| Konu: | CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 53 |
| Tarih: | 18.01.2012 |
NAZMİ GÜR (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu kurum, bu çatı altında Türkiye'nin geleceğini, halklarımızın geleceğini oluşturduğumuz hukukla, yaptığımız yasalarla oluşturmaya çalışıyoruz, yön vermeye çalışıyoruz. Tabii, hukuk herkes için gerekli. Tıpkı demokrasi gibi, tıpkı evrensel haklar ve özgürlükler gibi herkes için, hepiniz için bir gün hukuk lazım olacak. Hukukun kişiye, zümreye, partilere, sınıflara göre yapılmayacağını en iyi bilmesi gereken herhâlde bu Mecliste, bu çatı altında bulunan siz değerli milletvekilleri olmalısınız. Bu nedenle, yapmaya çalıştığımız, çıkarmaya çalıştığımız bir yasayla Cumhurbaşkanının seçimi ve görev süresiyle ilgili olarak yaptığımız bu çalışmayla herhâlde bu çalışmanın, önümüze getirilen bu taslağın evrensel hukuka uygunluğunu, hele hele 12 Eylül Anayasası'na dahi aykırı olduğunu bütün kamuoyu, bütün dünya bizi izliyor.
Tabii, evrensel hukuktan söz etmişken evrensel hukukun sınırlarının da o ülkedeki demokrasinin sınırlarını çizdiğinin de hepimiz farkındayız. Nasıl ki Sayın Başbakan hep ileri demokrasiden söz ediyor. Eğer bir ülkede hukuk bu kadar çiğneniyorsa, eğer bir ülkede hukuk bu kadar yok sayılıyorsa o ülkede elbette demokrasiden, hele hele ileri demokrasiden söz edilemez. Söz edilse olsa olsa bir AKP sultanlığından, bir AKP sultasından, hatta hatta bir AKP faşizminden söz edilebilir.
Üç temel örnek var size göstereceğimiz. Çok sıcak yaşandı hem de son birkaç gün içinde yaşandı. Birincisi, Sevgili Hrant'ın davası. Tabii, mahkemeler -tırnak içinde- bağımsız yargı, bu davayı sonuçlandırmış gibi görünüyor ama avukatların da söylediği gibi, biz Hrant'ın dostları da söz veriyoruz Hrant'a, onun aziz hatırası önünde, bu dava burada bitmedi, bu dava sürecek. Bu dava elbette ki Strasbourg'tan da dönecek.
Değerli arkadaşlar, üçüncü örnek Roboski katliamı yani Uludere'deki Türk savaş uçaklarının bombardımanı sonucu öldürülen 34 sivil. Ne diyordu Sayın Başbakan yirmi dört saat sonraki açıklamasında? Elde dört saatlik görüntüler varmış. Soruşturmayı sürdüren savcı -bugün sizler de okumuşsunuzdur, basına düştü- bu görüntüleri istiyor ve bu görüntülerin de kendilerine ne zaman ulaştırılacağını tahmin edemiyor, söyleyemiyor çünkü asla ulaşmayacağını da biliyor ve değerli arkadaşlar, Roboski katliamı ve bu katliamın belki de naklen görüntülerini alan, bu dört saatlik görüntüyü ne kamuoyu ne soruşturmayı sürdüren savcı ne de -bu olayı gerçekleştirenlerin arkasında olan güçler tabii ki biliyor da- dünya kamuoyu bilmiyor. Ancak şunu söylemekte fayda var: Roboski katliamı da bugün artık dünyanın gündeminde ve emin olun ki orada öldürülen 34 kişinin hesabı tek tek sorulacak ve Roboski'de emir verenler, Roboski'de tetiği çekenler, Roboski'de bu katliamı gerçekleştirenlerin tamamı bu hukuk önünde yargılanamasalar bile tarihin önünde ve insanlık vicdanının önünde bu katliamı gerçekleştirenler, bu insanlık suçunu işleyenler elbette ki mahkûm olacaklardır.
Üçüncü önemli konu, değerli arkadaşlar, tabii umarım bir gün polis sizin de kapınızı çalmaz ama milletvekillerimizin, milletvekillerinin, bu Parlamentonun bir üyesinin evi basılıyor, bilgisayarına el konuluyor ve inşallah sizin de bir gün evinizin kapısı çalınmaz, bu polis korkusuyla, bu polis devleti korkusuyla yaşamazsınız. Hep mağduru oynadınız, şimdi de zalimi oynuyorsunuz ama bizler, bu zulmün karşısında asla diz çökmeyeceğimizi ve sizlere sonuna kadar direneceğimizi beyan ediyoruz, KCK tutuklamaları adı altında bizi asla sindirmeyeceğinizi söylüyor, saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.