GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:84
Tarih:28.03.2012

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Son elli yıldır kamu yönetimi anlayışında birtakım gelişmeler yaşanıyor; hantal yapılardan vazgeçiliyor, bazı kamu hizmetleri özelleştiriliyor, kamu sektörü oransal olarak küçülürken, asli vazifelerini süratli, etkin ve kaliteli yapabilmesinin yolları aranıyor. Ülkemizde de 1980'den sonra atılan adımlar, bu anlayışın ülkemize yansıması şeklinde değerlendirilebilir. Buraya kadar son derece normal ve olağan. Ancak, tüm dünyada kamu ve özel sektör arasında bu el değiştirmeler yaşanırken, devletler denetleyici kimliğinden, sosyal devlet anlayışından vazgeçmiyor, "hizmet üreteceğim" derken insani, çağdaş ve evrensel kazanımlarından taviz vermiyor, kuralları koyuyor, denetliyor, cezalandırıyor ve gerekirse tasfiye ediyor. Yani "Ben hizmeti özelleştirdim, artık sorumluluk bende değil." demiyor. "Saldım çayıra Mevlâ'm kayıra." hiç demiyor. İşte özelleştirme uygulamalarında bizi çağdaş dünyadan ayıran en önemli eksikliklerden birisi bu, hizmeti özelleştiriyoruz, hem bu hizmeti gören çalışanları hem de hizmetten istifade edenleri özel sektörün insafına terk ediyor, sahipsiz bırakıyoruz.

Bunun en bariz örneği özel güvenlik görevlileri. Özel güvenlik mensupları bir süredir sorunlarını anlatmak üzere muhatap arıyorlar. Maalesef, devleti yönetme sorumluluğunu taşıyan AKP'de bu sorunların çözümüne ilişkin bir irade göremedikleri için muhalefete geliyorlar ve sorunlarını bizlere iletiyorlar. Sayıları 170 bin civarında. Aileleriyle birlikte yaklaşık 1 milyon kişiyi ilgilendiren sorunları, vakit geçirmeksizin, Türkiye Büyük Millet Meclisi, gündemine almalıdır.

Özel güvenlik eğitimi veren kuruluşların eksikliklerinden tutun mensuplarının özlük haklarının tanzimine kadar ilgili mevzuatın yeniden gözden geçirilmesine ihtiyaç var. Devletin kolluk gücü olan polisin, jandarmanın üzerindeki yükleri bir nebze olsun almak ve onların asli vazifelerine daha çok zaman ayırmasını temin etmek üzere oluşturulan ve bina, tesis gibi belirli mekânların korunmasıyla sınırlandırılan bu teşkilatın mensupları, terör sorunu yaşayan ülkemizde yavaş yavaş hedef hâline gelmeye, şehit vermeye başlamışlardır. Ancak firmaların kıyasıya rekabet etmesinin sonucu, maliyetlerin asgariye indirilmesinin faturası bunlara çıkarılmakta, hem olumsuz şartlarda çalışma hem de asgari ücret ile hayatlarını idame ettirme gibi bir zorunlulukla karşı karşıya bırakılmakta, vahşi rekabet anlayışı ile dönen çarklar arasında ülkemizin gencecik evlatları ezilmektedir. Âdeta karın tokluğuna çalıştırılan çağdaş köleler misali bir muameleye maruz kalmaktadırlar.

Değerli milletvekilleri, şu önemli bilgileri de sizlerle paylaşmak ve sektörün içinde bulunduğu şartları ve geleceğini heyetinize açıklamak istiyorum: Özel güvenlik alanında 1.400 civarında kayıtlı firma olduğunu öğrendik, ancak bunlardan yaklaşık 300 tanesi aktif durumda. Sektörün, dikkatinizi çekiyorum, yüzde 60'ı yabancı sermayenin elinde, en büyük dört firma da yabancı sermayeli. Aldığımız bilgilere göre, bu sermaye içindeki en büyük pay da Yahudi sermayesinin.

Avrupa Özel Güvenlik Şirketleri Birliği bir rapor hazırlamış. Bu rapora göre, Avrupa'nın en büyük özel güvenlik sistemine sahip ülkesi Türkiye. Polisimizin sayısı 232 bin civarında. 170 bin civarında olan özel güvenlik mensubuyla dünyanın pek çok ordusundan daha büyük bir sektör. Mavi Marmara, Gazze, İsrail-Filistin sorunu gibi bir kısım sorunların istismarını günlük meşgale hâline getirmiş ve bunlardan sebeplenen Hükûmet, sizlere sesleniyorum: Elleriniz dert görmesin, 170 bin kişilik bir silahlı güç yabancı sermayenin, Yahudi sermayesinin kontrolü altında. Elbette Yahudi düşmanlığı yapmıyoruz ancak Yahudi aleyhtarlığı üzerine istismar politikaları üreten AKP'nin ikiyüzlülüğüne dikkat çekmek için bu bilgilerin de kamuoyunca bilinmesi gerekiyor. Ne diyelim, sevsinler sizin dinî hassasiyetlerinizi, Gazze ve Filistin sevginizi, siz mi yetiştireceksiniz dindar nesli?

Sayın milletvekilleri, özel güvenlik mensuplarının birçok önemli sorunu var. Bunlardan bir kısmı yasadan kaynaklanıyor, 5188 sayılı Yasa'dan. Nedir bu sorunlar?

1) Bir tesisi, binayı "koru" diye teslim ettiğiniz ve görevlerini, 30 bine yakını, silah taşıyarak ifa eden özel güvenlik görevlileri bu sorumluluklarını sade vatandaşlara tanınan silah kullanma yetkisi ile yerine getirmeye çalışıyor. Bu bakımdan, silah kullanma yetkisinin bu mensuplar için yeniden tanımlanması gerekiyor.

2) "Özel güvenlik şirket yöneticisi" ile "eğitim kurumu yöneticisi" ayrı ayrı tanımlanmalıdır. Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun kapsamındaki projelerde korunan yerin önemi gözetilerek yönetici atama mecburiyeti, il özel güvenlik komisyonuna verilmeli, böylece TCK 24'ten kaynaklanan yetki boşluğu özel güvenlik görevlilerini emir ve komuta edecek düzeyde kişilerin sisteme alınmasıyla doldurulmalıdır.    

3) Sektördeki KDV oranı yüzde 8'e indirilmelidir. Bu ne sağlayacaktır? Hem eğitim ücreti ucuzlayacak hem kaçak-kayıp önlenecek hem de bu eğitim kurumları KDV'nin düşmesinden elde ettikleri miktarı eğitimin kalitesinin artırılması için kullanacaklardır.

4) Özel güvenlik hizmeti sunumunda, diğer ülkelerde olduğu gibi, köpek ve atların kullanılabilmesinin de önü açılmalıdır. 

5) Tazminat hususunda eşitlik sağlanmalıdır. Görevlerini yerine getirirken yaralanan, sakatlanan özel güvenlik görevlilerine veya ölen özel güvenlik görevlisinin kanuni mirasçılarına iş sözleşmesinde veya toplu iş sözleşmesinde belirlenen miktar ve esaslar çerçevesinde, bağlı olduğu sosyal güvenlik kuruluşlarınca tazminat ödeneceğine hükmedilmiştir. Eğer çalışan mensup 657'ye tabi ise 2330 sayılı Kanun hükümlerinde belirtilen tazminat miktarlarından istifade edebilmektedir; yok, SSK'ya tabi ise İş Kanunu'na dair düzenlemeler gündeme gelmektedir. Bu durum da takdir edeceğiniz üzere Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırıdır.

6) Kıyafet ve logoları tek tip, standart hâle getirilmelidir. Bu düzenleme, görevlilerin mesleklerine aidiyet duygusunu, birbirleri arasındaki yardımlaşma ve dayanışma duygusunu geliştirecek ve mesleğin kurumsallaşmasına da vesile olacaktır.

7) Kıdem tazminatı sorunu çözülmelidir. Özel güvenlik görevlilerinin kıdem tazminatı hakkı görmezden gelinmekte, sorun sektör işverenlerine yüklenmektedir. Hâlbuki sorumluluk işverenlerle birlikte müşterektir. Hizmet satın alan kamu kurumlarının İş Kanunu hükümlerini görmezden gelmeye ısrarla devam etmeleri iyi niyetli bir yaklaşım değildir. İşveren ile görev yapan kurumlar arasında pinpon topuna döndürülen özel güvenlik görevlileri bundan kurtarılmalı ve net düzenlemeler getirilmelidir.

8) Özel güvenlik görevlilerinin yıllık ücretli izin hakkı sorunu çözülmelidir. Çalışana yasa ile tanınmış bu hak ne yazık ki hem özel de hem de kamu kurumlarında göz ardı edilmekte ve yıllık dinlenme ve aileleriyle birlikte olma hakkı zaman zaman gasbedilmektedir.

9) 2005'te yayımlanan "Özel Güvenlik Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları" yeniden düzenlenmeli, sigortanın kapsamı genişletilerek özel güvenlik personelinin de yararlanmasına imkân tanınmalıdır. Mensupların kasti olmayan şahsi zararından dolayı bu tazminat sistemi devreye girmelidir. Aksi takdirde, kamu görevlisi mensuplar ile İş Yasası'na tabi mensuplar arasındaki sigorta sisteminden kaynaklanan farklılık izah edilemeyecektir.

10) Ayrıca, mevzuatta yer alan "Teminat Dışında Kalan Hâl" kapsamı daraltılmalı ve özellikle "eksik ve yetersiz hizmet" gibi tespiti tartışma yaratacak muğlak ifadelere açıklık getirilmelidir. Çalışanların bireysel tazminat sorumluluğu yeniden tanzim edilmelidir.

11) Sektörde uzmanlaşmanın önü açılmalıdır, spor güvenliği, banka güvenliği gibi? Bu, hem hizmetin kalitesini artıracaktır hem de çalışanların standart uygulamalara ulaşmasına vesile olacaktır.

12) Özel güvenlik elemanlarına sendika üyeliği hakkı tanınmalıdır.

13) Hepsinden önemlisi, hayatlarını ortaya koyarak kendilerinin ve ailelerinin hayatını kazanmaya çalışan bu fedakâr insanlarımızın insan onuruna yakışır, yeterli bir ücret seviyesine kavuşturulması için yasada gerekli düzenlemeler yapılmalı, firmaların insafına terk edilmekten meslek mensupları kurtarılmalıdır.

Bu sorunları önce araştırıp bir rapora bağlamak, sonra da çözmek hususunda Milliyetçi Hareket Partisi olarak üzerimize düşeni yapmaya hazır olduğumuzu ifade ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Korkmaz.