| Konu: | CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 53 |
| Tarih: | 18.01.2012 |
ÖZDAL ÜÇER (Van) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Milletvekili olarak bu kürsüde söz aldığımızda Genel Kurulu selamlıyoruz. Ben de konuşmama Genel Kurulu selamlayarak başlamak istiyorum.
Milletin iradesiyle bu Meclise gelip de bizzat bu Meclis tarafından görevlendirilmiş Hükûmet yetkililerince tehdit edilmek ve onların emirleriyle görev yapan kamu görevlileri tarafından darp edilmek durumlarıyla çoğu defa yüz yüze kalmış bir vekil olarak halk iradesine gidilmesinin, halkın iradesinin önemsenmesinin ne kadar önemli olduğunu vurgulamak isterim.
Elbette temsilî demokratik sistemden doğrudan demokratik sisteme geçilmesi, temsilî Meclis aritmetiğiyle Cumhurbaşkanı seçilmesinden halk oylamasıyla Cumhurbaşkanının seçilmesi önemli. Cumhurbaşkanının adaylığının belirlenmesi de halk tarafından mümkün olsa bu daha demokratik olur.
Çoğu kanun tasarısında "demokratik" sözcüğünü kullanıyoruz ya, Türkiye'de Anayasa'nın 2'nci maddesi gereği de demokrasi ilkesini çok kez dile getiriyoruz ve Hükûmetin "ileri demokrasi modeli" diye belirttiği yapı içinde daha da ilerleyen bir demokratik işleyiş karşımıza geliyor. Aslında bunun bir demokratikleşme yasa çalışması olmayıp bir AKP siyasal projesi, birilerinin şahsı için belli makamları hazırlama projesi olduğunu artık halktan kime sorarsanız biliyor. Yani birinin Cumhurbaşkanlık koltuğunu sağlama almak için bir düzenleme olduğunu ve Meclis çalışmasının aslında çok daha nitelikli olması, halkın iradesini doğrudan temsil etmesi gereken Meclis çalışmasının aslında böylesine -biraz "düzmece" diyeceğim çünkü- Anayasa'yı ihlal eden? Yeri geldiğinde çokça "Anayasa'yı ihlal ediyorsunuz, Anayasa'yı ihlal ediyorsunuz." diye bize bağırıp çağırmalar oluyor ama bu bize saldırma gerekçeniz olan Anayasa'yı çok defa ihlal ettiğiniz durumunu bugün de gerçekleştiriyorsunuz. Yani bunun bir tiyatro olduğunu, Erdoğan'ı Cumhurbaşkanı yapabilmek için bir çalışma olduğunu herkes biliyor.
Ben bir birey olarak şunu söylüyorum: Bu on yıllık iktidarınız süresince Türkiye'de "ileri demokrasi" diye diye bütün halk kesimlerinin zararına her türlü çalışmaya imzasını atmış birine Cumhurbaşkanlık makamının zemininin hazırlanmasını içime sindirmiyorum. İçine sindirmeyen milyonlarca insanın var olduğunu biliyorum ve umuyorum ki kendisi için Cumhurbaşkanlık makamını görmek ensesini görmek kadar zor bir şey olur.
Ben her kürsüye çıkışımda Van depreminden bahsediyorum, bahsedeceğim. Yüz binlerce insan mağdur oldu, yüzlerce kişi? Her bakan sırasıyla kürsülerde söz alıp "Van depreminde gereken yapıldı." dedi. Tabii, bunu halkın vicdanına havale ediyoruz ama Van'da çadır yangınları sonucu ölümler devam ediyor, açlık, sefalet sınırında yaşayan insanların sayısı gün geçtikçe artıyor, kendisine verilen vaatlerin gerçekleştirilmesini bekleyen esnaf kan ağlıyor, eğitim sorunları diz boyu, sağlık sorunları o kadar çoğalmış ki tarif etmek mümkün değil. Bizzat Valilik tarafından göç ettirilip değişik illere dağıtılan insanların Silifke'de, Aksaray'da, değişik illerde ırkçı saldırılara maruz kalması ve buna Hükûmet, devlet yetkililerinin sessiz kalması da ayrı bir sorun.
Deprem doğal bir afetti ama Van halkının başına gelen?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL (İzmir) - Karar yeter sayısı?
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Üçer.