| Konu: | MHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 51 |
| Tarih: | 12.01.2012 |
ALİ HALAMAN (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Önerimiz narenciye, daha önce de verdik ama bugüne denk geldi; dünyada ve Türkiye'de narenciye yetiştiriciliği... Ekvator'un 40 derece güney ve kuzey enlemleri arasında yer alan ülkelerin tamamında turunçgiller yetiştiriciliği yapılmaktadır.
Türkiye turunçgillerin ana vatanı olmamakla birlikte, iki bin yıldan beri Anadolu'da turunçgiller yetiştiriciliğinin yapıldığı bilinmektedir.
Dünyada en büyük portakal üreticisi ülke Brezilya olup sonra ABD, Meksika, Hindistan, Çin, Endonezya, İspanya ve Türkiye de önemli üretici ülkeler olarak görülmektedir.
Dünya turunçgiller üretiminin yüzde 55'ini portakal oluşturmaktadır. Türkiye'nin 2008 yılı verilerine göre 635 hektar alanda 1 milyon 430 ton portakal üretimi yapılmaktadır. Ülkemiz dünya portakal üretiminin yüzde 2'lik kısmını üretir.
Türkiye'de narenciye üreticilerinin sorunlarını sizinle paylaşmak istiyorum. Değerli milletvekilleri, bir sonuç olarak söylüyorum: Bugün Adana'da, Mersin'de limon dalında kaldı. Ocak ayının sonuna ulaşılmasına rağmen henüz daha limonun yüzde 50'si kesilmedi. Limonun kilosu 30 kuruş, alan da yok satan da yok. Parası olan sandık almaya, işçi çalıştırmaya, depo tutmaya ve bahçesindeki ürünü kaldırmaya çalışıyor. Parası olmayan üreticiler dalındaki limonlarını dahi toplatamamaktadır.
Piyasada narenciye ürünlerini satın alan tüccar yok ve bu sorun her sene yaşanıyor. Bu, siyasetin ötesinde, tüm Çukurova halkı bugün şu saatte bizleri dinlerken, Adana'nın siyasetçileri olarak iktidarıyla muhalefetiyle yoğun bir gayret içerisinde vatandaşımızın, üreticimizin, tüccarımızın sorunlarını her defasında Bakan Bey'e, Hükûmete ulaştırmaya çalışıyoruz, yani "Bu işler için bir tedbir alınız." diyoruz.
Değerli milletvekilleri, Adana'nın insanı ekmeğini taştan çıkaran, dişiyle tırnağıyla, çoluğuyla çocuğuyla o toprakta yaşamaya çalışan insanlar ama her sene narenciyede zarar ediyorlar. Buna hakkımız yok, buna bir çözüm üretmenin sorumlusu öncelikle Hükûmet ve bu Meclistir.
Bu dış ticaretin sorunlarını aşabilmenin bir yolu bulunmalı ama her sene dış ticarette yaşanan sorunlar maalesef çiftçimizi canından bezdirdi, hasat mevsimi ıstırap mevsimine dönüştü. Çukurova insanı haklı olarak tüm siyasete ve siyasetçilere tepki içerisinde, sitem içerisinde, kendi kaderiyle baş başa kalmıştır.
Son zamanlarda limona ihracat kaydıyla 125 dolar ton başı verilen destek hem zamanlaması itibarıyla derde deva olmamakta hem de peşin ödemesi yapılmamaktadır. Sonunda bu 125 dolar ihracat kaydıyla vereceğiz dediğimiz prim bazen tüccara cesaret de vermemektedir çünkü peşin ödenmediği için. Kaldı ki bu sene ton başına 125 dolar prim vermeyi düşünen Hükûmet, tüccardan, 896 dolarlık veya 892 dolarlık bir ihracat yapmayı şart koşuyor. Şimdi, dünyanın hiçbir tarafında ton başına 125 dolar teşvik verileceği gibi böyle bir uygulama yapılsa bile 892 dolara limon satılmıyor, satılmadığı için de 125 dolar prim alma şansı yok tüccarın. Buna bir de "mahsuplaşma" diyorlar. Mahsuplaşmayla yaptıkları için mahsuplaşmanın da yüzde 15'i tüccarın veya çiftçinin eline geçiyor, bunun da çok büyük bir faydası yok. Bundan dolayı, Sayın Bakanın, bu çiftçiye bir şey söylenmesi gerekir. Ne yapacağız? Felaketse felaket bu, afetse afet bu. Adamın evini sel basıyor, malı gidiyor ama şimdi mal dalında kalıyor.
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuzda narenciye sezonu açılır. 15 Temmuzda doğru politikalar uygulanabilse eylül, ekim ayına gelindiğinde narenciye pazarlanmış olur, artık çiftçi parasını alır, bahçeden çıkar, tüccar bahçeye girer. Ama şimdi kasımın sonuna geldik, tüccar yok, olan tüccar da yanlış yönlendirmelerle sezonun başında 50-60 kuruşa limon aldı, şimdi onu satamıyor, depolar dolu.
Tekrar ediyorum, Adana çiftçisinin hasat mevsimi iyi olmadı. Narenciyeci mazot parasını, bankaya borçluysa banka borcunu, ilaç borcunu, varsa gübre borcunu ödemekte güçlük çekiyor.
Şimdi, Sayın Hükûmet, Sayın Bakan, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu çiftçiye çözüm üretmek mecburiyetinde. Bunu her defasında burada konuşuyoruz. Bu, ne iktidar siyaseti ne de muhalefet siyaseti değil. Gözümüzün önünde insanların emeği zayi oluyor.
Bahçe yetiştirmek çok zor, emek ister, ter ister. Narenciye her yerde yetişmez, iklim şartı arar, özel topraklarda yetişir. Cenabıhakk'ın lütfu, bu memleketimizde yani Akdeniz Bölgesi'nde özellikle, narenciyenin bol olduğu yerler özellikle Mersin, Erdemli'de. Bak, bugün, limonla ilgili, çiftçi veya bahçeci kendi sıkıntısının içerisinde her gün milletvekili arkadaşlarımızı telefonla arayarak "Bizim işimiz ne olacak?" diyor.
Dolayısıyla, ben Sayın Bakandan da rica ediyorum. Adana çiftçisinin, limon üreticisinin, narenciye üreticisinin hepsine, Hükûmetin, siyasetçilerin -dolayısıyla bürokratik engeller çok, ihracat, ithalat noktasında- bunlara elini uzatması lazım. Bu çiftçiye, üreticiye böyle kendi dertleriyle baş başa kalmasını söylemek doğru bir şey değil. Dolayısıyla siyaset, bir coğrafyanın üzerinde yaşayan insanların ürettikleriyle, tükettikleriyle ilgili ona şekil veren, biçim veren siyaset kurumu. Hükûmetlerin bir mücavir alan içerisinde oturan insanları rahat ettirmek, onların ihtiyaçlarını karşılamak, onlarla ilgili kanun çıkartmak, nizam çıkartmak, uluslararası ilişkileri yönlendirmek gibi görevleri var.
Bundan dolayı Sayın Bakanımız da burada, bugün ile dünün kıyaslamasını yaparak, ortaya fiyatlar koyarak dün satılan mazotu, gübreyi, ilacı, bugün bahçenin dalında satılan limonu, portakalı, mandalinayı kıyaslayarak çiftçinin, üreticinin yani limon üreticisinin malının satılmasına yardımcı olma noktasında bir gayret göstermeli.
Bundan dolayı ben narenciye üreticilerinin sorunlarını dile getirmeye çalıştım. Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum, hepinize saygı, sevgilerimi sunuyorum. Allah razı olsun. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Halaman.