| Konu: | AVRUPA KONSEYİ PARLAMENTER MECLİSİ BAŞKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU?NUN VERMİŞ OLDUĞU BİLGİLERE, 10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ?NE VE TUTUKLU BULUNAN GAZETECİLERLE İLGİLİ DEĞERLENDİRMELERİN GERÇEĞİ YANSITMADIĞINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 49 |
| Tarih: | 10.01.2012 |
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Öncelikle 1949 yılında kurulmuş Avrupa Komisyonu Parlamenter Meclisi Başkanlığına ilk defa bir Türk milletvekilinin Başkan olarak seçilmesi ve iki yıl süreyle bizi onurla temsil etmesi anlamında Sayın Çavuşoğlu'nun şahsında kendisini tebrik ediyorum. Milletvekili arkadaşlarımızın, tüm siyasi parti gruplarına mensup milletvekili arkadaşlarımızın da Sayın Çavuşoğlu'nun çalışmalarına yaptığı katkılardan dolayı şükranlarımı ifade etmek istiyorum.
Bugün 10 Ocak 2012, Çalışan Gazeteciler Günü. Biz de grup başkan vekilliği olarak, AK PARTİ Grubu olarak milletvekili arkadaşlarımızla birlikte parlamenter muhabiri olan arkadaşlarımızı ziyaret ettik. Ama biraz önce ifade edildiği gibi, kimilerinin 70 diye söylediği, kimilerinin 90 diye söylediği gazetecilerle ilgili yapılan tutukluluk ve içeride olan gazetecilerle ilgili değerlendirmelerin gerçeği yansıtmadığını ifade etmek istiyorum.
Ağustos 2011 tarihinde Türkiye Gazeteciler Sendikasının ifade ettiği 72 gazetecinin 63 tanesi cezaevinde bulunuyor, bunlardan 9 tanesinin izine rastlanamamış. 63 isimden 45 tanesinin basın kartı yok, 18 tanesinin basın kartı var. Bu 63 kişiden 4 tanesinin "basın yoluyla işlenen suçlar" diye ifade edilebilecek terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan dolayı cezaevinde olduklarını ifade etmek istiyorum. 63 kişiyle ilgili yapılan iddialardan, adam öldürmek, banka soygunu, yağma, gasp, tehdit, resmî belgede sahtecilik, sahte kimlikle dolaşmak, güvenlik güçlerine saldırı, ruhsatsız silah taşımak veya bulundurmak, izinsiz tehlikeli madde bulundurmak, tehdit yoluyla çek-senet tahsilatı yapmak, anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs etmek gibi konular ki herhâlde bunlar hiçbir gazetecinin gazetecilikle ilgili görevler içerisinde tanımlanmaması gereken konular arasındadır diye düşünüyorum.
Bir de şu konuyu çok hassas bir şekilde değerlendirmemiz lazım: Eleştiri ile hakaret arasındaki kalın çizgiyi -altını çizerek söylüyorum- çok iyi ayırmamız gerekir. Eleştiri parlamenter sistemde, demokrasilerde olmazsa olmaz haklardan biridir ama eleştiri demokrasilerde hakarete ulaşmadığı sürece açıkçası bunun tayinlerini muhakkak ki mahkemeler yapacaktır. Eleştiri ile hakaret arasındaki ince çizgiyi iyi yapabilmemiz gerekir. Demokrasilerde herkes konuşabilmeli ama demokrasilerde hiç kimse eleştiri sınırlarını aşıp hakaret ölçüsüne de gitmemelidir diye düşünüyorum.
Tekrar, AKPM Başkanı Sayın Çavuşoğlu'nu iki yıllık süre içerisinde yaptığı görevde tebrik ederken, Çalışan Gazeteciler Günü'nü de tebrik ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Elitaş.