| Konu: | AK PARTİ GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 80 |
| Tarih: | 20.03.2012 |
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, salı günü, Genel Kurulumuzun gündeminin belirlendiği gün. Gönül arzu ederdi ki, birlikte çalışacağımız gündemi uzlaşarak birlikte belirleseydik daha iyi olurdu ama çok uzun zamandan bu yana maalesef bu uzlaşma zeminini Genel Kurulumuz, siyasi partilerimiz, gruplarımız kaybetmiş bulunmaktadır.
Şu ana kadar görüşülen iki tane gündem önerisi, Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinin oylarıyla reddedilmiştir. Şimdi iktidar partisi grubunun önerisini görüşmekteyiz. Her defasında olduğu gibi, iktidar partisi grup yönetimleri, bu defa yine bir uzlaşma aramadan, kendi kararlarıyla huzurunuza bir teklif getirdiler. Söyledikleri şey, 194, 74, 77 ve 139 sıra sayılı kanunların gündemin 3'üncü, 11'inci, 12'nci ve 13'üncü bölümüne alınmasıdır. Çalışma saatlerini değiştirmiyor ama 27 Mart 2012 Salı günü 178 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın görüşmelerinin tamamlanmasına kadar yani bitimine kadar diye bir öneri getiriyor, oylarınızla kabul edilecek. Gündem kitapçığına baktığınız takdirde, 178 sıra sayılı Kanun bugünkü düzenlemeyle bile 7'nci sırada. Dolayısıyla "Bir günde en az beş kanunun bitimine kadar çalışacaksınız." deniliyor.
Bir başka öneri daha var. Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerine genel merkez veya grup başkanlığı tarafından gönderilen yazıda, 27 Mart ile 5 Nisan arasında -zannediyorum- 400 maddeye yakın veya en az 300 maddelik yedi, sekiz kanunun bitimini talimatlıyor; tartışmalı tüm kanunlar, 4+4+4; 2/B Yasası, Toplu İş Sözleşmesi Yasası, Sendika Yasası ve diğerleri.
Yani değerli milletvekilleri, Genel Kurul kendi gündemine hâkim olmak durumunda, kendi kararıyla, kendi inisiyatifiyle çalışmanın saatlerini ve sıralamasını belirlemek durumunda ama bir yerlerden öyle talimatlar geliyor ki, "Şu kanunları bitimine kadar çalışıp bitireceksiniz, ondan sonra gideceksiniz." Bu tavrın, bu Genel Kurula yakışmadığını her defasında söylüyoruz. Bizler burada toplumun sorunlarının çözümü için ortak aklı üretmekle görevliyiz, iktidarı ve muhalefeti. Kendi gündemini uzlaşarak çözemeyen bir Genel Kurul, bir Meclis, bir siyaset kurumu bu ülkenin sorunlarını nasıl çözecek?
Takdir sizin değerli iktidar partisi grubu milletvekilleri. Ben inanıyorum ki bu hafta içinde veya önümüzdeki haftanın başında, bugün teklif ettiğiniz bu gündem de değişecektir, bir yerlerden bir şeyler söylenecektir, yeni bir kanun, farklı bir çalışma düzeni, yine bitimine kadar usulle, yine Meclisimizin, Genel Kurulun çalışma saatleri ve şekli yeniden belirlenecektir. Bu çalışma şeklinin faydalı olmadığını, doğru olmadığını, bu Genel Kurulun şahsiyetine yakışmadığını tekrar ifade ediyorum.
Muhalefet partisi olarak, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz her defasında şunu söylüyoruz: Evet, iktidar olarak siz programınız veya millete verdiğiniz sözler doğrultusunda burada gündem belirleme yetkisine, takdirine sahipsiniz. Ülkenin sorunlarının çözümü için hangi hukukun çıkartılması gerekiyorsa, kurulması gerekiyorsa bu sizin sorumluluğunuzda, bunların görüşülmesinin, sıra sayısının belirlenmesi yetkisi de size ait. Ama ben her defasında söylüyorum, buranın gündemi milletin gündemi olmak mecburiyetinde. Buranın gündemi birilerinin ihtiyacına, öfkesine dayalı bir gündem olursa bu hak olmaz, bu doğru olmaz, bu millete saygı olmaz. Milletin sorunlarının çözümü noktasında hukuk kurmak mecburiyetinde olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, birilerinin öfkesinin veya birilerinin talebinin doğrultusunda eğer hukuk kurmaya kalkar, buna dayalı gündem belirlemeye kalkarsa bu şık olmaz, bu doğru olmaz, bu hak olmaz.
Değerli arkadaşlar, bakınız Sendika Yasası bekliyor. 2012 yılı başlayalı üç ayı doldurmak üzere. Devletin tüm çalışanları, memurları, memurların emeklileri, şehit yakınları, efendim, dul ve yetimleri, memurların, emeklilerin dul ve yetimleri, muhtarlar, korucular, 4/C'liler 2012 yılı maaş zammını alamadılar. Belki de cumhuriyet tarihinde ilk defa oluyor. Niye? Çünkü bir Anayasa değişikliği yaptınız. Bu Anayasa değişikliğinin gereği kanunu çıkarmanız lazım ama attınız, alt komisyonda bekliyor, itiraz ettik, şimdi orada görüşmeleri tamamlayıp üst komisyonda görüşüyorsunuz. Devlet olarak, iktidar olarak siz 2012 yılı başlar başlamaz tüm alanlarda zamları yaptınız ama çalışanların maaş zammını vermediniz.
Değerli milletvekilleri, gerçekten bu sözü tekrarlamakta fayda görüyorum: "Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir." Eyvallah. Ama bu egemenliğin kullanıldığı devletin meşru olabilmesi için, bu devletin ebet müddet olabilmesi için "Adalet mülkün temelidir." bunu da kafamıza yerleştirmemiz lazım ve bana göre şu karşı sütuna yazmamız lazım.
Eğer siz iktidar olarak, devlet olarak, siyaset olarak yaptığınız uygulamalarda adaleti temin etmiyorsanız bu devletin meşruiyeti tartışılır, bu Meclisin meşruiyeti tartışılır. Kendiniz, devlet olarak zammı yapıyorsunuz, çalışanınızın zammını vermiyorsunuz.
4/C'li çalışanlar, gerek özelleştirmeden gelen? Ayrım yapmak doğru olmaz belki ama her defasında itiraz ediyorsunuz "4/C'lilere biz hakkını verdik." Verdiniz de özelleştirmeden gelmeyen 4/C'liler var, devlette çalıştırıyorsunuz. Bunların ücret politikası, ücret sistemi adaletli mi? İçinizde çok sayılı hukukçular var. Aynı işi yapan iki insan, biri x alıyorsa diğeri x+x alıyor. Bu adaletli mi arkadaşlar? "Gelin bunu düzeltelim." diyoruz, düzeltmiyorsunuz.
Yargı çok önemli yani bu konuda söylenecek çok söz var. Yargı çok önemli, yargının bağımsızlığını, yargının uygulamalarında eğer bu toplumda bir adalet duygusu geliştiremiyorsak, yargının, hukukun üstünlüğünü, bunun güvencesini duyamıyorsa bu toplum birlikte yaşama iradesini kaybeder.
Şimdi seçilmiş milletvekilleri, bir şekilde içerde tutuluyor. Milletin iradesi bugün hapiste. "Gelin, bunu düzeltelim." diyoruz. Yakışmıyor. Demokrasiden bahsedeceksek, hele ki ileri demokrasiden bahsedeceksek, milletin iradesiyle seçilmiş milletvekillerinin haklarında yargının bir hükmü olmadığı sürece, suçsuzluk karinesine uyarak, evrensel hukuk değerlerine uyarak, buraya gelip aramızda bulunmaları gerekmiyor mu? Vazgeçtik aramızda bulunmalarından, içeride bulunan milletvekillerinin anası ölüyor, babası ölüyor; cenazesine katılamıyor.
"Sayın Kubat'ın bu yönde vermiş olduğu Kanun Teklifi'ni gelin, görüşelim." dedik. "Mehmet Haberal Kanunu" olarak topluma mal olan bu kanun, maalesef kimin öfkesine kurban gitti bilmiyorum. Yani adına basın "Mehmet Haberal Kanunu" dedi diye mi geriye çektiniz? Anlamakta zorlanıyorum. Getirin o kanunu, çıkartalım. Şu yargının üzerinde, şu millî iradenin üzerindeki şu utanç gölgesini ortadan kaldıralım. Yapmıyorsunuz. Birileri öfkeleniyor, birileri kızıyor, birileri talimat veriyor "Çıkacak bu kanun" diye, gündemi ona göre belirliyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, burası hiç kimsenin -yani "maraba" derler bizim orada- esiri değil, emir kulu değil. Milletvekilleri şahsiyetli, haysiyetli insanlar; bu milletin temsilcileri. Bu milletin sorunlarını çözmek noktasında kendi iradeleriyle kendi gündemlerini belirlemek mecburiyetinde.
Bu sebeple biz, Adalet ve Kalkınma Partisinin getirdiği bu gündemi, yarın değiştireceğiniz için, çok ciddi ve samimi bulmadığımızdan hayır oyu vereceğiz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şandır.