GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HRANT DİNK?İN ÖLÜMÜNÜN 5?İNCİ YIL DÖNÜMÜNE İLİŞKİN
Yasama Yılı:2
Birleşim:54
Tarih:19.01.2012

PERVİN BULDAN (Iğdır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bugün, bir Ermeni çocuğunun, adalet arayıcısı bir mücadele insanının, halkların kardeşliğine inanmış, adanmış bir ömrün, Kardeşim Hrant Dink'in katledilişinin 5'inci yıl dönümü. Aradan tam beş yıl geçti. Geçen bu süre içerisinde ağır aksak işleyen soruşturmalar, her biri ayrı bir vaka olan duruşmalar, faşizmin kameralara poz verdiği sahneler, derken, adalet sisteminin olmadığı ülkemizde tam da Türk yargı sistemine yakışır bir karar verildi. Tutukluluk sürelerinin dolmasına günler kala tetikçilere ödülleri verilirken ortada örgütlü bir suç olmadığı kanaatine hükmedildi. Jandarma ve emniyetin desteğiyle örgütlenen cinayet böylelikle birkaç çocuğun eylemi hâline getirildi.

Ben bu devletin katliam listelerinde adı konmuş bir halkın çocuğu olarak bu duruma hiçbir zaman alışmayacak olsam da şaşırmadım çünkü bu ülkede cinayetler, işkenceler, şiddetin her türlü tezahürü, Türk olamayanlara, Müslüman ve Sünni olmayanlar için vardır ama adalet yoktur. Değil şimdi, bu devlet, adaleti yüz yıldır tedavülden kaldırmıştır. Bugün için bu mahkemenin vermiş olduğu bu karar yüz yıl önce bu cumhuriyeti halkların kanıyla kuran zihniyetin bir ürünüdür çünkü bu devlet yurttaşının kanıyla beslenerek kurmuştur ağlarını. Yüz yıldır binlercesinin kanını dökmüştür yaşadığı topraklara ama bir defa olsun bu kanla ellerinin kirlendiğini düşünmemiştir. Dökülen kanların hesabını soracak bir adalet mekanizması bu devletin neyine gerekir? Hiç birinin hesabı sorulmadı, sorulmuyor. Bu nedenledir ki devlet bu kirli geçmişi ile bu kanlı tarihi ile yüzleşmediği sürece adalet bu topraklarda yer bulamayacaktır kendisine.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok trajiktir, Başbakan başta olmak üzere Hükûmet sözcüleri gözümüzün içine baka baka "Bizim dönemimizde hiçbir faili meçhul cinayet işlenmedi." demektedirler. Oysa Hrant Dink AKP Hükûmeti döneminde MİT mensupları ve İstanbul Vali Yardımcısı tarafından ölümle tehdit edildi. Cinayet planları jandarma ve emniyet bilgisi dâhilinde gerçekleştirildi. Hrant Dink katledildi, dava görüldü ve karar çıktı. Sorumluların hesap vermesine gerek görülmedi. Dönemin Valisi, Emniyet Müdürü, İçişleri Bakanı ve ilgili bürokratları hiçbiri bu olayın hesabını vermedi. Sonuç şu oldu: Hrant Dink cinayeti faili meçhul tutulan bütün cinayetlerde olduğu gibi, bizzat devlet tarafından sahiplenildi ve faili meçhul bırakıldı. 17 Ocak günü bizler Susurluk davasının, Şemdinli davasının birer tekrarını izlemiş olduk böylece. Lakin nereye kadar?

Karanlıkta bırakılan her cinayet, her katliam yeni katliamların zeminini yaratmakta ve devlet kendi güçlerinin planları dâhilinde yeni canlar almaktadır. Geçmişiyle yüzleşmeyen, tarihsel eylemleri karanlık olan bir devletin aydınlık bir geleceğe sahip olacağından söz etmek mümkün değildir. Halkların kanına elini bulaştırmış bir zihniyettir bu ülkeye 12 Eylül'ü, 90'lı yılları ve binlerce yargısız infazı yaşatan.

Susurluk aydınlatılmadığı için Şemdinli olayı yaşandı, Şemdinli olayı aydınlatılmadı ve Hrant Dink katledildi. Hrant Dink'in katline hüküm verenlere sual olunmadığı için devlet Roboski'de 34 can aldı. Dolayısıyla mahkemenin Hrant Dink davasında verdiği karar yeni cinayetlerin, yeni katliamların habercisidir ve bu nedenle yüreğimizi sızlatmadan da öte bir felakettir bu karar.

Bugün Hrant Dink'in 5'inci ölüm yıl dönümüydü. Hrant Dink'i saygıyla anıyor, "Hrant için adalet, boynumuzun borcudur." diyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)