| Konu: | KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ KURUCU CUMHURBAŞKANI RAUF DENKTAŞ?IN VEFATINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 17.01.2012 |
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) - Değerli milletvekilleri, bugün olağan bir kürsü konuşması yapmayacağım, niyetim o değil, bugün Rauf Denktaş ve Kıbrıs'ı konuşacağım izninizle ve küçük bir kızın hatıralarından yola çıkarak konuşacağım.
Hepimizin bir ana yurdu var değerli arkadaşlar. Aslında ana yurdumuz çocukluğumuz, hepimizin çocukluğu. Bu ülkenin kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına efsanesini aslında hepimiz genlerimizde taşıyoruz bu ülkenin ve çocukluğumuzda taşıyoruz.
Bu ana kara kadar, inanın, suyun öte yanı da bizim aslında; kokusu, dokusuyla bizim suyun öte yanı, biraz bizden oralar da. Biraz güneyden bahsedeceğim sizlere; sardunya kokar, yasemin kokar, portakal çiçeği ve fesleğen kokulu çocukluk günlerimiz Güney'in? Kıbrıs'ın Bayrak Radyosu vardı o zamanlar. Bayrak Radyosu'nun neşeli tınıları süslerdi çocukluğumuzu. O acı ve dirençle dolu günlerde EOKA-B'nin Yunan cuntası adına köylerde, dağlarda insan avına çıktığı günlerdi o günler. Arap ve Rum radyolarının arasından hışırtılı sesini çocuksu bir kucaklamayla dinlerdik. O çocuksu sevinçle kucaklar ve en çok şu şarkıyı severdik ve hep o şarkının neşeli sesini duymak isterdik. "Raif Denktaş" adlı bir delikanlının, tatlı, şiveli sesinden, bir adım ötemizdeki bizden kopmuş ama bizden, suyun öte yanında ama bizden, bir yerlerden o ses gelirdi ve şöyle derdi bize:
"Kıbrıs bir ada mıdır, cennetten parça mıdır? /Kıbrıs'ın güzel kızı, yanakları kırmızı /Akdeniz'in yıldızı/ Ah Kıbrıs'ım, Kıbrıs'ım!"
Büyüyünce anladık ki Akdeniz'in yıldızı Kıbrıs'ta gece sahip olduğunuz her şeyi ama her şeyi gündüz yitirdiğiniz günlermiş aslında o günler, meğerse öyle günlermiş. "Koca bir Türk var." derledi o günlerde bize. Tatlı şiveli Raif'in babasıydı. O zamanlar öyleydi. "Düşmana direnen koca bir adam var." derlerdi, namı diğer "Toros." Hem Toros hem Beşparmak Dağları gibi koskoca bir adam ama sevimli, sempatik, insan mı insandı, baba mı baba, bizim babamız gibiydi çocuklarına düşkün. Ve şöyle dediğini duyardık, "Girit gibi olmasın Kıbrıs." dediğini duyardık onun. Bizim için çok acılar yaşamış, suyun öte yanından kopartılıp gelmişler için belki biraz daha anlamlı olurdu söyledikleri. Çok dikkatli dinlerdik.
Sonra bir gün Mersin'e katar katar limana doğru taşınan asker trenleri, istasyonda postal kokulu günler geldi ardından. Mehmetçik Mehmet'i o gün tam anlamıyla tanıdık ve karbon kâğıdına sarılmış ampullerden karartma geceleri geldi ardından. TRT paket yayını haberleri bile geç verirken bize, her yerde Karaoğlan, her yerde o koca Türk Toros vardı. Rahmet olsun ve ışıklar içinde yatsınlar.
Bu koca Türk hep direndi. Belki bir buçuk yaşında annesiz kalmanın verdiği, belki sonra, birden çok çocuğunu yitirmenin verdiği dirençle hep direndi. Yaşadığı ve gördüğü, insanın insana yaptığı kötülüklerle ancak ve ancak bu güçle direnebildi. Mücadele etti. Emperyalizm destekli toplu mezarlar, kan, ateş, göç, sürgün ve gözyaşlarından sonra bir devlet kurmanın onurunu halkına böyle yaşattı. Başta kendisinden bile habersiz o yoksul topraklara aitti ve o toprakların kendisini ifşa etmesine, kendisini ilan etmesine ve isyan etmesine, kartondan bir kimliği reddedip kendi kimliğini, kendi sesini dünyaya duyurmasına bu dehşetli mücadele ve müzakere adamı neden oldu; tıpkı örnek aldığı ve izinden gittiği, tıpkı onun gibi doğduğu şehre bir daha hiç dönemeyen o büyük Türk gibi.
Pek çok acının ve ölümün sonunda, güzellikler karşısında sevinme gücünü, o alametifarikası fotoğraf makinesiyle hayata bağlanma ve her müzakerede yeniden ve yeniden doğma ve kendisini arkadan bıçaklayan alçaklara karşı her daim öfkelenme yeteneğini kaybetmeyen bu koca Türk'e ne demeli? O, onca acının ardından sanki aforoz edilmiş gibi yurtsuz olmaya zorlanan ve yalnız bırakılan halkına hiç ama hiç ihanet etmedi. Hep yanında, hep bağımsız ve özgür Kıbrıs'ın tarafında oldu. Egemen cellatlar bir emir verdi, dinlemedi. Bir emir daha verdi, dinlemedi. Egemenler yalnız bıraktı, aç, susuz kılmaya çalıştı, yılmadı. Bazı uluslararası metinlerin, adı ne olursa olsun kuralların, yurttaşlık hakkını, yasama ve var olma hakkını sadece satın alabilenlere, zengin olanlara, güçlü olanlara, egemenleri arkasına alanlara bahşetme, geri kalanları ise görünmez kılma hakkını kesinlikle reddetti.
Sayesindedir ki orada bir ada var, uzakta değil. Orada bu topraklara "ana vatan" diyen birileri var, Kıbrıs Türk halkı var. Önce "cemaat" dediler, ardından "toplum" dediler ama artık "Kıbrıs Türk halkı", "Kıbrıs Türk ulusu" var yoktan var edilmiş. Toprağının adınaysa biz "yavru vatan" diyoruz. Onlar bizden ama sakın, sakın bir daha onlara sakın ha "Ben olmasam yoksulluktan, açlıktan ölürsünüz." böyle incitici, zehirli sözler lütfen söylemeyin onlara. Onlar onurlu bir halkın dirençli ve özgün temsilcileri. Şu günden itibaren inciteceğiniz, sızlatacağınız bir halk değil sadece ve o koca Türk'ün kemikleri.
"Doğum günün ne zaman?" diye soranlara "19 Mayıs." diyen en büyük Türk gibi eminim Rauf Denktaş da "Doğum günün ne gün?" diye soranlara "20 Temmuz." diyecekti ve birileri yasaklamaya da kalksa, birileri için yas günü de olsa inadına kutlayacağız biz bu yaş günlerini.
Bugün gömdüğümüz bu koca Türk inandı ve söyledi ki, dünyadaki ve ana karadaki iktidarların efendileri için bile tarih yıkıcıdır, inanın yıkıcıdır, değişkendir. Bu kötü rüzgârlar bir gün değiştiğinde, tersine estiğinde onu arkasından vuranlar gün gelir nedamet duyar. Aradan yıllar, yıllar geçer, haklı olduğu ortaya çıkar. "Artık o bitmiştir." diyen ama bugün mezarının yanında sıra sıra dizilenler bir kez daha düşünürler ama bu da bir şeydir inanın, bu da bir şeydir.
Son söz değerli milletvekilleri: Yaşamını Kıbrıs Türk halkının egemenlik ve var oluş mücadelesine adayan ve son nefesinde bile kurduğu son Türk devletine olan inancıyla tarihimize damga vuran Rauf Denktaş'ın yaşamı, direnişi, anısı bize ve tüm ezilenlere, tutsaklara, acı çekenlere ışık olsun. Ruhu şad olsun. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tarhan.