GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KAMU GÖREVLİLERİ SENDİKALARI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:88
Tarih:02.04.2012

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 200 sıra sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz tasarı demokratik sendikacılıktan hiçbir iz taşımamaktadır. Her şey, iktidarınız döneminde oluşturduğunuz sarı sendikaya göre dizayn edilmiştir. Sarı sendikanın nasıl oluşturulduğunu cümle âlem bilmektedir ama tekrar etmek gerekirse: Yandaş olmayan sendikalara üye olan hiçbir kamu görevlisinin hiçbir talebi iktidarınız tarafından yerine getirilmemektedir. En küçük bir talepte bulunan kamu görevlisine dahi önce hangi sendikaya üye olduğu sorulmakta, eğer yandaş sendikaya üye değilse yandaş sendikaya üye olunmadan talebinin yerine getirilemeyeceği kibarca söylenmektedir. Bu da AKP'nin ileri demokrasi uygulamalarından birisi olsa gerektir.

12 Eylül 2010 tarihindeki Anayasa değişikliğine bağlanan bugün görüşmekte olduğumuz tasarı bir buçuk yıldır Meclis gündemine getirilmemiştir. Bunun sonucu olarak, yıllardır ilk defa, kamu görevlileri ve emeklileri yılın birinci yarısında almaları gereken maaş zammını alamamışlardır. Memur maaşlarında yapılacak cüzi artışlar belki sizin için bir şey ifade etmeyebilir, size göre bunlar küçük paralar olabilir ama bütün kamu görevlileri için, o sizin küçük gördüğünüz paralar büyük önem taşımaktadır; kıt kanaat geçinen dar gelirli insanların bu küçük paralara ihtiyacı vardır.

İyi, hoş; kamu görevlileri maaş zamlarını alamasalar da sizin güzel hediyelerinizi yılbaşından bu yana almaya devam ediyorlar. Yılbaşından bu yana kaç defa olduğunu unuttuğumuz akaryakıt zamları, ikinci hediyeniz olarak elektrik zamları, eksik kalmasın diye ilave ettiğiniz yüzde 18'den fazla olan doğal gaz zammıyla, zaten alacaklarından çok fazlasını peşinen ödemiş oldular.

Şimdi Hükûmet, bu kanun çıktıktan sonra Memur-Sen'i çağıracak, diyecek ki: "Gelin arkadaşlar, size öngördüğümüz enflasyona göre 3-5 kuruş verelim."

Buradan Hükûmete sormak istiyorum: Köylünün üretim maliyetlerinin içerisinde, sanayicinin üretim maliyetlerinin içerisinde enerjinin payı nedir? Memurun tüketim kalıbı içerisinde enerjinin payı nedir? Bunlar enflasyonu hiç mi etkilemeyecektir?

Bütün bu enerji zamlarından sonra dış politikada "sıfır sorun"dan "sırf sorun"a gelen, eğitimde evlere şenlik bir konuma gelen iktidarın hiçbir öngörüsü tutmamışken enflasyondaki öngörüsü nasıl tutacaktır?

Değerli milletvekilleri, eskiden Türk siyasetinin en önemli tartışma konusu "Orta direk ne olacak?" meselesiydi. Sayenizde yandaş paylaşımına katılan zenginler ve bu paylaşıma katılmayan diğer garip gureba kaldı. Eskiden memurlar orta direğin en önemli unsuruydu; artık "orta direk" diye bir şey kalmadı, memurlar da garip gurebanın ta kendisi oldu. Şimdi bu garip gurebaların yaşama şartları asgari ihtiyaçlarını bile karşılamaktan uzak hâle gelmiştir. Oluşturduğunuz ileri demokrasi ortamında da maalesef haklarını arayabilme imkânı kalmamaktadır.

Tasarıya tümüyle göz attığımızda, Hükûmetle sarı sendika görüşecek, diğer sendikalar bu görüşmeye figüran olarak katılabilecekler. Sözleşme imzalama noktasında ise, yine sözleşme Hükûmet ile yandaş sendika arasında imzalanacak ama diğer sendikaların herhangi bir itiraz hakkı bulunmayacaktır. Bu tasarıda demokratik birtakım unsurlara da hiç olmazsa yer verilmesi önem arz etmektedir.

Bakın, burada sizin çoğunluğunuzla çıkartılan kanunlar ile ilgili olarak ana muhalefet partisinin Anayasa Mahkemesine gitme hakkı bulunmaktadır. Ama görüşmekte olduğumuz tasarıda hiç olmazsa ikinci ve üçüncü sendikaya Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna itiraz etme hakkı bari verilmelidir. Tabii, bir başka garabet de Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun oluşturulma biçimidir. Böyle bir taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa bile.

Velhasıl, neresinden bakarsak bakalım, bu tasarı, kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarını çözecek ve gözetecek bir tasarı değildir. Zaten kamu görevlilerinin tek sıkıntısı da mali ve sosyal haklar değildir. Bir defa, bu iktidar döneminde ortaya çıkartılan 4/C'liler ve taşeron şirketler üzerinden çalıştırılmakta olan çağdaş köleler hakkında hiçbir çalışma ve çözüm üretme iradesi Hükûmetin gündeminde dahi yoktur. İktidar taşeron üzerinden eleman çalıştırmakta, bu suretle hem gençlerimizin memuriyet güvencesinden yararlanmasını engellemekte hem de taşeronluk yapan yandaşlarına kaynak aktarılmasını sağlamaktadır.

Değerli milletvekilleri, taşeron sistemiyle kamu hizmetlerinin karşılanması, bir defa, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na aykırıdır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre, devletin işleri memurlar eliyle gördürülür. İkincisi, taşeron sistemiyle kamu hizmetlerinin karşılanması uygulaması kamu personeli seçme sisteminin dışındadır. Bu şekilde istihdam edilen vatandaşlarımızın iş güvencesi yoktur, sendika hakkı yoktur.

Özetlersek, ücretlendirme sistemiyle, atama biçimiyle, işine son verme yöntemiyle, bu çağdaş bir kölelik sistemidir. Bu vesileyle şunu da açık yüreklilikle ifade etmek isterim ki Milliyetçi Hareket Partisi her türlü köleliğe karşıdır. Bu sebeple, iktidar ortağı olduğu dönemde adaletli bir yöntem olması sebebiyle bütün kamu personelinin merkezi sınav sistemiyle atanması yönteminin dikkatle uygulayıcısı olmuştur. Milliyetçi Hareket Partisi iktidar olduğunda ilk uygulayacağı şey de AKP icadı çağdaş kölelik sistemine son vermek olacaktır.

Çağdaş köleliğin kamudaki bir başka uzantısı da 4/C'li personellerdir. 4/C'lilerin dramına da derhâl çözüm getirilmelidir. Kamu görevlilerinin yapması gereken hizmetleri layıkıyla yerine getiren bu vatandaşlarımız, aynı işi yapmalarına, aynı mesaiyi harcamalarına rağmen aynı özlük haklarına sahip değillerdir. Bu iş gücü adaletsizliği 4/C'li vatandaşlarımızın ekonomik adaletsizliğe de maruz kalmasına sebep olmaktadır. Sendikalı insanların hakkını dahi vermekten kaçınan iktidarın, maalesef çağdaş kölelik sisteminin bir parçası olarak nitelendirdiğimiz bu vatandaşlarımızın hak, hukuk ve sorunlarına seyirci kalması bizim için yadırganacak bir durum da değildir esas itibarıyla.

Buradan iktidara tavsiyemiz, bu memleketin en önemli kaynağı olan insan kaynağını doğru kullanmasıdır. Kendisi memur güvencesinden faydalanamayan, düşük gelirlerle çalıştırılan, sonuç itibarıyla kendi mutlu olmayan bu çağdaş kölelerin hizmete ihtiyacı olan vatandaşlarımıza sağlıklı bir hizmet vermeleri de mümkün değildir.

Saygıdeğer milletvekilleri, yine gençlerimizi ilgilendiren en önemli sorunlardan bir tanesi de kamu personel alımı sınavlarının şeffaflaştırılmasıdır. Kamu personel alımı sınavlarında yapılan yolsuzluklar, haksızlıklar ve şaibeler gençlerimizin devlete olan güvenini sarsmaktadır. Bunun en son örneklerinden bir tanesi de İçişleri Bakanlığınca yapılan kaymakam adaylığı mülakat sınavı sonuçlarının sınavdan yirmi gün sonra ilan edilmesidir. Yani bir mülakat sınavının sonucunun yirmi gün niye bekletildiği bu sınava giren hiç kimse tarafından anlaşılamamıştır, bizim tarafımızdan da anlaşılamamıştır.

Değerli arkadaşlar, sözlerime son verirken Hazreti Ömer'in bir sözünü Hükûmete ve iktidar milletvekillerine hatırlatmak istiyorum. Hazreti Ömer diyor ki: "Çalışanın hakkını alnının teri kurumadan veriniz." Siz de lütfen, kul hakkına da taalluk eden memurların emeklerinin karşılığını verin. Memurların ve kamu çalışanlarının haklarını gasbederek bir yere varamazsınız.

Bu kanunun bütün kamu görevlilerine hayırlı, uğurlu olması dileğiyle hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Erdoğan.