| Konu: | CHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 51 |
| Tarih: | 12.01.2012 |
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisinin lehine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuya geçmeden önce, biliyorsunuz, iki gündür Diyarbakır'da eski cezaevinin bulunduğu ve JİTEM'in sorgu merkezi olarak bilinen yerde, restorasyon çalışmaları sırasında bir toplu mezar ortaya çıktı ve 8 kişiye ait kemiklere ulaşıldı.
Aslında bu ciddi bir sorun. Tabii burası bir işkence merkezi. Gözaltında kayıplara, gözaltında ölümlere dikkat çekmek açısından oldukça önemli. 12 Eylül rejimini bir kez daha gözler önüne sermek açısından, özellikle Türkiye'de Kürt sorunundan kaynaklı yaşanan savaş, çatışma durumundan kaynaklı, özellikle 80'li yıllarda, 90'lı yıllarda ciddi anlamda bir hak ihlallerini, yaşam hakkı ihlalini göstermesi açısından önemli. Kazı yapılan alanın genişletilmiş olması da önemli ama şimdiye kadar toplu mezarlar gerçeğinde şunu gördük ki sadece kemikler ortaya çıkıyor. Bu kemikleri? Yani o toplu mezarlara neden olan zihniyet henüz yargılanmış değil ve oradaki gerçek sorumlular yargılanmış değil. Bugün bizim beklentimiz bu duruma sebep olanların, bu zihniyetin ortaya çıkartılması ve yargılanmasıdır. Aksi takdirde sadece kazı yapılmış ve işte, insan kemikleri bulunmuşun ötesine çıkmayacak bir durum.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu grup önerisi aslında oldukça önemli ve Türkiye gerçeğini ifade ediyor. Cezaevlerinde ciddi anlamda bir doluluk durumu söz konusu. Her gün aslında bir sorun yumağı hâline gelmiş durumda. Bugün, Adalet Bakanlığının verilerine göre ocak ayı itibarıyla 35.183 tutuklu, 20.224 hükmen tutuklu, 66.997 hükümlü olmak üzere toplam 122.404 tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır cezaevlerinde. Bu anlamda çok ciddi sorunlar var. Hem sadece bu tutukluların yaşam hakkı durumu ciddi anlamda sorun. Cezaevlerinde kapasite sorunu var. 300 kişilik cezaevlerinde bin kişi kalıyor. Özellikle KCK adı altında yürütülen operasyonlarla bu ciddi anlamda daha da hız kazandı yani insanlar, 2-3 kişi birlikte yatmak durumunda kalıyor. Bunlar ciddi sorunlar. Yine cezaevinde sağlık koşulları ciddi anlamda problemli. İnsanlar insanca yaşam koşuluna erişemiyor. Hükûmet bu konuda sorumludur. Cezaevleri -çünkü- Adalet Bakanlığına bağlıdır ve Adalet Bakanlığı bu konuda 5275 sayılı Kanun'a göre cezaevlerinde uygulamalar yapıyor. Bu anlamda insan hakları örgütlerinin raporlarına göre bu alanda çok ciddi bir insan hakkı ihlali var. Bu Meclisin bunu araştırması ve buradaki sorunların giderilmesi konusunda sorumlu olduğunu düşünüyoruz. Hele hasta tutuklular meselesi çok ciddi bir sorun. Geçenlerde Grup Başkan Vekilimiz Sayın Pervin Buldan bir hasta tutuklunun durumunu burada dile getirmişti. Bir iki saat sonra da ölümünü ne yazık ki bu kürsüde ifade etmek durumunda kaldı. Hâlâ ölüm sınırında olan 50'ye yakın tutuklu var. Bu konuda ciddi bir sorun var. Daha önceden Cumhurbaşkanının af meselesinde, özellikle 104'üncü maddeye göre özel af niteliği taşıyan cezalara ilişkin? Ne yazık ki bu dönem Sayın Cumhurbaşkanı çok cimri davranmakta bu konuda. 2008 yılında 2 kişi, 2009 yılında 7 kişi, 2010 yılında 2 kişinin hastalık nedeniyle cezası ertelenmiştir ama bu durumda olan çok fazla insan var. Bu konuda herhangi bir yaptırım da bulunmuyor. Bu, ciddi bir sorun. Çünkü cezaevlerinde yaşanan bu insan hakları aslında Türkiye demokrasisini göstermesi açısından da önemli.
Özellikle Türkiye'de tabii politik tutukluların durumu daha vahim. Türkiye'nin siyasi tablosu, Türkiye'de yaşanan siyasi gelişmeler direkt cezaevlerine yansıyor. Cezaevlerinde bu tecrit, izolasyon politikalarına dönüyor. İşte, biraz önce sayın milletvekili dedi ki: "Ana dilde telefonla görüşebiliyorlar." Çoğu zaman bunlar kısıtlanıyor. İşte, ana dilde yayın yapan gazeteler alınmıyor. Bunlar çok ciddi sorunlar, sadece şey değil. Burada, hani, bunları ifade etmek, buradan sorunun çözümü konusunda yaklaşımları belirtmek istiyoruz.
İnsan haklarına başvurularda en çok, özellikle Samsun Bafra, Giresun, Trabzon, Rize Kalkandere ve Erzurum cezaevlerinde çok ciddi hak ihlalleri var. Bunlar temel olarak, sağlık sorunları, sevkler, sevk sırasında ve gidilen cezaevinde yapılan kötü muamele, haberleşme haklarına getirilen kısıtlamalar, disiplin cezaları, cezaevindeki kapasite fazlalığından kaynaklanan ihlaller, radyoların "zararlı yayınlar içeriyor" gerekçesiyle ellerinden alınması, spor ve hobi haklarının engellenmesi, zaman zaman adli mahpuslarla siyasi mahpusların karşı karşıya getirilmesi. Özellikle bu cezaevlerinde bu çok ciddi bir sorun ve çatışmaya neden oluyor. Yine, diyelim ki görüş, on saatlik sohbet hakkının uygulanmaması. Bunlar cezaevlerinde çok ciddi sorunlar ve bu sorunların çözülmesi gerekiyor. İktidarın bu sorunlara duyarsız, sessiz kaldığı ortada. Her gün, özellikle F tipi cezaevlerinde ciddi anlamda insan hakları ihlali ve işkenceye yönelik bize -muhtemelen İnsan Hakları Komisyonuna da geliyordur- şikâyetler geliyor. Bazı kitaplar mesela cezaevine alınmıyor. Aslında 12 Eylül rejiminden şikâyet eden bir hükûmetin 12 Eylül rejimini cezaevlerinde uygulaması kabul edilebilir bir nokta değil. Bu ciddi bir sorun ve bu Hükûmetin cezaevlerinde yaşanan bu konuyu araştırması, özellikle hasta tutukluların durumunu gündeme alması zorunludur.
Sayın milletvekilleri, özellikle cezaevlerindeki sorunlara ilişkin özel bir durum da İmralı sistemiyle ilgili. Biliyorsunuz İmralı cezaevinde Sayın Abdullah Öcalan'la birlikte 5 siyasi tutuklu var ve burada 27 Temmuzdan bugüne ciddi anlamda tecrit uygulanıyor. Ailesiyle ve avukatlarıyla görüştürülmüyor Sayın Öcalan. Bırakalım ailesiyle ve avukatlarıyla görüştürülmeyi, geçen aylarda avukatları gözaltına alındı ve tutuklandı. Aslında savunma hakkı ihlal edildi. Bu ciddi bir sorun ve Türkiye bu konuyu gündemine almak durumunda. İmralı sistemi ortadan kaldırılmadığı sürece Türkiye'de gerçek anlamda toplumsal barışın sağlanması, demokrasinin, insan haklarının ve özgürlüklerin sağlanması mümkün değil.
Her gün bu kürsüde Hükûmet, Türkiye'nin dünyanın 17'nci büyük ekonomisi olduğunu ifade ediyor ama İmralı kosteri hep bozuk. Hükûmetin acaba İmralı'ya bir koster alacak parası mı yok? Eğer parası yoksa ifade etsin, ailesi ve akrabaları alsın bu kosteri çünkü bu mesele çok önemli bir mesele. Türkiye'de gerçekten Kürt sorununun çözümü konusunda bu kadar gündemde olan ve krizlere, çatışmaya neden olan, savaşın derinleşmesine neden olan bu durumu göz ardı etmek, görmezden gelmek hiç kimsenin faydasına değil, hele hele Hükûmetin faydasına değil.
Anlaşılan o ki İmralı cezaevinde AKP Hükûmeti özel bir politika uyguluyor. İşte bir yasa hazırlığı var. Bu yasa hazırlığında da tecridi ve avukatlarıyla görüşmemeyi altı ayla sınırlandırma? Zaten uyguladığı şeye yasal kılıf uyduruyor. Bu ciddi bir sorun. Yani dünyanın hiçbir yerinde kişiye özel bir yasa olmaz. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok, demokrasilerde bu durum yok ama Türkiye'de bu durum var. Yasalarda bile neredeyse işte Abdullah Öcalan faydalanacak diye yasaları bile düzenleyen bir yaklaşım, kabul edilebilir bir nokta değil.
İmralı'daki sistemin bir an önce kaldırılması, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü konusunda Sayın Öcalan'ın rolünü oynaması konusunda koşulların yaratılması Türkiye'nin geleceği açısından önemli, Kürt sorununun çözümü açısından önemli. Bu hassas bir konu. Bu hassas konuyu olumsuz bir noktada ele almak değil, olumlu bir noktada ele almak Türkiye'ye kazandırır diye ifade ediyorum.
Sayın milletvekilleri, sonuç olarak biz, bu araştırma önergesinin tabii genişletilmesini öneriyoruz. Biz de Barış ve Demokrasi Partisi olarak aslında cezaevlerindeki hak ihlallerine yönelik birçok araştırma önergesi, kanun teklifi, soru önergesini de verdik. Özellikle hasta tutukluların durumu konusunda acil bir adım atılması gerekiyor. Bu konuda bazı yasal düzenlemelerin yapılması şart. 5275 sayılı İnfaz Kanunu'nun 16'ncı maddesinin üçüncü fıkrası düzeltilmelidir acilen. Çünkü bu yasaya dayandırılarak aslında ciddi anlamda hak ihlalleri yaşanıyor. Çünkü hasta olan tutuklulara adli tıbbın karar vermesi gerekiyor. Bütün hasta tutuklular Türkiye'nin neresinde olursa olsun Ankara'ya işte İstanbul'a gelecek, adli tıp merkezine gelecek, orada karar verilecek, ona göre de mahkeme karar verecek. Bu ciddi bir sorun.
Diğer bir konu: Tabii ki İnsan Hakları Komisyonu gidiyor, bazı cezaevlerini ziyaret ediyor ancak bu yeterli değildir. Özellikle bu alanda çalışan insan hakları örgütlerinin, bu kurumların, sivil bazı kesimlerin yine uluslararası gözlemcilerinin mutlaka cezaevlerine gidip cezaevlerindeki hak ihlallerini tespit etmesi önemlidir. Cezaevlerinde çok ciddi hak ihlali sorunu var. Personel sorunu var, hastane sorunu var, ring sorunu var. Bütün bu sorunlar aslında ciddi anlamda yeni cezaevleri açmak yerine, mevcut cezaevlerine? Hükûmetin çünkü temel politikası bu çünkü yeni tutuklamalar için durmadan yeni cezaevi açıyor. Yeni cezaevi açmak yerine, mevcut cezaevlerini insanca yaşam olanaklarını sağlayacak koşula getirmek durumundadır. Sonuçta oradaki yaşanlar insan?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEBAHAT TUNCEL (Devamla) - Bunu unutmadan düzenleme yapmak lazım. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Tuncel.