| Konu: | YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TEŞKİLATI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 29.03.2012 |
SIRRI SAKIK (Muş) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, birkaç saat önce 199 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 9'uncu maddesi değiştirilirken aslında burada sorun inançlara özgürlük değildi. Bakın, biz de orada olumlu oy kullandık ama burada bir rant kavgası vardı, "Biz ne kadar bunun üzerinden bir mesaj vermeye çalışırız!" Aslında hepimizin bundan kurtulması gerekir. Yani sonsuz özgürlüğü bütün inançlara istemeliyiz ama ne yazık ki bu konuda çok fazla demokrat olmadığınızı, bu işi sadece siyasal olarak ranta devşirmek gibi iki parti arasındaki bir kavgayı gördük. Oysaki hepimiz inançlarımıza ne kadar özgürlük istiyorsak dilimize ve kültürümüze, kimliğimize de bir o kadar özgürlük istemeliyiz ama sizin kendi inançlarınızın dışında başka inançlara hayat hakkı yoktur.
Ne yazık ki Türkiye'de uzun yıllardır siyasetin bir kısmı cami avlusundan bir kısmı kışladan çıkmıyor ama kışlada olanları halk bir noktaya getirdi, emin olunuz ki cami avlusunda da siyaset yapanları halk bir yere getirecek. Kimse inançlar üzerinden ne olur siyasal bir rant devşirmeye kalkışmasın. Eğer yüreğiniz yetiyorsa -hani birlikte ortak vatandan bahsediyorsunuz- ortak vatanı şekillendirirken dilini, kültürünü yok saydığınız o halkın dilini, kültürünü özgürleştirmek gibi bir göreviniz yok mudur? Var ama bunu yapmıyorsunuz, yüreğiniz buna yetmiyor. Bir muhalefet partisi şunu söylüyor: "Köşede, bucakta dillerini konuşsunlar." Ya köşede, bucakta bir dil konuşulur mu? Yani bir dile bu kadar haksızlık edilir mi? Bu bir dil köşe bucak dili değildir. Mesela, tersten alalım. Cumhuriyet oluştuğu dönemlerde Türkiye Cumhuriyeti değil de "Kürt cumhuriyeti" olmuş olsaydı ve o günkü koşullarda cumhuriyet Kürtlerin kültürü, kimliği üzerinde şekillenmiş olsaydı ve Türk kimliğine haksızlık etmiş olsaydı ve biz, bugün, burada, Kürtçe kimlikle, Kürt kimliğiyle ilgili yasal bir düzenleme yapsaydık, burada Kürt bir bakan oturmuş olsaydı ve dönüp bize de şunu söyleseydi: "Türk dili de evde, bucakta, köşede kendisini ifade etsin." Burada ne kadar hakkaniyet varsa, Kürtlerle ilgili taleplerde de bunu ileri sürmek bu kadar haksızlıktır, bu kadar vicdansızlıktır. Onun için, sizin, bu ülkede özgür bir eğitim sistemi, herkesin içinde olacağı bir dile, bir kimliğe gerçekten saygı duyduğunuzu söyleyemeyiz. İşte, ortadayız.
Bakın, uzun süredir, bu ülkede ırkçı bir ant var. Her sabah çocuklarımıza yalan yanlış bilgiler aktarırız. Bir Millî Eğitim Bakanımız, daha önce çıktı "Bunu kaldıralım. Bu ırkçıdır." dedi. Kıyametler koptu, geri adım attınız çünkü Türkiye'deki ırkçı, milliyetçi dalgalardan nemalanıyorsunuz. Siz o dalgalardan oy alabilir misiniz? Siz döndünüz, bundan bile geri adım attınız ve her sabah okula giden çocuklarımız yalan yanlış bilgilerle "Türk'üz, doğruyuz, çalışkanız?" Ee vallahi ne Türk'üz? Yani Türk olmayanlar doğru olamaz mı, çalışkan olamaz mı? Yani bu coğrafyada farklı halklar da yaşıyor, o halklara neden saygı duymuyorsunuz? Neden o halkların diline, kimliğine doksan yıldır gem vuruyorsunuz, yok hükmünde sayıyorsunuz ve bir taraftan da demokratikleşme ve özgürlüklerden bahsediyorsunuz. Vallahi, ne halkımız size inanıyor ne de vicdan muhasebesi yaptığınızda, gece başınızı yastığa koyduğunuzda doğru işler yaptığınıza eminim ki siz de inanmıyorsunuz çünkü siz gerçekten tekçisiniz, ırkçısınız, asimilasyoncusunuz, diğer halklara zulmediyorsunuz, diğer inançlara zulmediyorsunuz. Bizim gibi hiç böyle inançlara zulmetmeden inançlara saygılı olacaksınız ve ben halk diliyle diyorum ki: Biraz önce o Kur'an-ı Kerim'le, Peygamber Efendimiz'le ilgili?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SIRRI SAKIK (Devamla) - ?bir yasa geçti. Her kim ki siyaseten o Kur'an'a ihanet ediyorsa o Kur'an -bu Anadolu tabiriyle- onların hakkından gelsin.
Saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sakık.