GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ KURUCU CUMHURBAŞKANI RAUF DENKTAŞ?IN VEFATINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:2
Birleşim:52
Tarih:17.01.2012

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; doğrusu bugün özel bir gün. Arzu ederdim ki tüm milletvekilleri bu duyarlılığı göstermeli, sohbetlerini bırakıp Sayın Başkanı dinlemeliydiler ama çok sıradanlaştırdınız, üzüntülerimi ifade ediyorum.

Değerli milletvekilleri, Rauf Denktaş Hakk'ın rahmetine yürümüştür. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu ve camiası adına, merhum Denktaş'a yüce Allah'tan rahmetler diliyoruz. Milletimizin başı sağ olsun. Onu anlatmaya kelimeler yetmez. Aslında, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi, Denktaş'la ilgili bir oturum başlatmalıydı. Onu hem biz anlamalıydık, anlatmalıydık hem de onun mücadelesini bu milletin tüm dünyaya bir anlamda meydan okuması olarak burada sahiplenmeliydik; ama gündem dışı bir hadise olarak değerlendiriyoruz. Arzu ederdim ki, Sayın Başbakan Yardımcısı buraya çıkıp bu konuyla ilgili bir konuşma yapmalı ve gruplar onar dakika konuşmalıydılar. Dolayısıyla, bu özel günleri, bu özel fırsatları harcamamalıydık değerli arkadaşlar çünkü Türk milleti veya tarih devlet adamını kolay yetiştirmiyor.

Sayın Rauf Denktaş, hepinizin bildiği gibi, bir devlet kurucusuydu. 20'nci yüzyılda, millî mücadele sonrası, yani dış konjonktürün, uluslararası konjonktürün getirdiği bir sonuç olarak değil, bedelini kanla ödeyerek bir devlet kuran büyük bir kahramandı, bir Türk büyüğüydü, bir dava adamıydı, aynen Atatürk gibi. "Milletin istiklal ve istikbalini milletin azim ve kararı kurtaracaktır, kuracaktır" diyen Büyük Atatürk gibi rahmetli Rauf Denktaş da, bütün olumsuz şartlara, her şarta rağmen, hatta bazen Türkiye'ye rağmen, Kuzey Kıbrıs'ta veya Kıbrıs adasındaki Türk varlığını bağımsız bir devlete ulaştırmak mücadelesini, seksen sekiz yıllık ömrünün en az yetmiş yılında bilfiil içinde bulunarak, liderliğini yaparak, sözcülüğünü yaparak vermiş ve başarmış bir Türk evladıdır.

Değerli arkadaşlar, bu devirde devlet kurmak kolay bir hadise değil. 1960'da Londra Konferansı'na giderken devrin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu rahmetli, rahmetle anıyorum, kurulan Kıbrıs devletinde eşit statüde, eşit siyasi statüde iki halklı bir devlet kurulmasını çok önemsemiş ve kurulacak devlete anayasa hazırlamak için Rauf Denktaş'ı yanına danışman olarak almıştı ama o gün bile Rauf Denktaş "Bunlara güvenilmez, bunlar Enosis iddiasından asla vazgeçmezler, bizi ancak bağımsızlık kurtarır." demişti ve bu fikrini elli yıldan bu yana her şeye, herkese, Annan Planı'na, Annan Planı destekçilerine rağmen sonuna kadar savundu. Bir tek kelime söylemiştir: "Direneceğiz." Aynen Atatürk gibi. Atatürk'ün de en yakın arkadaşları Amerikan mandacılığı  veya İngiliz muhipliğini isteyerek Sivas Kongresi'nde ayak diremişlerdi ama Atatürk, bu devletin Türk milletine dayalı, bu topraklarda yaşayan halka dayalı bir millî devlet olarak, bağımsız bir devlet olarak ama milletin azmiyle ve gücüyle kurulacağını ısrarla ifade etmiştir, direnmiştir, başarmıştır ve bugün biz burada varsak işte o direncin, o kararın eseriyiz.

Rauf Denktaş rahmete yürümüştür ama geride bize bir emanet bırakmıştır. Bu emaneti Sayın Başkan çok güzel ifade etti: Bağımsız Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni kurmak?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Sayın Başkan?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Şandır. Lütfen sözlerinizi toparlayın.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bu bize emanet edilmiş, bu bize tevdi edilmiş bir görevdir, bir sorumluluktur.

Üç yıldan bu yana Sayın Hükûmet ısrarla ve iyi niyetle toplumlar arasındaki görüşmelerde bir sonuç almaya çalışıyor ama alınamayacağı ortaya çıktı. Dün Annan Planı'na verilen desteğin bir sonuç getirmeyeceğini Rauf Denktaş söylerken bu  ülkede birçok kesim, birçok insan Denktaş'ı Türkiye'nin önünü tıkamakla, Avrupa Birliği yolunda önünü tıkamakla suçlamışlardı ama bugün Sayın Başbakan başta olmak üzere, zannediyorum, Türkiye'yi yöneten tüm insanlar Rauf Denktaş'ın çizgisine geldiler. Bu görüşmelerden de bir sonuç çıkmayacak, üç ay sonra Kıbrıs Rum Yönetimi'nin başkanlığında bir Avrupa Birliği sürecine Türkiye'yi mecbur edecekler. Sayın rahmetli Denktaş'ın son nefesinde bir vasiyet olarak ifade ettiği, "Burası bağımsız bir cumhuriyettir Hristofyas." diye son nefesinde kızına ifade ettiği o beyan aslında hepimizedir ve bu Meclis olarak hepimizin Kıbrıs'taki Türk varlığının bağımsız bir Türk cumhuriyetine dönüşmesini bir millî görev olarak görmemiz, bilmemiz gerekmektedir. Bunu bir anlamda bir namus borcu olarak üzerimize bir görev olarak almalıyız ve gereğini yapmalıyız.

Değerli milletvekilleri, başta da ifade ettiğim gibi, rahmetli Denktaş'ı anlatmak için gerçekten bizim gücümüz de yetmez, sözümüz de yetmez. Ona dualarımız? Şimdi dua zamanı. O, başarmış kahramanlara kavuştu, sevdiklerine kavuştu. Geride de bağımsızlık bilincine ulaşmış bir topluluk, bir millet ve inşallah dünya tarafından tanınacak bir devlet bıraktı. Onu rahmetle anıyorum, şükranla anıyorum, geride kalanlara sabır diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP, AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.