanların onurları ile oynanması, iptal edilen kadrolar yerine yeni kadrolar ihdas edilmesi sebebiyle yapılan düzenlemelerin hizmet icabından olmayıp kadrolaşmaya dönük olduğunun anlaşılması, memurların çalıştıkları yerler dışında merkez ve taşrada görevlendirilmeleri adı altında sürgünlerin yolunun açılması, bu şekilde çalışanlar arasında huzursuzluk ve keyfî uygulamalarla mağduriyetler yaratılması gibi sakıncalı hususlar yer almıştır.
Değerli milletvekilleri, yeni bir personel rejimi ve ücret rejiminin süratle hayata geçirileceğini taahhüt etmesine rağmen AKP Hükûmeti bu yönde dokuz yıldır bir adım atmamıştır. Tam aksine, AKP hükûmetleri döneminde ücretler arasında dengesizlik ve adaletsizlik artmıştır.
666 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yapılan düzenleme, aynı işi yapmalarına rağmen çalıştıkları kurum, bazen de statüleri gereği çok farklı ücret alan personelin farklı ödemelerini kaldırması, yaklaşık 400 bin memurun maaşında artış sağlaması, zaten zor durumda olan bu memurlarımızın refahına bir ölçüde de olsa katkıda bulunması sebepleriyle olumludur.
Ancak hazırlanışında sendikalar yoktur ve katılımcı, ortak aklı yansıtan bir kararname değildir. Düzenleme ile benzer unvanlarda olanların aynı ücreti almaları sağlanmış ancak eşit işe eşit ücret uygulamasına dair herhangi bir adım atılmamıştır.
İşlerin görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışanların nitelikleri ve atanmalarını içeren işin değerine dayalı bir ücretlendirmeye gidilmediğinden kararname eşit işe eşit ücret getirmemektedir. Teknik açıdan ıslaha muhtaçtır. Tamamlayıcı birçok düzenleme gerektirmektedir.
Düzenleme yapılırken personelin, benzer nitelikte olmadıkları hâlde sadece benzer unvanlarda bulunmalarından dolayı aynı ücreti almasının yaratacağı motivasyon ve verimlilik düşüşü ile iş yükü farklı olan personelin aynı ücreti almasının yaratacağı olumsuzluklar göz ardı edilmiştir.
Eşit işe eşit ücretten sadece aynı unvana sahip olanlara aynı ücreti ödemenin anlaşılması ve düzenlemenin bu anlayışa göre şekillendirilmesi, işin tanımlanarak hangi işlerin birbirine eşit olduğuna ilişkin bir çalışmanın yapılmaması, ücret grupları belirlenirken işin mahiyeti, şümulü, görev, yetki ve sorumluluk açısından getirdiği yük ve risk ile görevlilerin niteliklerinin gözetilmemesi, işin değerinin belirlenmemiş olması sonucunda, iş yükü fazla kurumlardaki memurların, iş yükü az olan kurumlara geçme çabasına girmesine, özel nitelik gerektiren işler için nitelikli personelin genel ücret sistemi içinde tutulamayacak olmasına yol açacaktır.
Kamuda en önemli sorun olan verimliliğin göz ardı edilmesi, yapılan düzenleme ile binlerce bankamatik memuru oluşturularak bunların en verimli çağlarında hizmet üretmekten alıkonulmalarına neden olacaktır. Hâlen seksenin üzerinde ödeme unsuru içeren karmaşık maaş sisteminin sadeleştirildiği, anlaşılabilir, şeffaf, adil unsurları içeren, kabul edilebilir, sağlıklı bir ücret rejimi ancak kamu çalışanlarının tümünün hukuki ve mali statülerini birlikte esas alan ve ilgili tarafların etkin katılımıyla yapılan bütüncül bir çalışma ile mümkün olabilecektir. Düzenlemenin çok fazla sorunu barındırması nedeniyle, bugün olduğu gibi yakın zamandan başlayarak sık sık değişikliğe uğrayacağı ve ilk hâlinin birçok bakanlık ve kurum personeli için delinmesi anlamına gelebilecek düzenlemelere konu olacağı muhakkaktır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak personel rejiminin liyakati esas alan ve performansı değerlendiren bir çerçevede ele alınması, ücret adaletini sağlayarak görev, yetki ve sorumluluklarla birlikte başarının ödüllendirilmesi, eşit değerde işe eşit ücreti sağlayacak adil bir ücret rejiminin tesis edilmesi, ülkenin her yerinde hizmet ihtiyacı ile mütenasip nicelik ve nitelikte personel istihdamının sağlanmasını gerekli görmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, kamu görevlilerine yapılan tüm ödemelerin emekliliğe sayılması ve bu şekilde, emekli olacak kamu görevlilerinin emekli maaşlarının son derece düşük kalmasının önüne geçilmesi konusunda bir çalışma yapılmamıştır. Bu noktada ek ödemelerden damga vergisi hariç hiçbir kesinti yapılmayacak olması bu ödemelerin hiçbir şekilde emekliliğe yansımayacağını ve kamu görevlilerimizin emekliliklerinde mağduriyet yaşayacağı anlamını taşımaktadır. Emeklilerimizin yıllarca hizmet verdikten sonra geçim kaygısı duymadan, onuruna yaraşır bir hayat sürmesini temin etmek devletimizin önemli ve öncelikli görevlerinden biridir. Ancak emeklilerin tamamına yakını açlık sınırının altında aylık almaktadır. Emeklilerin enflasyona ezdirilmediği söylense de halkın gerçek enflasyonunu yansıtan gıda, kira, ulaşım, su, elektrik ve gaz gibi kalemler açısından değerlendirme yapıldığında durumun söylendiği gibi olmadığı anlaşılacaktır.
AKP Hükûmeti son yıllarda emeklilere hep umut vermiş ancak emeklileri sürekli aldatmış ve hayal kırıklığına uğratmıştır. Emekliler arasındaki maaş adaletsizliğini gidereceğini vaat etmesine karşın, daha da adaletsiz hâle getirmiştir. Emekli aylıklarının refah payını düşürmüştür. 2012 yılı bütçesi rakamları da emekli, dul ve yetim aylıklarında herhangi bir iyileşmeyi öngörmemektedir. Emekli aylıklarının önceki altı aylık enflasyona göre artırılması söz konusudur.
Değerli milletvekilleri, sadece memurlar ile emeklilerimiz değil, yaşlımız, muhtarlarımız, engellilerimiz, gazilerimiz ve köy korucularımız da çok yetersiz maaş almaktadır. Bugün itibarıyla altmış beş yaş aylığı 110 lira, bakıma muhtaç engelli aylığı 329 lira, diğer engelliler ile engelli yakını aylığı 219 lira, muhtar aylığı 384 lira, sosyal güvenliği olan harp gazilerinin aylığı 388 lira, on beş yıllık emekli geçici köy korucusunun aylığı 322 liradır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak muhtar aylığının, 65 yaş aylığının, engelli kardeşlerimizin maaşlarının artırılması, gazilerimiz ile şehitlerimizin yakınlarının haklarının genişletilmesi, iyileştirilmesi ve aralarındaki mevcut eşitsizliklerin giderilmesi için verdiğimiz kanun teklifleri Meclisin gündeminde beklemektedir. "Bu, Milliyetçi Hareket Partisinin teklifleri." diyorsanız, biz diyoruz ki getirin tasarı ve teklifini, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak gerekli desteği vereceğiz.
Bu bütçe tasarısı ile de yaşlıya, engelliye yapılacak maaş artışı memur maaş katsayısıyla orantılı olduğundan, en fazla 5-6 lira, bilemedin 10 lira. Gerçekten yaşlılarımızı, engellilerimizi düşük maaşlardan, bu komik zamlardan kurtarmamız gerekmektedir. Türk vatanını bölmeye çalışanlara karşı, bayrağımızın yere düşmemesi için canını feda eden şehitlerimizin yakınları ile gazilerimizin geçim sıkıntısı içinde olmalarını inanıyorum ki hiç kimse kabul edemez, vicdanlarımız asla kabul edemez. Gaziler ile şehit yakınlarının sorunlarına çözüm getirmek hepimizin sorumlulukları arasında yer almaktadır.
Yine güvenlik güçleriyle birlikte zor şartlarda, terörle mücadelede görev yapan geçici köy korucularının çalışma şartlarının ve özlük haklarının iyileştirilmesi ve mağduriyetlerinin giderilmesi gerekmektedir. Köy ve mahalle muhtarlarına ödenen maaş da gerçekten çok yetersizdir. En azından asgari ücret düzeyinde olmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz teklif gündemde yer almaktadır.
Ben her şeye rağmen tasarının hayırlara vesile olmasını diliyor, tekrar hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.