GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:54
Tarih:19.01.2012

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 138 sıra sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu Tasarısı'nın 17'nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, üzerinde görüştüğümüz madde, bu kanuna, bir dolgu maddesi olarak eklenmiştir. Herkesin bildiği gibi, seçimlerle ilgili hususlar 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Hakkında Kanun'da düzenlenmiştir. Ayrıca, seçimler, Yüksek Seçim Kurulunun gözetimi ve denetiminde yapılmaktadır. Yüksek Seçim Kurulu, seçimlerin yapılmasıyla ilgili tüm teferruatları karara bağlamakta ve uygulamaktadır. Bu bakımdan, bu maddenin tasarıdan çıkartılması faydalı olacaktır.

Bugün bu kanun tasarısını Cumhurbaşkanını nasıl seçeceğimizi belirlemek için konuşmuyoruz. Peki, bu kanunun gündeme alınmasının sebebi nedir? Sayın Abdullah Gül'ün yeniden aday olmasını engellemektir. Kısaca, şahsa özel bir düzenleme üzerinde tartışıyoruz.

Değerli milletvekilleri, suni gündemler oluşturup suni tartışmalarla devletin en önemli makamlarını itibarsızlaştırmaya kimsenin hakkı yoktur. Suni gündemlere üreteceğiniz suni çözümler zaman kaybından başka bir şey değildir.

Bugün burada, halkın kendi iradesiyle kabul ettiği bir anayasa değişikliğini, Anayasa'ya aykırı bir şekilde, kanunla değiştiriyorsunuz. Bu konuda kimsenin fikrini sormuyorsunuz, istişare yolunu toptan kapatıyorsunuz. Bu nasıl bir demokrasi anlayışıdır? Anayasa'nın 101'inci ve 102'nci maddesi, 21/10/2007 tarihinde değiştirilmiştir. Anayasa'nın söz konusu iki maddesi gayet açık ve nettir. AKP diyor ki: "Burada, 11'inci Cumhurbaşkanının durumu belirli değildir."

Şimdi olaya bir başka açıdan bakalım. 21/10/2007 tarihinde yani 11'inci Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Anayasa'nın 104'üncü maddesi değiştirilip Cumhurbaşkanının yetkileri daraltılsaydı ne diyecektik? Mesela, Anayasa'nın 104'üncü maddesinde, bildiğiniz gibi, Cumhurbaşkanının yasamayla, yürütmeyle ve yargıyla ilgili yetkileri var. İşte, yürütmeyle ilgili olarak Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek yetkisi Cumhurbaşkanından alınsaydı, üniversite rektörlerini atamak yetkisi Cumhurbaşkanından alınsaydı, Sayın Cumhurbaşkanı "Ben seçildiğimde var olan yetkileri görev süremin sonuna kadar kullanmaya devam edeceğim." diyebilir miydi? Siz veya sizin gibi düşünen hukukçular Cumhurbaşkanının eski yetkilerini kullanmasını nasıl savunacaktınız? Ben buna samimi cevap bekliyorum veya 21/10/2007 tarihinde Cumhurbaşkanının yetkileri artmış olsaydı, Sayın Cumhurbaşkanı kendisine verilen yeni yetkileri "Ben seçildiğimde bu yetkiler yoktu, dolayısıyla ben görev süremin sonuna kadar bunları, bunları kullanmıyorum." diyebilir miydi? Siz bu durumu nasıl savunacaktınız? Ben bütün bu tespitlerime samimi cevap istiyorum. Bu tespitlerin cevabı samimi olarak ortaya konulabilirse zaten tartışılacak bir konu da kalmayacak ortada.

Ayrıca, siz çoğunluk olarak burada tabii ki kendi hesaplarınıza göre istediğiniz değişiklikleri yapma imkânına sahipsiniz ama sizin bir hesabınız olduğu gibi Allah'ın da bir hesabı var. Sizin hesaplarınız kanunları değiştirebilir, Anayasa'yı değiştirebilir ama Allah'ın hesabını hiç kimsenin değiştirmeye gücü yoktur. Onun için bu kanunları çıkartırken bir daha düşünmenizi tavsiye ediyorum.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Erdoğan.