GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ANKARA İLİNİN SORUNLARINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:2
Birleşim:52
Tarih:17.01.2012

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Bugün son yolculuğuna uğurladığımız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı saygıyla anıyorum. Rauf Denktaş'ın mücadelesi tüm siyasetçilere örnek olmalıdır. Ruhu şad olsun.

Sayın milletvekilleri, bugün size Ankara'nın sorunlarını ifade etmek için söz aldım. Ankara'nın ne zaman biteceği belli olmayan metrosunu, giderek artan hava kirliliğini, Büyükşehir Belediyesinin Cumhuriyet Halk Partili belediyelere ve kendisine oy vermeyen semtlere karşı hasmane tutumunu, Polatlı'nın, Haymana'nın, Balâ'nın, Koçhisar'ın, Evren'in sorunlarını anlatacaktım ancak geçtiğimiz cuma günü Dikmen Vadisi'nde yaşadığımız yıkım olayı, Ankara'nın en önemli sorununun Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz cuma günü Dikmen Vadisi'nde çevik kuvvet eşliğinde yıkım yapılacağı haberini alınca olay yerine gittim ve bundan sonra anlatacaklarımı da sizlerin insafına, insani değerlerinize ve vicdanlarınıza terk ediyorum.

Burada yaklaşık 600 hane, 1.200 kişi, 1970'li yıllardan bu yana yaşamaktadır değerli milletvekilleri. Yoksul ve emekçi kesimi oluşturan halk, alın teriyle, binbir güçlükle ancak ayakta kalma mücadelesi vermektedir. Ankara Büyükşehir Belediyesi yıllardır bu insanları buradan çıkartmak istemekte, onlara katlanamayacakları koşullar dayatmaktadır.

Belediye Başkanı halka limon satıp para kazanmalarını önermekte, bu şekilde belediyeye para ödemelerini istemektedir. Dikmen Vadisi halkı adil ve katlanılabilir bir çözümden yanadır ancak oturdukları yerlerin "Kentsel dönüşüm" adı altında rant uğruna yağmalanmasına ve mağdur edilmelerine de karşıdırlar.

Değerli milletvekilleri, Dikmen Vadisi halkı, sizin, Meclisin dışında Ankara'da hissettiğiniz havanın soğukluğunu 4-5 derece daha fazla soğuk hisseden bir halktır. Dikmen Vadisi'ne gittiğimizde, emniyet ve büyükşehir görevlileri ve diğer yetkililerle yaptığım görüşmede "Bu soğuk havada insanları mağdur etmeyelim, üç dört gün süre tanıyalım. Bu insanlara bir yer bulabilirim." çözümünü ilettim. Bu arada, bir anda panzerler üzerime su sıktı ve ortam büyük ölçüde gerginleşti. Yine soğukkanlılığımızı kaybetmeden soruna çare bulma yönünde gayretlerimizi sürdürdük. Belediye görevlileri Melih Gökçek'le görüştüler, o da benim orada olduğumu öğrenince yıkıma devam kararını büyük bir kararlılıkla verdi. Tam o sırada arayan İçişleri Bakanımızla bir görüşmem oldu, kendilerine durumu arz ettim. İnsani ve vicdani açıdan üç gün süre tanındığında sorunu çözebileceğimi ifade ettim. Sayın Bakanımız da makul karşıladı ve yıkımı durdurdu. Kendisine buradan teşekkür ederim.

Sayın Gökçek ertesi gün katıldığı televizyon programında, kendisini aradığımızı ama bana yüz verilmediğini, bunun üzerine İçişleri Bakanının devreye girdiğini, İçişleri Bakanının durumu bilmediğini ve yıkımı durdurduğunu açık bir şekilde ifade etmiştir. Değerli arkadaşlarım, vicdan sahibi değerli AK PARTİ'li arkadaşlarım, biz Somali'ye yardım ederken, biz Van depremzedelerine yardımcı olurken o acıları içimizde hissetmedik mi? Ankara'da, burnumuzun dibinde insanları karda kışta soğuğa teslim etmek hangi vicdana, akla hizmet edebilir? Ancak bir tek kişinin, o da Melih Gökçek'in. Melik Gökçek, ben kendisini güya gönlünü almak için aramışım ama o da diyor ki: "Biz ona yüz vermedik." Değerli arkadaşlarım, ben Melih Gökçek'i ararken kendisinde acaba insani bir değer kalmış mıdır diye aradım, bir de vicdanlarında en ufak bir kırıntı kalmış mıdır diye aradım ama Sayın İçişleri Bakanımız devreye girmeseydi bu insanlarımız bugün dışarıda kalacaklardı.

Ne yazık ki bu üzücü olay meydana geldi. Bu insanlar sonuçta bugün müdahalemizle evlerinden çıktılar ve kendi elleriyle evlerini yıktılar, Ankara'nın ayazına dün gece eksi 15 derecede çadır kurdular. Melih Gökçek dün yine sıcak yatağında yattı ama geceyi çadırda titreyerek donma tehlikesi içinde geçiren bir yaşındaki Eyüp'ün, üç yaşındaki Oya'nın, dokuz yaşındaki Aydın'ın ağlamalarını duymadı, otuz yaşındaki engelli Mahmut'un çaresizliğine tanık olmadı, anne ve babaların ıstırabını hissetmedi, o sadece sıcak yatağında yattı.

Değerli arkadaşlarım, sorum burada şöyledir: Karda ve kışta insanların soğuğa terk edilmesini acaba AKP'li milletvekili arkadaşlarımız ve sayın bakanlarımız onaylıyorlar mı? Bu tehdit Dikmen Vadisi halkı üzerinde şu anda da devam etmektedir ve Melih Gökçek Dikmen Vadisi'ni yıkacağını, birkaç gün içinde yıkacağını beyan etmektedir.

Hepinizi sorumluluğa davet ediyorum. Sorumluluk sadece muhalefet milletvekilleri üzerinde değildir, hepimiz insani değerlerden ve vicdani değerlerden nasibimizi almışsak bu yıkımları durdurmalıyız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Gök, sözlerinizi lütfen tamamlayınız.

Sayın Özdağ'ın süresi kadar uzattım. Buyurun, iki dakika uzatıyorum.

LEVENT GÖK (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu soruna dikkat çekmek için söz almış bulunuyorum, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gök.