GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:49
Tarih:10.01.2012

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkanım, bu tartışmanın arasına girmek istemezdim ama bir şekil şartının yerine gelmesi gerekiyor.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu grup önerisi lehinde söz almış bulunuyorum. Sizleri ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Grup önerisinin talebi: Tutuklu gazetecilerin içerisinde bulunduğu sorunların tespit edilerek alınması gereken önlemlerin bir an önce belirlenmesi ve ülkemizde basın ve ifade özgürlüğünün dünyaya örnek teşkil eder hâle gelmesi hakkında bir komisyonun kurulması talep ediliyor. Bu talebin gündeme alınması için grup önerisi veriyorlar. Grup önerisinin kabulü, reddi konusunda bildiğimiz gelişmenin, mukadder gelişmenin yaşanacağını biliyoruz ama bunu vesile yaparak ülkemizin çok temel bir sorunu üzerinde konuşmak imkânına sahip olmayı da önemli görüyorum. O konu, basın özgürlüğü.

Değerli milletvekilleri, basın özgürlüğü Türkiye'nin her kesimi için, iktidarıyla muhalefetiyle tüm siyaset kurumu için en önemli bir değerdir ve ortak paydadır. Basın özgürlüğünü gerçekleştirememiş bir ülkenin, bir toplumun ortak aklı üretmesi, doğruları yapabilmesi, yolsuzlukları sorgulayabilmesi, toplumun beklentilerini dillendirebilmesi, daha kısacası sistemin sağlıklı işlemesini temin edebilmesi mümkün değil. Basın özgürlüğü, gerçekten, her türlü baskı, tehdit, yönlendirme, sansür ve cezalandırma baskısından kurtarılması; düşüncenin, fikrin, ifadenin özgürce topluma sunulabilmesinin olmazsa olmaz bir temel şartıdır, çok temel bir insan hakkı, medeni toplumların ulaştığı çok önemli bir gelişmişlik standardıdır.

Bakınız değerli milletvekilleri, Türkiye'de basın özgürlüğünün gittikçe geriye doğru gittiği hususu artık toplumun tüm kesimleri tarafından ısrarla ifade edilmektedir. Tutuklu gazetecilerin sorunlarının tartışılması önemli ama ondan da önemlisi basın özgürlüğünün, ifade  ve basın özgürlüğünün standartlarının Türkiye'de her yıl geriye düşmüş olması çok daha önemli bir hadise.

Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak her defasında, her zeminde ısrarla ifade ediyoruz. Milletin iradesine, milletin iradesiyle oluşmuş Parlamentoya ve bu Parlamento içerisinden çıkmış siyasi iktidara hukuk dışı yollardan bir müdahaleyi asla tasvip etmiyoruz, doğru bulmuyoruz. Dolayısıyla, milletin iradesini ortadan kaldırmak için silahlı terör örgütü kurmak, darbecilik yapmak suçlamasıyla gazeteci veya diğerleri bir itham altında bugün. Tutukluluk, cezalandırmaya dönüşen bu süreçleri kabul edebilmek mümkün değil. Milletin iradesini savunalım, terörle mücadeleye koşulsuz destek verelim ama bu iki ortak değer adına biz basın özgürlüğünü kısıtlamayı bir yol olarak görürsek yanlış yapmış oluruz. Basının özgür olmadığı, basının toplum adına, toplumun beklentilerini, haklarını dile getirmediği, muhalefetin görüşlerini, tenkitlerini dillendirmediği, yazamadığı, konuşamadığı bir ülkenin gelecekle ilgili iddialarına inandırabilmek, inanmak mümkün değildir. Bu konuda Türkiye maalesef her geçen gün geriye doğru gidiyor.

Buraya gelirken bir inceledim bu konuda, mesela bugün dolayısıyla, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: "Özgür bir basının mevcudiyetinin ve basının her türlü yönlendirmeden ve baskıdan uzak bir şekilde görevi yerine getirmesinin?" Bu bir sorun ki Sayın Cumhurbaşkanı bu konuyu öne çekiyor. Gerçekten bu bir sorun. Şu kadar gazeteci tutuklu falan, bu tartışmaların içerisine girmeden söylüyorum. Ama bugün yazdıklarından dolayı, düşündüklerinden dolayı, hatta tasavvurlarından dolayı, hayallerinden dolayı terör örgütü üyesi olmak suçlamasıyla cezalandırmaya dönüşen uzun tutukluluk hâllerini Türkiye'ye yakışır bulabilmek mümkün değildir.

Yine aynı şekilde Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: "Basın özgürlüğünün ve ifade hürriyetinin korunması ve geliştirilmesi demokratik toplum düzeninin en önemli gereklerinden biridir." Böyle bir ihtiyaç var ki Sayın Cumhurbaşkanı bu gerekliliği ifade etmek gereğini duyuyor.

Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Parlamento Muhabirleri Derneği bildiri yayınlıyor, diyor ki: "Biz 10 Ocağı eskiden bayram günü olarak kutlardık, Çalışan Gazeteciler Bayramı olarak kutlardık ama bayram olarak kutlamak imkânı kalmadı. Bu kadar gazeteci tutukluyken, gazetelerin üzerinde, gazetecilerin üzerinde bu kadar baskı varken, bunu bayram olarak kutlayabilmek mümkün değil."

Değerli milletvekilleri, biraz önce de ifade ettim, bu Parlamento, bu Genel Kurul, içinde bizim de bulunduğumuz bu Genel Kurul burada aldığı kararlarla basın sahiplerinin, basın çalışanlarının yıpranma hakkını elinden aldı.

Değerli milletvekilleri, sizler adına önemli bir hususu dillendiriyorum. Bugün her partinin kutladığı Çalışan Gazeteciler Günü'nde hatırlanması, yani gerekiyorsa özür dilenmesi gereken bir hususu söylüyorum: Yıpranma hakkını gazetecilerin elinden aldık. Hâlbuki gördük ki gazeteciler işte Van depreminde hayatını kaybediyor, yangında hayatını kaybediyor. İşsizlik tehdidi her gazetecinin üzerinde bugün bir Demokles'in kılıcı gibi sallanıyor. Sendikal güvenceden yoksun gazeteciler, sosyal hakları yetersiz. Bu sorunların çözülmesi yönünde, bu Parlamentonun, gazetecilere, daha doğrusu kendi geleceğimize bir borcu var, bir sorumluluğu var. Bu sebeple söylüyorum.

Değerli milletvekilleri, gerçekten ülkemizin birçok sorunu var. Bu sorunların çözümü konusunda ortak aklı üretmek bir mecburiyetse bu mecburiyeti karşılayabilmek için basının özgür olması gerekiyor. Eğer farklı düşünceleri, içinde hakaret olmayan tenkitleri, toplumun beklentilerini, basının üzerinden toplumsallaştıramazsak, topluma duyuramazsak, iktidarın önüne koyamazsak, o zaman geleceğimizle ilgili endişelerimiz gerçekten her geçen gün büyüyecektir. İşte bugün de Sayın Cumhurbaşkanının ifade ettiği -Sayın Başbakanın da ifadeleri var- Sayın Başbakanın ifade ettiği ve gazetecilerin ifade ettiği basın özgürlüğü konusundaki endişelerimiz, maalesef Meclisimizin her an gündemini meşgul edecek boyuta ulaşıyor. Türkiye'miz, bakınız, uluslararası düzlemde basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü kriterleri noktasında hızla sorgulanıyor. Her geçen gün daha geriye düşüyor. Bu konuda Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı Sayın Çavuşoğlu burada konuştu ama aynı meclisin Türkiye'yi suçlayan raporları var, Avrupa Birliğinin raporları var, uluslararası gazetecilerin bu konudaki raporları var. Bu sebeple söylüyorum: Değerli milletvekilleri, basın sorun içerisinde olduğu sürece demokrasimizin ileri demokrasi aşamasına geçebilmesi mümkün değil. Ve bir başka şey daha ifade etmek gerekirse: Siyasi iktidarın sayısal çoğunluğu muhalefet partilerinin bu noktada ve buna benzer noktalarda buraya getirdiği her talebi reddetmeyi bir usul hâline getirirse gerçekten Türkiye'nin sorunlarının çözümü konusunda, ortak aklı üretmek konusunda topluma karşı verdiğimiz sorumlulukları yerine getirmek konusunda bu Meclisin yapabileceği çok fazla bir şey olmayacaktır endişesindeyim.

Bu sebeple bu önerge doğrultusunda veya bir başka sebeple basının sorunlarının, basın özgürlüğü sorunlarının araştırılması, alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi için Meclisimizde bir komisyon kurulmasını biz de talep ediyoruz Milliyetçi Hareket Partisi olarak; hem basın çalışanlarının sorunlarının araştırılması hem basın özgürlüğünün sorunlarının araştırılması hem de bu tutuklu gazetecilerin gerçekten Türkiye'ye yakışmaz bu özgürlük çığlıklarının dikkate alınması için bir komisyonun kurulmasını çok önemsiyoruz, biz de talep ediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bu arada şunu da söylemek gerekir: Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu her defasında, millî iradeyi temsil ettiğini ve millî iradenin gücüyle burada bulunduğunu övünerek ifade ediyor. Madem böyle, milletin iradesiyle milletvekili olmuş insanların hâlâ ısrarla tutukluluk durumlarının devam ettirilmesine sizin de itiraz etmeniz ve gerekeni yapmak gibi bir sorumluluğunuz olduğunu size hatırlatmak istiyorum. Bu, Türkiye'ye yakışmıyor. Türkiye'de bugün, genelkurmay başkanlarının bile silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlandığı bir ülkeyi yönetmiş olmak bence size de yakışmıyor. Buna da tedbir geliştirmek gerekiyor.

Ve tekrar ediyorum: Basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve tutuklu gazetecilerin sorunları ile tüm gazete çalışanlarının, gazetecilerin sorunlarının araştırılması için bir komisyon kurulmasını onayladığımızı, desteklediğimizi ve talep ettiğimizi ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.