| Konu: | CHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 29.03.2012 |
İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Tabii usulen önerinin aleyhine söz almış olduk ama konuşmamı ben önerinin lehine sürdüreceğim.
Öncelikle, konuşmama geçmeden önce, emeklilerle ilgili bir düzenlemeyi görüştüğümüz bu saatlerde Tandoğan Meydanı'nda emekçilere gaz bombası, cop ve tazyikli suyla müdahale yapılıyor. Emekçilere saygısı olmayan bir iktidar anlayışının emeklilerle ilgili ne kadar düzenleme yapabileceğinin takdirini ben sizlere bırakıyorum.
Bu yapılan saldırı sırasında alanda milletvekilleri var, bu Parlamentonun mensupları var ve müdahale yapılırken özellikle milletvekillerinin de içinde bulunduğu gruba yönelik polisin orantısız şiddet uygulaması var. Şu anda, burada bulunan 2 milletvekili arkadaşımız üstleri başları sırılsıklam olmuş bir şekilde bu Parlamento sıralarında oturarak kendi görevlerini yapmaya çalışıyorlar.
Ben öncelikle size bir öneride bulunmak istiyorum: Böyle yasaklamalarla, birtakım aldığınız yasakçı kararlarla polisin arkasına sığınmaktan vazgeçin. Siz de madem politika yapıyorsunuz, madem bu politikalarınızın arkasında duruyorsunuz, bu almış olduğunuz politikaların gereği olarak o alanlara gidin. Yani örneğin "nevroz"u yasaklıyorsunuz, Diyarbakır'da yüzde 70 oy alan bir partinin Genel Başkanı Diyarbakır'daki alanda önüne polis memuru konularak bir şekilde engellenmeye çalışılıyorsa, buradaki muhatabiyet ilişkisi yanlıştır. Polis memurunu milletvekiliyle ya da genel başkanla muhatap etmeyin, AKP'nin bölge milletvekillerini getirin, orada bizim önümüze, milletvekillerinin, halkın seçilmiş iradesinin önüne gelip sizin belirlemiş olduğunuz yasakçı politikaları sahiplensinler ya da Tandoğan Meydanı'nda emekçilere gaz ve bomba yağdırmadan önce bu yasakçı kararı alan ve bunu destekleyen milletvekili arkadaşlarımız oraya gelsinler, orada bulunan milletvekilleriyle beraber kendi politikalarını halka anlatsınlar. Bu önerimizi dikkate almanızı temenni ediyorum.
Tabii, bu verilen önergeyle ilgili her şeyden önce şunu belirtmek gerekiyor ki: Hepimizin, dört grubun da üzerinde mutabık olduğu en önemli anayasal ilkelerden birisi, bu devletin sosyal devlet olma ilkesidir.
Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar Anayasa'nın 2'nci maddesinde belirtilen bu ilkenin, aslında toplumsal düzeyde ete kemiğe bürünmesinde, somutlaşmasında çok ciddi sıkıntılar var. Bugüne kadar gelen hükûmetlerin pek çoğu, bu sosyal devlet ilkesinin gereklerini yerine getirme noktasında, toplumun ezilen kesimlerinin, yaşlıların, kadınların, gençlerin, çocukların, işçilerin, emekçilerin haklarını savunma noktasında maalesef Anayasa'nın göstermiş olduğu duyarlılığı yeterli bir şekilde yerine getirememişlerdir.
Son on yıldır iktidarda bulunan AKP'nin uyguladığı politikalarda ise genel olarak sermaye ve emek ilişkisi üzerinde sermayeye avantaj sağlayan, ucuz iş gücü şeklinde emek sömürüsünü önceleyen birtakım uygulamaların olduğunu görüyoruz.
Defalarca birtakım sorunları, sosyal düzeyde, toplumsal düzeyde yaşanan birtakım sorunları çözülmesi maksadıyla buraya getirdik. Buraya getirirken de ülkenin bu anlamda yaşamış olduğu, içinde bulunduğu birtakım fotoğrafları ve tabloları mümkün olduğunca açığa çıkarmaya çalıştık. Ancak her getirdiğimizde, AKP'nin almış olduğu oy oranı üzerinden sosyal güvenlikle ilgili ya da sosyal politikalarla ilgili herhangi bir sorunun olmadığını buraya gelen arkadaşlar dillendirdi.
Şimdi bakın, bu sosyal güvenlikle ilgili işlerin iyi gitmediğinin en açık göstergesi, kara delik olarak nitelendirdiğimiz sosyal güvenlik açığında objektif olarak ortaya çıkıyor. 2003 yılında 20,2 milyar olan sosyal güvenlik açığı, 2010 yılında tam yüzde 52 artışla 54,6 milyara çıkmış. Sadece 2010 yılı verilerini ele aldığımızda bütçe açığının 39,6 milyar, sosyal güvenlik açığının 54,6 milyar olduğunu göz önünde bulundurursak, bu sosyal güvenlik politikasının ya da bununla ilgili ekonomik uygulamaların ne kadar başarılı olduğu konusunda bir fikir sahibi olabiliriz.
Şimdi, uygulanan politikalarda tabii, bir eksi yönde bir de artı yönde değerlendirmemiz gereken birtakım unsurlar var. Ekonomik politikaların eksi yönünde ulusal ekonominin kendisi ve toplumun ezilen kesimleri varken artı yönünde de -inkâr etmiyoruz- ciddi düzeyde, her geçen gün makası açılan bir zenginler kulübü var. Bakın, AKP Hükûmeti döneminde ultra zengin sayısı yüzde 400 artmış, eski para birimiyle söyleyeyim, trilyoner sayısı 8'den 32'ye çıkmıştır yani ezilen kesimlerin, emekçi kesimlerin bütçeden aldığı pay, genel gelir payından almış olduğu oran her geçen gün düşerken bir kesimin de, bir zenginler kulübü kesiminin de her geçen gün servetini artıracak şekilde bir politika yürütülmesi içerisindeyiz.
Değerli arkadaşlar, gelir dağılımı adaleti açısından, şu anda, dünyada son beş sıradayız. Özellikle nüfusun yüzde 20'lik en zengin kesimi, şu anda, ortalama gelirlerin yüzde 47,6'sına hükmediyor, en yoksul olan yüzde 20'lik kesim ise bu tüm gelirlerin yüzde 5,6'sına hükmediyor yani aradaki makas, artık 10 kat gibi, neredeyse dudak uçuklatacak bir düzeye gelmiş durumda. Bakın, sadece TÜİK'in verilerini -bu TÜİK'in vermiş olduğu hiçbir rakamın güvenilir olmadığını, Hükûmeti memnun etmeye yönelik, formüllere takla attırma olduğunu her defa söyledik ama- sadece TÜİK'in bu güvenilmez rakamlarını bile buraya getirirsek, şu anda, ülkede 13 milyon kişi yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
Tabii, bütün bu örnekleri çoğaltabiliriz ancak bugün tabii, emeklilerle ilgili birkaç somut yaşanan sorunu, burada çözüm bulmak amacıyla sizlerle paylaşmak istiyoruz. Emeklilerimizin şu anda içinde bulunduğu sosyoekonomik durumu burada defalarca dile getirdik. Sizin belirtmiş olduğunuz enflasyon rakamlarının hiçbir şekilde gerçeği yansıtmayan birtakım göstergelerini, verilerini emeklilerin almış olduğu paralar üzerinden değerlendirdik. Bu ülkede emekli olan doktorların, öğretmenlerin, işçilerin emekli olduktan sonra yüzde kaçının bir ek iş yapma gereği hissettiğini defalarca burada paylaştık. Bu tablo bile emeklilerimizin bugün yaşamış olduğu sorunları en açık şekilde aslında ifade etmeye yetiyordu. Ancak CHP Grubunun vermiş olduğu önergede özellikle ön plana çıkan üç temel sorun var, çözüm bekleyen üç temel sorun var. Bu üç temel sorunla ilgili bizim de daha önce vermiş olduğumuz kanun teklifleri vardı:
Bunlardan birincisi, prim gününü doldurup yaştan dolayı emekli olamayanların durumuydu.
İkincisi, yaşını doldurup prim gününü doldurmadığı için emekli olamayanların durumuydu.
Üçüncüsü de hem prim hem yaşını doldurup AKP'nin devreye sokmuş olduğu yeni yasadan dolayı emekli olamayanların durumuydu.
Bahsetmiş olduğumuz bu her üç durum da çok büyük bir yüzdedeki emekli kesimini yakından ilgilendiriyor. Özellikle toplumda "mezarda emeklilik" olarak adlandırılan bu emekliliğe getirilen yaşla ilgili düzenlemenin çok ciddi mağduriyetler getirdiğini biliyoruz. Bununla ilgili bir an önce birtakım düzenlemelerin yapılması ve bu emeklilerimizin mağduriyetinin giderilmesi noktasında biz Meclisin tümünden bir duyarlılık bekliyoruz. Bu nedenle, bu öneriye de lehte oy kullanacağımızı belirtmek istiyoruz. Sosyal devlet ilkesinin her geçen gün paralı sağlık, paralı eğitim, verilmesi gereken en temel kamusal hizmetlerin paralı hâle getirilmesiyle yok edildiği bir dönemde en azından bu emeklilerimizin durumunun düzeltilmesine yönelik birtakım palyatif adımların atılması bu Meclisin önündeki önemli görevlerden biridir diye buradan belirtmek istiyorum.
Şunu özellikle belirtmek istiyorum: Bizim çocukluğumuzda TRT'de yayınlanan bir reklam vardı. Bu reklamda "Ödediğiniz vergiler size -vatandaşa- yol, su, elektrik olarak geri döner." deniyordu, ancak maalesef AKP'nin politikalarıyla, sürdürülen neoliberal politikalarla artık ödediğimiz vergiler, ödenen vergiler sermaye sahiplerinin ve savaş baronlarının cebine geri gidiyor, artakalan kırıntılar ise yoksulları ve emekçileri susturmak için sosyal yardım olarak, sus payı olarak bir şekilde dağıtılıyor. Bu tablonun düzeltilmesi umudu ile özellikle emeklilerimizle ilgili bu mağduriyet için verilen bu önerinin desteklenmesini ben de Meclisten bekliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Teşekkürlerimi sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.