GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 375 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:48
Tarih:05.01.2012

MHP GRUBU ADINA MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 112 sıra sayılı 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 2'nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi 2 Kasım 2011 tarihinde yüce Meclis devre dışı bırakılarak 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname yayınlanmıştır. Hükûmet tarafından "eşit işe eşit ücret" sloganıyla yapılan düzenlemenin aslında eşit işe eşit ücret öngörmediği şu anda görüşmekte olduğumuz teklifte yer alan bu maddeyle açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Bu 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede unutulanlar sadece emniyet personeli değildir; öğretmenler, din görevlileri, sağlık çalışanları gibi kamu çalışanlarının çoğu da 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle yapılan düzenlemeden pay alamamışlardır. O nedenle, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle yapılan düzenlemede mağdur olan bütün kamu çalışanlarını kapsayacak bir düzenlemenin acilen yüce Meclise getirilmesi faydalı olacaktır.

Vatandaşın huzur ve güven içinde yaşayabilmesi için sağlıklı, güçlü, sorunsuz bir emniyet teşkilatına ihtiyaç vardır. Emniyet teşkilatının sorunsuz olması ve hizmet kalitesinin artırılabilmesi için emniyet çalışanlarına değer ve destek verilmesi gerekir. Ancak bunu yapması gerekenler, emniyet teşkilatını işleri olduğu zaman hatırlamakta, işleri bitince unutmaktadır. Biz, tabii ki bu düzenlemeyle getirilen emniyet mensuplarının uçuş ve dalış hizmetleri tazminatının artırılmasını yerinde buluyoruz. Ancak bu destekten sadece bu arkadaşlarımızın değil, bütün emniyet personelinin yararlanması gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle emniyet hizmetleri içerisinde ortaya çıkan ücret adaletsizliğinin de düzeltilmesi gerektiğine inanıyoruz.

666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle 1. sınıf emniyet müdürlerinin ücretleri arasında ciddi farklar oluşturulmuştur. İl emniyet müdürü olan 1. sınıf emniyet müdürü ile müfettiş olan 1. sınıf emniyet müdürü arasında 1.000 lirayı bulan bir ücret farkı oluşmuştur. Aynı statüdeki iki emniyet müdürünün arasında bu kadar büyük maaş farkı olması kabul edilebilir, mantıklı bir uygulama değildir. Bu adaletsizliğin yapılacak bir düzenlemeyle acilen ortadan kaldırılması gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, yine bu Kanun Hükmünde Kararnameyle istihbarat, terörle mücadele, organize suçlar gibi birimlerde çalışan polislere farklı tazminat, karakolda, büroda, önleme hizmetlerinde çalışan polislere ise daha düşük tazminatlar ödenmesine karar verilmiştir. Bu, son derece yanlış, emniyet teşkilatı mensuplarını birbirinden ayrıştıran, çalışma barışını bozan, adaletsiz bir uygulamadır. Emniyet hizmetlerinin en önemlisi, önleme görevidir. Siz gece gündüz zor şartlarda karakollarda çalışan polis memuruna, sokakta çalışan trafik polisine, asayiş polisine üvey evlat muamelesi yapamazsınız; karargâhta, bürolarda çalışan polisleri yok sayamazsınız, karargâhı olmayan sağlıklı bir yapıyı düşünemezsiniz.

Sayın Bakan, bir babanın evlatları arasında ayrım yapması doğru değildir. Babanın evlatları arasında ayrım yaptığı ailelerde huzur olmaz. Emniyet teşkilatının sorumlusu sizsiniz. Lütfen, emniyet teşkilatını bir bütün olarak görün. Bu teşkilatın çalışanlarının bir kısmına has evlat, bir kısmına üvey evlat muamelesi yapmayınız. Toplumun huzur ve güvenliğini sağlamak için zor şartlar altında çalışan, fiziken ve ruhen yıpranan ve bu sebeple erken yaşlarda türlü sağlık problemleriyle karşılaşan polislerimiz arasında bir ayrım yapmak kabul edilebilir bir uygulama değildir. Bu teşkilat içerisinde herkesin yaptığı iş en az bir diğerinin yaptığı iş kadar önemlidir.

Yine teşkilat içerisinde çalışan müdür sınıfındaki personelle memur personel arasındaki maaş farkı oldukça düşüktür. 4'üncü sınıf bir emniyet müdürünün kendi kıdemindeki bir polis memurundan aldığı maaş farkı yok denecek kadar azdır. Amir pozisyonundaki emniyet çalışanlarına da statüsüne, sorumluluğuna ve mesaisine uygun bir ücret ödenmeli, amir statüsündeki personel mağdur edilmemelidir.

5510 sayılı Kanun'un 80'inci maddesi "Emeklilik keseneği, çalışanların her türlü kazançlarından kesilir." hükmünü amirdir ancak polislerin aldıkları ek ödeme ve tazminatların önemli bir kısmı emeklilik keseneğine tabi olmadığından emekli polis memurları çok düşük emekli maaşı almaktadır yani polis memuru emekli olunca çalışırken aldığı net maaşın yarısından bile daha az emekli maaşı alabilmektedir.

İyi, hoş, tabii, bu sorun Türkiye'de sadece polislerin sorunu da değildir. Sağlık çalışanları, öğretmenler, doktorlar çalışırken döner sermaye, ek ders ücreti gibi adlar altında ödenekler almaktadır ancak bunlar 5510 sayılı Kanun'un istisnai hükümlerine tabi tutularak bu ödeneklerden emeklilik keseneği kesilmemektedir. Polislerimiz, öğretmenlerimiz, sağlık çalışanlarımız emekli olunca perişan edilmektedir. Dolayısıyla polislerimizin, öğretmenlerimizin, sağlık çalışanlarımızın çalışırken değişik adlar altında aldıkları tüm ödeneklerden 5510 sayılı Kanun'a göre emeklilik keseneği kesilmesi ve emekli oldukları zaman mağdur edilmelerine son verilmesi gerekmektedir.

Saygıdeğer milletvekilleri, emniyet teşkilatının sorunları sadece bunlardan da ibaret değildir. Türkiye otuz yıldır terörle mücadele etmektedir. Bu mücadelede emniyet teşkilatımızın daha verimli bir çalışma yapabilmesi için hassas bölgelerde çalışan polislere ayrı bir ilave ödemenin yapılması yeniden gündeme getirilmelidir. Yine, hassas bölgelere tayin olan amir ve memurların yeni görev yerleriyle ilgili olarak bilgilendirilmesi ve kurumsal bir hafıza oluşturulması da önem arz etmektedir.

Sayın Bakan, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle mülki idare amirlerinin maaşı azaltılmıştır. Bu haksızlığın telafisi için birinci sınıf mülki idare amirlerinin özlük haklarının benzer şartlarda görev yapan birinci sınıf hâkimlerin özlük haklarına eşitlenmesi en kısa zamanda sağlanmalıdır. Bu, ancak bu meslektaşlarımızın mağduriyetini ortadan kaldırabilecektir.

Yine, emniyet teşkilatımızın bir başka sorunu da polislerimizin "12-24" sisteminde çalıştırılmasıdır. Ülkemizde geçerli olan iş hukuku ve Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmesi'ne göre haftalık çalışma saati kırk saat olarak öngörülmektedir ancak polisin en az çalışacağı süre bellidir. En çok ne kadar çalışacağını kendisi dâhil kimse bilmemektedir. Hafta sonları, dinî ve resmî bayramlardaki çalışmalar bahsi geçen saatin dışındadır yani bu süreye ektir. Bu sistem polislerimizde fiziksel ve ruhsal çöküntüye sebep olmaktadır. Polisin çalışma saatleri belirlenmeli; kendisine, ailesine, sosyal ve kültürel faaliyetlerine zaman ayırması sağlanmalıdır. Böylelikle polislerimiz birtakım olumsuzluklardan ve stresten uzaklaştırılmış olacaktır. Hem kendine hem de topluma daha faydalı bir emniyet teşkilatından bahsedilebilecektir bu durumda. Polislerimizin, ailelerinin, en nihayetinde toplumumuzun sağlık ve huzurunun sağlanması için gerekli çalışmaların acilen başlatılması ve sonuçlandırılması gerekmektedir.

Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Erdoğan.