| Konu: | CHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 29.03.2012 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sosyal güvenlik politikalarının en önemli amaçlarından birisi, insanlar arasında oluşturduğu güvenlik ağları ile toplumsal eşitsizlikle mücadeleyi desteklemektir. Bu anlamda, devlet, tüm bireyler için eşit hak ve yükümlülükler içeren bir sosyal güvenlik sistemi kurgulamakla yükümlüdür. Ülkemizde de sosyal güvenlik hakkı Anayasa ile teminata bağlanmış olup, devletin yükümlülüğü altında bulunmaktadır. Ancak birçok vatandaşımız sosyal güvenlik uygulamaları nedeniyle sorunlar yaşamaktadır. İşe başladıkları tarihte yürürlükte olan mevzuata göre emeklilik için gerekli prim ödeme gün sayısı ve sigortalılık süresini tamamladıkları hâlde, bir başka ifadeyle emekli olma hakkını elde ettikleri hâlde bir de yaş şartına tabi tutulmaları birçok vatandaşımızı mağdur etmiştir. Kazanılmış hakları ellerinden alınan, emeklilikte yaşı bekleyen vatandaşlarımız haklarını aramakta, Türkiye Büyük Millet Meclisinden çözüm beklemekte, bu mağduriyetlerinin giderilmesini sağlayacak düzenleme yapılmasını istemektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi, emeklilik hakkını elde ettiği hâlde emeklilik için yaşı bekleyenlere emeklilik hakkının verilmesi gerektiği görüşündedir. Bu konuda söz konusu mağduriyeti gidermeye yönelik olarak gerekli kanun teklifi ve önergeler de vermiştir. Hatta daha bu ayın başında Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen ve kamuoyunda "İntibak Yasası" diye adlandırılan kanunun görüşmeleri esnasında verdiğimiz teklif ile 2000 yılından önce sigortalı olanlardan sigortalı oldukları tarihte yürürlükte olan mevzuata göre emeklilik için gerekli prim gün sayısı ve hizmet yılı şartlarını tamamlamış olanlara yaş şartı aranmaksızın emekli aylığı bağlanması önerilmiş, ancak AKP Grubunun oylarıyla reddedilmiştir. Bugün de CHP tarafından verilen Meclis araştırma önergesini destekliyoruz, emeklilikte yaşa takılanların sorunları hakkında mutlaka Meclis araştırması açılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, sosyal güvenlik sisteminin iki temel sorunu aktif-pasif dengesindeki bozulma ve bütçe açıklarındaki artıştır. 1992 yılında emeklilik yaş haddinin kaldırılarak erken emekliliğin yolunun açılması, sosyal güvenlik sisteminin aktif-pasif dengesinin hızla bozulmasında en başta gelen etkenlerden biri olmuştur. Sosyal güvenlik sisteminin aktif-pasif oranındaki düşüş, açıklarındaki artış yıllardır devam etmekte olup, bu olumsuz yapının düzeltilmesine yönelik olarak birçok hükûmet tarafından çeşitli uygulamalar yürürlüğe konulmuştur. Bunlardan biri de emeklilikte yaş şartı getirilmesidir. Esas olarak otuz sekiz-kırk üç yaşında emekliliğin getirdiği yükü, dünyada hiçbir ülkenin sosyal güvenlik sisteminin kaldırması mümkün değildir. Dünyanın hiçbir ülkesinde de böyle bir uygulama yoktur. Bu bir gerçektir, bu herkesçe kabul edilmelidir. Ancak kazanılmış hakların vatandaşın elinden alınması da hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz, hiçbir hukuk devletinde böylesi bir uygulama söz konusu olamaz. Bu da kabul edilmesi gereken bir başka gerçektir. Bu konuda geçmişte yapılanlara takılıp kalmamak gerekmektedir, buradan bir yere varamayız, bir sonuç alamayız, geçmişte yapılan düzenlemeleri o günün şartlarında değerlendirmek gerekir. Eğer geçmişte bir yanlış yapıldı ise bu yanlışı bile bile bugüne kadar düzeltmemiş olmak da aynı derecede yanlıştır. O nedenle geleceğe bakmalı ve mevcut haksızlıkları giderebilmenin yolunu bulmalıyız.
İşe girdiği tarihte tabi olduğu mevzuata göre emeklilik için gerekli sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayılarını tamamlayan vatandaşlarımız, emekli aylığı alamadığı gibi bir de sağlık sigortası primi ödemekle karşı karşıya kalmışlardır. Kanunla aranan prim ödeme gün sayısını dolduran, dolayısıyla yıllarca gerekli primleri ödemiş olan vatandaşlarımızdan "Sen yaşı doldurmadın, sağlık sigortası primini vermezsen sağlık yardımından yararlanamazsın." demek insafsızlıktır, vicdansızlıktır. Bu itibarla, emeklilikte yaşı bekleyen vatandaşlarımızın yaşadığı sorunların ve mağduriyetlerin belirlenmesi ve çözüm yollarının tespit edilmesi için Meclis araştırması yapılmalıdır. Bu durumda olan vatandaşlarımıza yaş şartını beklemeksizin emeklilik hakkı verilmelidir, zira bu onların kazanılmış haklarıdır.
Değerli milletvekilleri, bir önemli konuyu daha burada gündeme getirmek istiyorum. 2012 yılının üçüncü ayının sonuna gelmemize rağmen, sayıları 6 milyonu bulan kamu çalışanı, 4/C mağdurları, memur emeklileri, altmış beş yaş aylığı alanlar, engelliler, gaziler, şehit yakınları, köy korucuları ve muhtarların 2012 yılı maaş artışları henüz verilmemiştir. AKP Hükûmeti, bu kesimleri ilk defa zamsız maaşa mahkûm eden Hükûmet olma unvanını elde etmiştir. İstediği kanunu bir gün içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçiren AKP Hükûmeti, aileleriyle birlikte 20 milyona yakın vatandaşımızın sorununu çözecek, yüzünü güldürecek bir düzenlemeyi henüz becerememiştir.
Böylesine gecikme ve acil durum söz konusu iken, bugün için aciliyeti olmayan, beş-altı ay sonra yürürlüğe girecek olan yasaya hâlâ öncelik verilmesi, AKP Hükûmetinin nasıl rant peşinde koştuğunu da açıkça ortaya koymaktadır. Eğer bir tasarı veya teklifte rant varsa Mecliste öncelikle onlar görüşülmektedir. Kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı tanıyan tasarının gündemin 5'inci sırasına alınmasının, hâlâ görüşülmemesinin sizce başka bir izahı olabilir mi?
AKP Hükûmeti, önümüzdeki ayın 15'inde bir rekora daha imza atacak ve "Tam dört ay boyunca memuruna, emeklisine zam vermeyip inim inim inleten Hükûmet" olarak tarihe geçecektir. Böyle giderse kendi rekorlarını da kırmaya devam edecektir.
AKP Hükûmeti, 2012 maaş artışlarını vermediği gibi, uygulamaya koyduğu zamlarla dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın aylıklarının erimesine yol açmaktadır. AKP Hükûmeti, yüksek oranlı zamlarla milletimize âdeta zulüm uygulamaktadır. Vatandaş her gün yeni bir zam haberiyle karşı karşıya kalmaktadır. Çalışanların ve emeklilerin sağlık yardımı alırken karşılaştıkları "muayene, reçete, ilaç, kutu, katılım payı" adı altında yaptıkları ödemeler, artık aylıklarının önemli bir kısmına karşılık gelir hâle gelmiştir.
Kamu çalışanları, 4/C mağdurları, memur emeklileri, altmış beş yaş aylığı alanlar, engelliler, gaziler, şehit yakınları, köy korucuları ve muhtarlar, daha 2012 maaş farklarını alamadan alacakları maaş zammından çok daha fazlasını ödemekle karşı karşıya bırakılmıştır.
TÜRK-İŞ tarafından yapılan Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması'nın 2012 Mart ayı sonuçlarına göre, 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı 954,40 lira. Gıda harcamasıyla birlikte giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı yani yoksulluk sınırı ise 3.108, 78 liradır.
Bu verilere göre, emekli, dul ve yetimlerin tamamı yoksulluk sınırının altında, tamamına yakını da açlık sınırının altında aylık almaktadır. AKP Hükûmeti emeklilere hep umut vermiştir ancak emeklileri sürekli aldatmış ve hayal kırıklığına uğratmıştır. Emeklilere banka promosyonu verileceğini söylemiş ancak bunu da vermemiştir. Emekliler arasındaki maaş adaletsizliğini gidereceğini vadetmesine karşın intibak konusunda da emeklilerimiz aldatmacaya konu edilmiştir. Çıkarılan kanun, 2000 yılı sonrası SSK emeklilerini, BAĞ-KUR emeklileri kapsamamış, Emekli Sandığı ile SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıkları arasındaki eşitsizlikleri hiç dikkate almamıştır. Kanunun kapsadığı emeklilerin hakkının da 2013 yılında verilmesi öngörülmüş, haklarına bir yıl daha el konulmuştur.
Meclis araştırmasına destek verdiğimizi belirtiyorum, tekrar saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kalaycı.